FİNAL

152 6 5
                                    

Haftalar artıkça özlemimde o denli artmaya başlamıştı. Bir günüm onu düşünmeden geçmiyordu. Onun gözleri, saçları o ender görünen gülüşünü özlemiştim. Aklımdan çıkmıyordu. Böyle bir şey ilk kez oluyordu. Onun her şeyini özlemiştim. Derslerime önemim de azalmaya başlıyordu. Sınavlarımda düşük geliyordu. Hiçbir şey önemli değildi artık benim için. Kısa eteğimi, göbeğimi tam kapatmayan salaş tişörtümü ve topuklu ayakkabılarımı giyerek dışarı attım kendimi. Kafa dağıtmalıydım onu düşünmek istemiyordum. Gülüşünü,öpüşünü hiç bir şeyini..adımlarımı daha da hızlaştırarak ara sokaklara yöneldim. Yağmurda yağmaya başlamıştı. Geri dönmedim ilerlemedim bile. Sanki bir boşlukta gibi ellerimi açıp gözlerimi kapatarak kafamı yukarı doğru kaldırdım. Sağdan korna sesi geldi.

Kendimi yerde buldum birden. Gözlerimi sağa doğru çevirdiğimde araba hızla uzaklaşıyordu.

1 gün sonra

Gözlerimi yavaşça açmaya başladım. Etrafımda doktor olduğunu düşündüğüm biri vardı. Karşımda da tanımadığım kadın yağmur geçti kızım diyerek ağlıyordu. Yanındaki adamda omuzlarından tutup o iyi olacak diyerek kadını teselli ediyordu. Ben neden buradaydım ve bunlar da kimdi? Neden hastanedeydim en önemlisi de ben kimdim?

Yavaşça yerimden doğrulmaya çalıştım ama ayağım ve başım buna izin vermemişti.

Doktor bana gülümseyerek yağmur kaza anında neler olduğunu hatırlıyor musun dediğinde başımı hayır anlamında iki kez salladım sonra doktor onlara dönerek kızınız geçici bir hafıza kaybı geçirmiş gibi  görünüyor bunu sağlığı açısından bir tehlikesi yok ama şu ana kadar olan yaşadığı  tüm  anılarını kaybetti. bu yüzden son zamanlarda sizi ve kendini hatırlamayabilir lütfen bunu  anlayışla karşılayın ve hafızasını kaybetmeden önce yaptığı şeylerle  ve arkadaşlarıyla zaman geçirse hafızasının  geri gelmesi daha kısa sürede gerçekleşebilir.

Doktor bunları söylerken dediklerini anlamaya çalışıyordum. Bu çok garipti beynim düşünmeme izin vermiyordu, düşünmek beni zorluyor ve başımın ağrımasına sebep oluyordu. Baş ağrısı ve kalp acısı çekmem normal miydi? En çok ağrıyı da kalbimde hissediyordum. Çok fazla acıyordu.ve bu nedenini bilmediğim acı tüm vücudumu yakıp kavuruyordu…

Akın’ın gözünden

İntikamımı almak için geldiğim Londra da artık her şey düşündüğümden de kolay olmuştu. Ailemi öldüren insanlar iflas etmiş hepside hapishaneyi boylamıştı. Ve sonuç olarak en güzeli de onların bütün mal varlıklarını ben ele geçirmiştim. Artık o büyük üzüntülerle ayrıldığım şehrime dönme ve yağmurla mükemmel vakit geçirme zamanıydı. Yüzüğü cebimden çıkararak ona baktım. Artık onsuz bir gün bile ayrı geçirmek istemiyordum  zaten burada kaldığımız sürece beni şehrime döndürmeyen buraya bağlayan tek şey intikam hırsıydı. Uçağım birkaç saat sonra kalkacağından hızla otele gidip eşyaları topladım.

Uçağa bindiğimde o her şeyin başladığı ve bir zamanlar istemeyerek gittiğim o okula geri dönüp yağmura sımsıkı sarılıp ona çok üzgün olduğumu ve onu ne kadar sevdiğimi  söylemeyi sabırsızlıkla bekliyordum…

Şehrime indiğimde evime doğru yol aldım. Kardeşimi o lanet olası yurttan alacak mutlu bir hayat geçirecektik...Başından beri sahip olamadığımız zenginlik ve rahatlığı yaşama sırası artık bizdeydi. Bunu kimse bozamayacaktı. Evime girip eşyalarımı odama bıraktıktan sonra salona gelip koltuğa oturdum. Gözlerimi  kapatarak hayaller kurmaya dalmışken telefonumun zil sesiyle kendime geldim.

Arayan serkandı.

Telefonumu gülerek açtım:

Oğlum saat kaç haberin var mı? Daha yeni uçaktan indim çok yorgunum başka zaman söyle ne söyleyeceksen.

-Abi  SORU SORMADA çabuk hastaneye gel.

+ ne oldu beyin ameliyatı mı geçirdin. Kesinlikle bu sana lazımdı .

Diyerek güldüm

-          Yağmur. Yağmur bir trafik kazası geçirdi… ……. Hastanesindeyiz  çabuk gel.

İşte o an kalbimden vurulmuşa döndüm. Evden nasıl çıktığımı bile hatırlamıyorum. Taksi aramaya başlamıştım ve bir taksi bile geçmiyordu. Bu lanet olası yerde taksi geçmez mi?  En sonunda taksiye binmekten vazgeçtim ve hastaneye doğru koşmaya başladım.ona ne olmuştu. Hangi herif çarpmışsa onu mezara gömecektim. Ondan önce yağmuruma kavuşmalıydım. Onun o narin vücuduna zarar veren herifin icabına sonra bakacaktım. İşte bunları düşünürken nefes nefese hastanenin giriş kapısından içeri girmiştim. Ben daha ona kavuşamamışken baş belası yine başını derde sokmuştu. Danışmaya gelip adını söylediğimde 6. Katta 424 numaralı odaya doğru koşmaya başladım. Asansörlerin hepsi doluydu tabanlara kuvvet diyerek merdivenlere yöneldim. 6.kata vardığımda artık bacaklarımı hissetmiyorum. 424. Odaya gelip kapıyı kırarcasına açtığımda yağmurun anne ve babası olduğunu tahmin ettiğim kişiler oturmuş ona teselli ediyordu. Durum bu kadar kötü müydü. Hiçbir şey olmamış gibi öylece  orada oturuyordu. Yanına yaklaştığımda anne ve babasına dönerek bizi biraz yalnız bırakmalarını söyledim. Odadan yavaş bir şekilde çıktılar. Ellerimi cebime atıp yüzüğü çıkardım. Ona doğru yürüdüm o nazik elini avucuma doğru çektim. Elini elimden  çekerek bana anlamsız bir şekilde baktı. Anlayamadım beni görmek istemiyor muydu ? benden nefret mi ediyordu onu öyle bırakıp gittiğim için. Ona sarılp doya doya öpmek isterken o bana doğru dönüp -kim olduğunuzu söyler misiniz sizi tanımıyorum. dediğinde elimdeki  yüzük aniden   düştü. Yüzüğün yere düşmesiyle odayı dolduran ses aynı kalbimin kırılma sesi gibiydi…

Daha ona kavuşmadan onu kaybetme duygusu bu olmalıydı. Böylelikle

Hayalini kurduğum mutluluk avuçlarımdan kayıp gitmişti …..

 

 

SON

Bir sonraki hikayemde görüşmek üzere arkadaşlar….

UmutsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin