^2^

44 4 1
                                    


Bu alkışlar onu çocukluğuna götürmüştü,highlighter kalemle ilk tanışma anına...Ablasının masası ve o kalem...O kalemin gözüne devasa bir şey gibi geldiğini hatırlayınca biraz duygulanmıştı.Sonra o minik beyniyle sanki geleceği görürmüş gibi kurduğu çatışmayı hatırladı.Çatışmanın sonu değişik bitmişti.

İki insanın birbirine sarılması...

BİR SÜRÜ YIL ÖNCE:

Küçük kız nedenini bilmediği halde ablasının masasının üzerinde duran o 'ŞEY'e takılmıştı.Bırakıp gidemiyordu.Dıştan baktığında renginin daha önce hiç görmediği bir tonda olduğunu farketti.

Minnak kız,masadaki onca eşya ve dağınıklığı hayalinde oluşturduğu kağıda yansıtıp,o kağıdı da kafasının sol tarafında olduğunu tahmin ettiği Mirokkilere yem olarak veriyordu.Aynı anda hem Mirokkilere yem vermek hem de odaklanmak,içindeki 'ŞEY'i alma isteğini daha da arttırıyordu.

Mirokkiler artık doymuş,kusacak hale gelmişlerdi ve ATP'yi az sentezleyen beyni bu işten yorulmuştu.

Artık almalı mıydı?

Ablası kızardı.

Ama o da çok almak istiyordu.

'Ne yapmalıydı?'

Bu soruya cevap olarak Mirokiler;'10 kere kafanı salla gelen olmazsa al.',beyninin sol tarafı ise'10 kere say gelen olmazsa al.'diyordu.

Küçük kızın beyninin o an için tarafsız bir bölgesi olmadığından ikisinin dediğini de ayrı ayrı yapacak,gelen olmazsa alacaktı.

Başlamadan önce beyni takla atar diye korksa da büyük bir cesaret örneği göstererek yaptı.Gelen geçen yoktu.Bu da alabilirsin demekti.

Çifte mutluluk yaşıyordu.Hem beyni takla atmamıştı hem de o 'ŞEY'i almıştı.

Kapaklı ve eli boyutundaki bu 'ŞEY'in kapağını açtığında bunun diğer kalemlerden farklı olduğunu farketti.Ucu kendi tabiriyle çok boyutlu yamuk gibiydi.

Kız,kalemi incelerken kafasında aniden kocaman soru işareti şeklinde kapağı altında olan bir çaydanlık oluştu.Çaydanlığın kapağının açılmasıyla içinden bir sürü elindeki gibi değişik kalemlerden döküldü.Çaydanlık kapağını kapatıp,tekrar açtığında diğer sıradan kalemlerden döküldü.

Sonra en başta dökülen değişik kalemler sağa,sıradan kalemler ise sola geçtiler.Çaydanlık büyük bir sesle yok oldu.Ve tüm kalemler çaydanlığın gitmesiyle eş zamanlı olarak kapaklarını kafalarına -arkalarına-  geçirdi.Değişik kalemler uçları yüzünden yamuk duruyordu artık.

Ardından değişik kalemlerden biri yamuk yamuk zıplayarak öne geldi.Aynı şekilde sıradan kalemlerden de biri öne geldi.Birbirlerinin dibine kadar girip,birbirlerine kafalarındaki kapaklarını attılar  ve yok oldular.

Kalan kalemler bu olayın ardından zıplamaya,kapaklarını birbirlerine atmaya başladılar.

Küçük kız bu olayı abisinin mezuniyetinde şapka attıkları zamana benzetmişti.

Tüm kalemler birbirini yok ettikten sonra,bölgeye koşarak Mirokkiler geldi ve karınlarında sakladıkları 2 kalemi çıkardılar.

Biri sıradan,diğeri değişik kalemlerdendi.Henüz kapaklarını kafalarına takmamışlardı.Ve birbirlerine doğru yaklaşıyorlardı.

Küçük kız,istemsizce korkuyordu.Onların da yok olmasını istemiyordu.

Kalemler birbirlerine yaklaşmaya devam ediyorlardı.Yaklaştılar...Yaklaştılar...

Tam dip dibe gelmişlerdi ki Mirokkiler aralarından ve kenarlarından ışıklar çıkara çıkara uçmaya,bazıları koşmaya başladı.

Bu kargaşa sonlandığında aynı yerde birbirine sarılan iki insan vardı.

Kalemlere ne oldu?

İnsanlar ne alaka?

Sonu neden böyle bitti?

Küçük kız beynini zorlayan bu sorular eşliğinde kalemin kapağını takıp,ablasının masasına geri koydu.

D.B.A.(Tamamlandı)  #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin