Ben aptalca sırıtırken Yağız'a baktım öykece yere bakıyodu
H:"Bana diyene bak!"
Anlamamış gibi yüzünü bana çevirdi
H:"Diyorumki az önce bana gül diyodun şimdi kendin somurtuyosun."
Y:"Affedersin ya dalmışım. Az önce eskilerden bahsedince..."
Bira duraksayıp devam etti
Y:"Sevilmemek çok kötü bir şey."
H:"Kesinlikle. Hayatta yalnız olduğunu hissettirir insana."
Y:"Ben annem dışında kimse tarafındanda sevilmedim. Zaten onu da küçük yaşta kaybetmiştim."
H:"Tamam ama ya. Yeter bu kadar eskilerden konuştuğumuz. Kimseye yararı yok. Kapatalım bu konuyu artık."
Y:"İyi o zaman. Dediğin gibi olsun kapatalım."
Sessiz kalmayı tercih etmiştim.
Y:"Gel hadi Bengü ve Selim'in yanına gidip konuşalım. Bu tatsızlığıda uzatmayalım."
H:"Ben mi uzatıyorum yani?!"
Y:"Ben öyle bir şey mi dedim. Genelleme açısından konuştum sadece."
Kendisi Selimle Bengü'nün yanına doğru yürümeye başlayınca bende arkasından onu takip ettim. Aslında az önce ona neden öyle bir şey söylediğimi bilmiyordum, çok gereksizdi.
Selim Yağız'ı ve arkasındaki beni görünce
S:"Ooo güzel çiftimizide teşrif ettiler!"
Y:"Dalga geçme şurada bir konuyu açıklığa getirmek için geldim."
Selim ne olduğunu anlamamış gibi kafasını salladı
Y:"Diyorum ki Hazan ve Bengü'nün söyledikleri uyuşmuyor. İkisinden biri yalancı."
S:"Ne demeye çalışıyosun? Kim olduğu ortada değil mi zaten?!"
Bana imalı bir bakış attı
H:"Hiç bir şey ortada değil! Senin o çok güvendiğin Bengü yalan söylüyor!"
S:"İspatla hadi!"
Y:"Hani Hazan Bengü'nün boğazına yapışmıştı sıkmıştı peki nerde o izler? Sen görüyo musun?! Tam tersi olarak Bengü Hazan'ın boğazına yapışıp sıktı bak hatta Hazan'ın izleri burda"
Elini hızla çeneme götürerek başımı kenara eğdi ve boğazımı göstererek
Y:"Seninde dediğin gibi herşey açık dimi?!"
S:"Bu hiç bir şey ispatlamaz. Ne malum Hazan'ın kendisi yapıp suçu Bengü'nün üzerine atmadığı?!"
B:"Bu tamamen iftira!"
H:"Sen kes sesini! Biraz ağır ol! Zaten suçlusun hiç konuşma!"
B:"İftira atma!"
Bir an ne diyeceğimi bilemedim ne desem inanmayacaklardı. Bengü'de her şeyi inkâr edecekti. Bir an öyle ssssiz kalınca
S:"Bak nasılda sustu. Yağız sanada inanamıyorum. Şu kızın dediklerine kanıp bana karşı çıkıyosunya bravo gerçekten!"
Y:"Sen nasıl Bengü'yü koruyorsan bende Hazan'ı koruyorum! Hem Bengü'nün bir kanıtı var mı acaba? Öyle kendisi Hazan'ı suçluyo ama..."
Selim Bengü'ye dönünce Bengü ona boş boş baktı. Tabikide kanıtı yoktu. Vede olamazdı zaten.
Y:"Sanırsam sizdede kanıt yok! Benim düşüncem bu olayı bırakalım. Çünkü ben gerçekten bu gereksiz atışmalardan yalanlardan sıkıldım."
Bengü ve ben birbirimize nefretle bakarken ikimjzde başımızı salladık. Çünkü kanıtımız yoktu. Ormanın ortasında kimse yokken ne kanıtı olabilirdiki.
Bir önceki bölüm uzun yazacağımı söylemiştim ama yazamadım. Hatta baya bir kısa oldu. Dediğim gibi bu benim ilk hikayem olduğu için çok fazlada düzgün yazamıyorum. Çünkü herhangi bir tecrübem yok.
Bu hikayede beni çıkmaza sürüklüyo çok fazlada yazma hevesim kalmadı. Bu hikayeyi 1-2 bölüm sonrada bırakmayı düşünüyorum (final filan yapmadan). Şu ana kadar okuyan herkese teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmazım / Yağhaz
Fiksi PenggemarKampta karşılaştığım bir gence aşık oldum ben. O unutulmazdı, benim unutulmazım. Benim hayatım olmuştu, yaşama sebebim.. Onun o gözlerini, o bakışları asla unutamam.. Unutmayacağım...