1. Bölüm🍁

74 6 2
                                    

Tuğkan-dur dinle🎵

"Sonbahar ki acının değişmez dipnotudur."

Metin ALTINOK

İyi okumalar'

Adım Eylül 17 yaşındayım. Annem ben daha ilk okuldayken ölmüştü- trafik kazası - babamla birlikte İstanbulda yaşıyorum. Küçük, göçük ama içi huzur dolu bir evde. Babam geçimimizi sağlamak için bir cam fabrikasında çalışıyor. Bende babama yük olamamak için emreler'in Kafesinde garsonluk yapıyorum. Emre kim mi? Emre benim çocukluk arkadaşım. Tabi birde sıla var. Ama sılayla lise birde tanıştım. Lisenin ilk zamanları çok sessiz bir kızdım Ama sıla çok sosyal biri olduğu için onunla bir süre sonra arkadaş olmuştuk. Sonrada sürekli beraber takılır olmuştuk. Okulu bu yıl dondurmuştum çünkü maddi durumumuz okumam için yeterli değildi.

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

Bugün perşembeydi sonbahardı mevsimlerden benim kendimi bulduğum mevsimdi sonbahar, düşmekten başka çaresi olmayan yaprakların ağacının dalına sıkı sıkı tutunması gibiydi bende hayatta düşmemek için sıkı sıkı tutunmuştum.

Kafeye doğru ilerlerken yine düşünüyordum - Annemi-.

Annemin ölümünden tam 6 yıl geçti. Bir insanın annesinin ölmesi gerçekten çok zor bir şey bunu bu acıyı yaşayanlar anlar. Daha çocuktum belki ya da sadece bedenim çocuktu. Çok ağlamıştım hala da ağlarım ama insan alışıyor. Ben hala alışamadım, ya da alışmak istemedim. Annem ben küçükken sürekli şöyle derdi

"Anneler belki her şeyi göremezler ama kalpleriyle duyalar."

Belkide bu yüzden alışamadım. Parkta sallanan çocuklar görsem sürekli annem gelir aklıma çünkü en son annem sallamıştı beni o gün çok mutluydum her şey çok güzeldi piknik yapmak için güzel bir parka gelmiştik babam mangal ateşini hazırlarken annemde beni ilerdeki parkta sallayacaktı. Beraber parka geldik annem beni salladı, salladı. Sonra şu kelimeler döküldü ağzından

"Eylül'üm, birtanem eğer bir gün çaresiz olduğunu düşünürsen anılarına sığın anılarımıza sığın çünkü Çaresiz kaldı mı insan anılarına sığınır"

Annem niye böyle dedi diye düşünmemiştim hiç çünkü çok mutluydum o gün zaten oldum olası salıncakta sallanmayı çok severdim çünkü beni hep annem sallardı. salıncak sallarken hep gökyüzüne bakıp hayal kurardım. İnansanı mutlu yapan tek bir şey vardı oda hayaldi. Eğer bir insan hayal kurmayı bırakmışsa artık gerçeklerten yorulmuş çaresiz kalmıştır. Ben hayal kurmayı bırakalı 6 yıl olmuştu. Annemi kaybettiğim gün. Doktorun hastanede babama başınız sağ olsun dediği saniyede bırakmıştım. Çünkü benim hayallerimde annemde vardı. Ama acı gerçek onu benden almıştı. Ben o gün gerçekle yüzleşmiş ve çaresiz kalmıştım. Belkide en kötü çaresizliğimdi...

"Dedim ya, Eylül'düm. Savruluşu bundandı kimsesizliğimin."

*********************************
Arkadaşlar ilk kitabım hatalarım varsa kusura bakmayın umarım beğenirsiniz 🍁

~SONBAHAR AKŞAMLARI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin