♣ Bölüm 4

28 1 2
                                    

Tam üç buçuk saattir Öykü'nün dırdırlarını çekiyorum. Aslında zor beğenen biri değilimdir , tamam birazcık zor beğeniyor olabilirim. Ama yinede çok isteksiz olduğum için bu kadar uzun sürdü. Şu an nerde miyim ? Hemen söylüyorum. AVM ' de !! 

Nasıl başardı bilmiyorum ama beni bir bara gitmeye ikna etti. Hemde onlarca kez hayatımda hiç gitmediğimi söylediğim halde! Ama yinede o inadından vazgeçmeyip beni gitmeye ikna etmişti. Nasıl ikna oldum bende anlamış değilim. Tabi sonra kıyafet dolabıma bakmış bara giderken giyecek uygun bir kıyafetimin olmadığından dolayı yakınmış ve beni bu AVM ye getirmişti. Ve biz tam üç buçuk saattir burada bana bara gideken giyilecek uygun bir kıyafet bakıyoruz (!) 

'' Eylüüğğll !! Birde bunu denee ! '' Öykü'nün cırlamasına gözümü devirip uzattığı kıyafeti aldım. Tekrar kabine girdim ve bin bir zorlukla altımdaki dar paça kotu çıkardım. Kazağıma çıkarıp üstüne şarap rengi elbiseyi giydim. Rengi çok abartılı değil miydi bunun ? Elbisenin boyuna bakmak için kafamı eğdiğimde ufak çaplı bir çığlık attım- kabul pekte ufak çaplı bir çığlık değildi- 

'' Hadi ama bir elbiseyi giymek bu kadarmı uzun sürer?'' Öykü'nün sorusuna karşılık

'' Hemen buraya gel ben bu halde dışarı çıkmam!'' dedim. Bir anda kabin açılınca ürktüm ama Öykü içeri girip 'Ne var ? Nesini beğenmedin?' der gibi bakınca sinirlenip

'' Nesimi var ?? Allah aşkına Öykü, kıçımı bile zor örten ve renginin beni fazlasıyla şey... şey.. '' Öykü sözümü kesip

'' Seksi ? '' diyince 

'' Evet, tam olarak öyle gösteren bir elbiseyle bara gelmemi bekleme !! '' dedim. 

'' Saçmalama elbise çok yakıştı tamam birz kısa olabilir.. '' öldürü bakışlarımı üzerine yollayınca '' Tamam birazdan daha fazla kısa ama lütfen kırma beni en yakın arkadaşımla bara gideceğim keyfimi kaçırmak zorundamısın ? İstemezsen elbiseyi bir daha giymezsin.'' 

'' Bir daha giymeyeceğim zaten. Ve bu ilk ve son birde.... Sİyah çorap ?? '' 

'' Hayır, çorap giyme! ''

'' Bari buna izin ver.''

'' Hayır ! ''

'' Off, tamam. Hadi çıkta şu üstümdeki elbiseyi çıkarayım.'' Tabi elbise denirse (!)

Mağazadan çıkınca fazlasıyla acıktığımız için bir restorana gidip karnımızı doyurduk. Sonra otoparka indik ve poşetleri bagaja yerleştirdik. O kadar çok şey aldıkki Elbise, ayakkabı, makyaj malzemesi ,başka kıyafetler.... Ahh say say bitmiyor (!)  Öykü şoför koltuğuna bende yanına oturdum ve eve geldik. Arabadan inip poşetleride aldık ve içeri doğru yürümeye başladık. İkimizde yol boyunca konuşmamıştık. Nasıl başardık hala anlamış değilim. 

İçeri girince merdivenlerden ışık hızında yukarı çıkan Öykü'ye fal taşı gibi açılmış gözlerimle baktım. Saatlerdir dışardayız bu kız bu kadar enerjiyi  nereden buluyor ? Ben uyuşuk adımlarla merdivenlerden çıkarken Öykü'nün seslenmesiyle biraz daha yavaşladım. '' Hadi Eylül!! Çok yavaşsın daha saç var, makyaj var ... hadi biraz çabuk ol.''

Sonunda merdivenlerin sonuna gelebildiğimde odama doğru yürümeye başladım. Elimdeki poşetlerle bu o kadarda kolay değil ama. İçeri girince poşetleri bir kenara kendimide yatağa fırlattım ve gözlerimi kapadım. Kapının bir anda açılmasıyla küçük birşok yaşasamda içeri Öykü'nün girdiğini göründe gözlerimi devirdim. 

'' Hadi uyuşuk şey !! Daha saçlarını ve makyajını yapacağız.''

'' Makyaj yapmayı sevmem.''

Her Şeye RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin