|| 5 ||

517 64 40
                                    

  Jimin'e göre boktan olan bir günün daha başlangıcıydı. Her günün boktan olduğunu düşünüyordu. Sızlanarak yataktan kalktıktan sonra aynanın karşısına geçerek yüzüne baktı, “Koskoca Jeon Jungkook, bu suratın nesini sevecek?” diye geçirdi içinden. Kendine haksızlık ettiğinin herkes farkındaydı oysaki.
   Banyoya geçip elini yüzünü güzelce yıkadıktan sonra, mutfağa gidip ayak üstü hızlıca bir şeyler atıştırdı, küçük Park Jimin. Dolabının önüne geçerek, kafasının estiği gibi giyinip tekrar kendini ayna karşısında konumlandırdı. Gözlerine hafifçe makyaj yapıp, dudak nemlendiricisini de sürdükten sonra son kez evi kontrol edip kafenin yolunu tuttu.

   Bu sırada sayın Jeon Jungkook, her gün bıkmadan Jimin'le aynı saatte kalkar, kafenin ilk müşterisi olurdu. Neredeyse bütün gün orada otururdu.
Kendisi bir barın sahibiydi fakat, barla hiç ilgilenmiyordu. Çünkü onun tek ilgi noktası Park Jimin’di.
Yemeğini orada yiyeceğinden, bir şeyler yemeden saçlarını düzleştirip, hafif bir makyaj yapıp bir şeyler giyindikten sonra evden çıktı.
Yolda yürürken sapıklığını yaptığı Jimin'e günaydın mesajı attı.
Yavaş yavaş yürürken içinde Jimin'le olan düşüncelere engel olamıyordu.
Onu istiyordu, hem cinsel olarak hem de duygusal olarak.

   Jimin'de ona aşık olduğuna göre.. Jungkook'u engelleyen şey neydi? Duygularını belli edememesiydi, onu üzecek olduğunu düşünmesiydi... En iyisi mesaj yoluyla konuşmaktı.
Bu arada da, hâlâ Jimin'in onu sevdiğinin şokunu üzerinden atlatamıyordu.

  Kafasından bu düşünceleri silkeleyip kafeye giren Jimin'i görünce adımlarını hızlandırdı, içeri girince arkası dönük, önlüğünü giyen sevdiğine uzunca baktı.

“Günaydın Jimin!”

Kocaman gülümseyerek söyledi bunu Jeon.
Park, onun böyle gülmesini seviyordu. Karşılık olarak o da kocaman gülümsedi.

“Günaydın, hoş geldin. Yine aynı kahvaltından hazırlıyorum.”
“Evet, lütfen.”

Ona en yakın olan masayı seçerek oturdu büyük olan.

''
pjmn;

Sana da günaydııın!

Bilinmeyen;

Nasılsın?

pjmn;

Çok, çok iyiyim.
Ya sen?

Bilinmeyen;

İyiyim dee, nedir seni bu kadar mutlu eden?

pjmn;

Boşver, canın yanabilir.

Bilinmeyen;

Yanmaz, söyle.

pjmn;

Eh, Jungkook geldi. Kocaman gülümsedi bana, ayrı aşığım o gülümsemesine.

''
Jungkook kafasını kaldırıp etrafa baktı, kafedeki tek ses onun nefes alışları ve kalbinin çarpıntısıydı.

Canı yanmamıştı, aksine, aksine o çok mutluydu ama yanmış gibi yapması gerekiyordu.

''
Bilinmeyen;

Ah...

pjmn;

Üzgünüm, gitmem gerek.
(Görüldü.)
''

Jungkook hızlıca telefonunun sesini kısıp cebine attı ve hiçbir şey yokmuş gibi içeri giren Jimin'e baktı.

Jimin, yiyecekleri masaya yerleştirip Jungkook'un karşısına oturdu.

“S-sen..” Jimin'in dudaklarına bakarak zar zor konuşabildi Jeon.

“Ben? Bir şey mi oldu?”

“Nemlendirici mi sürdün?”

Jimin eliyle dudaklarını kapatıp, boğuk çıkan sesiyle konuştu..
Kendine hak vermişti, Jungkook onu sevmezdi.

“Yakışmamış değil mi?”

“Aksine, onu silsen iyi edersin.”

“Yakıştıysa neden siliyorum?”

“Öpmek isteyenler olacaktır,”
yutkunup zar zor gözlerini Jimin'in dudaklarından ayırıp gözlerine baktı büyük olan.

“benim gibi.” diye kısık bir ses tonuyla cümlesini tamamladı.

Jimin bu fırsatı kaçıramazdı,

“Ö-öpsene beni.”

Büyük olan hafifçe yaklaştı, Jimin’e aralarında küçük bir aralık kalmıştı. Nefeslerini birbirlerinin dudaklarında hissediyorlardı. Ta ki, Jimin'in telefonuna mesaj gelip ikisi de yerinden zıplayana kadar.

“Aish! Özür dilerim.”

“Sorun değil, hadi yiyelim.”

Jimin bir şeyler atıştırsa da hep Jungkook'la birlikte yemek yerdi, onunla yemek yemeyi severdi çünkü.

“Jungkook, bir şey isteyeyim mi senden?”

“İste bakalım.”

“Gizli bir numara var, onun kim olduğunu bulabilir misin?”

Jungkook öksürmeye başladı.

“G-gizli numara m-mı?”

Su içip düzeldikten sonra pot kırmamaya özen göstererek ciddileşti.

“Gösterebilir misin?”

Jimin telefonu çıkarıp, Jungkook’a gösterdi.
Jungkook’un gözleri titremeye başlamıştı.
Yutkundu, sesli bir şekilde yutkundu.
Bu O’ydu, kendisiydi ve Jimin'in onu bulmasını istemiyordu.

Gözlerini Jimin'in gözlerine sabitledi.

“Bulabilirim sanırım, deneyeceğim.”

Yalan söylemişti, Jimin'e hiç yapmak istemediği bir şeyi yapmıştı.
Vicdan azabından öleceğini bilse de, onu bulmasını istemiyordu.

Jimin’e gülümseyip bir şey demeden, yemeği yemeye devam ettiler.

O gün de, öyle sıradan bittikten sonra Jungkook evine dönüp bütün gece uyumadan Jimin’i düşünmüştü.

Aynı şekilde Jimin de onu.

Ama ikisinin de bundan haberi yoktu.

Görebilir miydi aynı kişiler, aynı rüyayı, aynı gece? '⚡

Single Night. || JiKook ||Where stories live. Discover now