Bölüm 7.

19 4 0
                                    

-Bence gayet güzel oldu bebek!

+Evet bence de güzel oldu bu şortu çok beğendim.

-Şortsuz halini görmek daha başarılı olur tabi o poponun ama buna da şükür.

+Ay kendileri gayet güzeller.

Nee?! Dur bi dakika sen kimsin ya?

-Erkek kabini bura güzelim, ben buradayken sen geldin üstelik şarkı söyleyerek yan kabinime girdin. Keyfini çıkarmadan edemedim :D

+Yürü git be aptal! diyerek topuklarımın üstünde döndüm veeee eşyalarımı çantana tıkmak suretiyle yanıma aldım.

Beğendiğim kot şortu hiç çıkartmadan parasını ödedim etiketini koparttım ve kendimi mağazadan dışarı attım.

Dans dersini bitirip ve o gördüğümüz şahhhaaane vücutlardan sonra alışverişle kendi güzel hallerimi görmeye ihtiyaç duydum ve güzide şehrimizin ilk ve en büyük avm'sinde bittim. Tabi okulumuza yakın olması da ayrı bi avantaj!

Ama o saçma sapan kişiliği iç sesim gibi muamele yaparak cevap vermem hiç hoş olmadı tabi. Ruh hastası mıdır nedir? Neyse Contes sakin ol yapma etme sinirlenme. Alışverişe devam!

Belimin sınırlarını zorlayan bir alışveriş halindeyken elimdekileri taşımak için kendime birini tutma düşüncesindeyken birinin bana bişey dediğini sanarak ani bir duruş sergiledim. Hay durmaz olaydım! Ben daha arkamı dönmeden biri bana tosladı. Bildiğin tosladı ama. Benim bozulan dengemi ahtapot gibi bana dolanarak sağlaması da cabası. Onun ahtapot çoklu uzuvlarından kurtulup hışımla arkamı dönünce piç smiley modunda sırıtan bebeyi gördüm.

- Ooo güzellik, sarılmamı isteseydin söylemen yeterli olurdu. Zahmete girmeseydin.

Mağazadaki çocuk. Kaç saat oldu napıyosun burda? Demek aklımdan geçmesine rağmen üf snne be slk.s edasıyla

+Şuursuz musun nesin yaa! Diye söylene söylene yürümeye başladım. Sert bi kahve iyi gider! Diyen aklımın gözünü seviyim. Hemen Starbuck's!

ve en etkilisinden hmmm ne olsa evet filtre kahve lütfen! İçine üç damla soğuk süt damlatın ama karıştırmayın. Süt tozu değil, süt. Dedikten sonra kahve için ismimi de söylemek suretiyle koltuklardan birine kendimi ve poşet ordusunu (!) bıraktım.

Kahve kokusu, huzur diye buna derim! Gözlerimi kapatıp Nirvana'ya ulaşmak üzereyim. Şuan çantalarım bile o kadar önemli gelmiyo. Gözlerim kapalı. Rahat koltukta arkama yaslandım. Kahve kokusunu iliklerime kadar içime çekiyorum. Oh!

Hani böyle en huzurlu zamanlarınızda o durgunluğu birinin size baktığını hissedip huzursuzlanmaya başlar ya insan. İşte tam öyle bir his kapladı içimi. Ama felaket geliyorum demez diye düşünerek gözlerimi açmayı reddediyorum. Tepemdeki his giderek yaklaşıyo bu arada. Tamam pes ediyorum diye aklımdan geçirip gözlerimi açmamla şok geçirmem bir oldu. Haydaaaa.

+Sapık mısın sen?

Bu herif beni mi takip ediyo ya?

- Ben sapık değilim ama sen de Külkedisi edası var. Bunu düşürmüşsün.

Piç smiley modunda sırıtarak elinde Nine West topuklu ayakkabılarımın olduğu poşeti sallıyor zatı muhterem bay sapık. Ayağa fırlayıp elinden poşeti almaya yeltensem de o poşetle beraber karşıma oturdu. Allahım sınıyo musun beni?

- Bence artık tanışmalıyız.

+ O sence.

- Hep böyle asabi misindir?

+ Seni ilgilendirmez

- Güzelliğin bozulur bak böyle yapma.

+Fikirlerini kendine sakla.

Tam o sırada otuz yıl sonra gibi gelen kahvem imdadıma yetişti. Sıcak olmasına aldırmadan aldığım koca bir yudumla beynime kafein gitti resmen.

En çok şu kahve bardağına bulaşan ruj gözleri o yöne çekiyo buna garanti veriyorum.

Kahveyi masaya koydum ve telefonu kurcalarken Bay Sapık birden hareketlendi ve kahvemi alıp yudumlamaya başladı. Oha! Dedim bunu bu sefer iç sesimle aynı anda yüksek sesle de söyledim.

-Cıkcıkcık hiç yakışıyo mu senin gibi bir Külkedisine. Sert filtre kahve mmm güzel. Sana biraz fazla. İçine de süt damlatılmış. Damak tadın gayet başarılı. Bir dahaki sefere aromalı dene güzellik. Etkisi daha yüksek ve sıcak ;)

Bildiğin adama bön bön bakıyorum. Kahvemi içtiğine mi, ne olduğunu anladığına mı, içine damlatılmış sütü keşfettiğine mi yoksa imasına mı şaşırıyım bilemedim.

+ Nasıl bir ruh hastası sapıksın sen? Allahım seçerek bütün android özellikleri sende toplamış beni sınamak için göndermiş sanki. Bunları söylerken sanki ona cevap gibi değil, söylenir gibi konuştuğumdan bir yandan da poşetlerimi topladım. Tam çıkarken kolumdan tuttu.

-Kahveni unuttun güzellik dedi. O an o kahveyi can alıcı bir şekilde üstüne döküp kıs kıs gülmeyi düşünmedim değil. Ya da 'Al göZüne sok' demeyi. Ama yapmadım..

+Tadı kaçtı kahvemin. Sende kalsın. Dedim döndüm ama kolumu bırakmıyo. Adamın kollarla ilgili sıkıntısı var heralde. Ona döndüm.

Iyice yaklaştım gözlerinin ta içine bakarak kahveyi aldım. Bişey söyliceğimi sanmış olduğu için dikkati dağıldı. ve kahveyi olduğu 'yere' bıraktım. Can alıcı olmasa da epey yaktığı kesin. Bacağının biri ve ayakları kahve olduğu an beni bıraktı. Ben de dil çıkartıp -Evet bunu gerçekten yaptım :D - çıktım. Arkamdan epey sövüceği belli. Hemen bir kızlar tuvaleti bulup tuttuğum gülmemi serbest bıraktım. HAK ETMIŞTI AMA! diye yarılırken bana bakan teyzeler deli görmüşcesine tuvaleti terk ettiler. Gülmem bitince kendimi toparladım rujumu tazeledim ve aksiyonsuz bir eve dönüş olsun lütfen! Düşüncelerimi de alıp yola koyuldum. Evet eve gelmek bugün biraz uzun mu sürdü yoksa ben mi fazla fazla yoruldum anlamadım. Poşetleri bıraktığım gibi duşa hobaa! Soğuk bir duş her zaman iyi gelir. Havanın serinliği tabi ürpertiyo. Ama insanı diri tutar değil mi? Duştan çıkıp hanedan üyesi misali havluyu kafama sarıp uzandım. Hiç kurutamam yeaaaaaa diye yayılırken uyuakalma moduna girmek üzereyim diye düşünüyorum.

Evet uyuakalmadan önce bunu idrak edebiliyorum. :D

Ve bence ben sızar artık bunu hak ettim hadi byeeeeeeee! (Baaaağyyyy diye söylenmiş olabilir :D ) Diyerek odama iyi geceler dileklerimi ilettim.

Vee zzzzzz....

Öküz her dem Öküz!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin