"S-sen.. sen cidden.."
Jungkook yaklaştı küçüğe, yüzünü yanakları arasına aldı.
"Özür dilerim Jimin, sana her şeyi anlatmama izin verir misin?"
Jimin hâlâ şaşkınlık içindeyken kafasını salladı. Jungkook küçüğü kucağına aldı ve kendi evine doğru yürümeye başladı.
Birkaç dakika sonra eve varmışlardı, kapıyı açtı ve içeri girdiler. Jungkook, Jimin'i narince koltuğa bıraktı ve tam yanına oturup ona döndü.
"Özür dilerim Jimin, böyle bir şeyi yapmamalıydım biliyorum. Ama, ben çok korktum. Nihayetinde senin de beni bırakıp gitmenden. Bu çirkin yüzümü sana göstermekten, senin beni reddedebileceğinden, arzuladığım tek şeyin senin ve senin bedenin olduğunu söylemekten çok korktum. Ben hep..senin bildiğin ben olarak kalmak istiyordum. Barda çalışan fakat barıyla ilgilenmeyen, her sabah buranın açıldığı saatte gelip tüm gün burada oturan Jungkook olarak bil istiyordum. Beraber oturup kahvaltı yapıp, gülüp eğlendiğin Jungkook. Beni seks düşkünü birisi olarak düşünmeni istemezdim ama öyle düşünüyorsun sanırım tam şu an. Ama..ben o gün onu sana olan aşkımla yaptım. Jungkook diye unutup inlediğinde maskeyi çıkarıp benim demek istedim. Maskenin arkasından seni öptüğümde dudaklarını gerçekten hissetmek istedim, ama çıkarıp öpemedim. Taehyung ile sevgiliyiz dedim, seni kıskandırmak içindi.
İlk Jungkook'u seviyorum dediğinde bütün gece uyuyamamıştım, nasıl sevebilirdi bu güzellik benim gibi birini. Ben..başından beri, ilk o kafeye geldiğim günden beri saplantılı bir aşığım sana. İlkini aldığım için özür dilerim."Maske kırıldığında elinde kalmış bir parçayı uzatıp Jimin’e uzattı.
"Sakla bunu olur mu?"
Hiç ağlamayan Jeon Jungkook, sevdiği adamın karşısında gözyaşlarını serbest bıraktı.
Park Jimin ise Jungkook konuşurken ağlamaya çoktan başlamıştı.
"Jungkook.. özür dileme. Ben..asla seni bırakmam, baştan söyleseydin eğer sana her şeyimi verebilirdim. Tıpkı şu an olacağı gibi."
"Ne?"
Gözyaşlarını silip Jungkook'un kucağına oturdu küçük, ellerini boynuna doladı.
"Unut her şeyi olur mu? Yaptığın o bilinmeyenliği, o ilk seviştiğimiz günü. Ve biraz önce olan kavgayı. Sanki bugün, hiçbir şey olmamış gibi sanki birbirimize ilk defa açılıyormuş gibi.. birbirimizin olalım. Çünkü ben, o gün seni hissettiğim gibi tekrar hissetmek istiyorum. Senin olduğunu anlamış olmalı ki bedenim, o his için bana yalvarıyordu."
Jungkook bir şey demeden, boynundan tutup onu kendine çekti. Dudakları ile dudaklarını bastırdı.
Hissediyordu, sevdiğinin dudaklarını hissediyordu.
Cennet gibiydi.Tutkulu bir şekilde öpmeye giderken erkekliğinin okşandığını hissetti.
Küçük Jimin'in, küçük elleri yapıyordu bunu.Koltuğa yatırdı yavaşça onu.
Tişörtünün altından ellerini sokup vücudunda gezdirdi.
Jimin titreyip gözlerini kapattı."Bu ç-çok iyi hissettiriyor ba-bacık!"
Jungkook duyduğu son kelime ile alttakinin savaşa gidecek asker gibi dimdik olduğunu hissetmişti.
Bunun hayalini hiç kurmamıştı, bu kadar tahrik edici olacağını bilmiyordu.Parmaklarını göğüs uçlarına götürüp hafifçe sıktı Jeon.
Daha sonra tişörtünü bedeninden sıyırıp yere fırlattı, hemen ardından da kendi tişörtünü.
Ellerini vücuduna sürterek aşağı indirdi ve yavaşça onun pantolonunun düğmelerini açarak tek hamlede çıkarıp attı.
Aynı şeyi kendisi için de yaptı, fakat kendisinin pantolonunu boxerıyla birlikte çıkardı.
Jimin’in erkekliğine eğilip boxerının üzerinden diliyle penisine bastırdı.
"J-jungmh."
Daha sonra çekip aldı boxerını vücudundan.
Üzerine eğilip küçüğün dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu ve yerlerini değiştirdi.
Küçük, büyüğün tüm vücudunu öpüp emerek aşağı doğru indi.
Penisine geldiğinde üzerine dilini sürtüp ağzına aldı.
Ağzının içinde oynarken büyük olan inliyordu.
Ellerini Jimin'in saçlarına götürdü.
Biraz zaman sonra Jungkook tekrar yerlerini değiştirdi.
Jimin'i yüz üstü yatırıp poposunu havaya kaldırdı. Kendisi de dizlerinin üzerinde duruyordu.
Parmaklarını emip, Jimin'in deliğinin etrafında gezdirdi.
"Lanet o-olsun Je-Jeon!"
Jimin kendisini onun parmaklarına doğru itip parmakları içine aldı ve tüm odayı dolduracak kadar büyük bir inleme bıraktı.
Bu Jeon’un hoşuna gitmişti.
Parmaklarını içeride oyalayıp deliği genişlettikten sonra Park’ın poposuna sertçe vurdu.
"A-ah!"
Jungkook penisini Jimin'in deliğine konumlandırıp yavaşça içine girdi.
Ve yavaş yavaş hareket etmeye başladı.
Bu sırada Jimin'in inlemeleri odayı dolduruyordu.
"A-ahm, J-jungk-kook!"
Jungkook hızlanmaya başlanmıştı, hızlanırken arada poposuna küçük küçük vuruyordu.
"B-babacığ-ım s-seni sev-viyorum, l-lütfen d-da-ha h-hızlı, m-mrrhğm!"
Jungkook bu duyduklarıyla tamamiyle kontrolden çıkmıştı.
O kadar tahrik olmuştu ki, kasıklarının yandığını hissedebiliyordu.
Elinden gelenin en hızlısını yapıyordu.
Jimin'in inlemeleri bağırışlara dönüşmüştü.
Bir süre sonra ise zevke.
"O-orası ba-bacık,a-ahh!"
Jungkook zevk noktasını bulduğunda zaferle gülümseyip oraya vurmaya devam etti.
Hâlâ aynı hızlılıktaydı.
Jimin'in bir eli penisinde zevkten dört köşe olurken kendi eline gelmişti. Küçük bir bağırış bıraktı odaya.
Jungkook da bu görüntüye daha fazla bırakamayıp fena halde Jimin'in içine gelmişti.
Yavaşça içinden çıkıp koltuğun bir ucuna attı kendini ve nefeslerini düzenlemeye çalıştı.
Onun küçük Jimin'i gelip göğüsüne yattı.
İkisi de nefeslerini düzenledikten bir süre sonra Jimin sessizliği bozdu.
"Popom çok acıyor."
"Vurduğum için mi?"
"O hiç acımadı bu acının yanında. Çok serttin babacık."
"Şşh, bir daha babacık dersen eğer..indirmesi zor olur."
"Ah..seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum benim küçük Jimin’im."
Jungkook Jimin'in saçlarının arasına küçük bir öpücük bıraktı. O gece ikisi de orada nirvananaya ulaşmıştı.
İkisi de birbirlerinin olmuşlardı.
Ve kucak kucağa uyumuşlardı.
Gördün mü Jeon?
Hiçbir şey düşündüğün gibi gitmedi.
Her şey çok güzel oldu.
YOU ARE READING
Single Night. || JiKook ||
Fanfiction"Bilinmeyen; Bu gece güzel bir gece geçireceğiz güzelim, kendini hazırlasan iyi edersin. pjmn; Ne?"