-Seungri bırakır mısın kolumu?
-Arabaya bin lütfen!
-Araba mı?
-Evet niye sordun?
-Yok. Yok bir şey..
Gerçekten mağazada bakan kızlara tek bir söz söylememişti. Ben kızar zannetmiştim. Resmen bana kötü muamele yaptılar ve Seungri sustu. İnanmıyorum! Öküz işte! Ahh ne yapıcağım şimdi? Üstüm berbat durumda. Yağmur, çamur ne ararsan var! Seungri şöföre:
-Bize gidiyoruz.
-Peki efendim.
Ben lafa dalıp:
-Ne, size mi?
-Gene aynı konuya döndük. Evet bize gidiyoruz merak etme bu haldeyken sana dokunmam. Yıkanman lazım önce.
-Yaa sen nasıl insansın?
-İyi, yakışıklı, işine bağlı ve herkesin zampara olarak gördüğü biriyim.
-Bunu bilmene sevindim. Gerçekten öylesin!
-Hangisini kastettin?
Bunu sorarken olan bakışı resmen dalga geçer gibiydi. Bir kaşık suda boğmak istiyorum seni! Bu halimi görünce:
-Çok sinirli görünüyorsun ve bu seni tatlı yapıyor, bu kötü halinle bile.
-Durdur arabayı inmek istiyorum!
-Emin misin?
-Evet son derece!
O anda en beğendiğim hatta dinlerken ağladığım şarkısı başladı 'In My World'. ((Medya bölümüne dinlemek isteyenler için şarkıyı koydum)) Seungri arabayı durdurdu ama o anda sadece şarkıyı dinliyordum. Nasıl bir şarkı ki bu, beni bu kadar etkiliyor. Seungri böyle dinlediğimi görünce bana bakmaya başladı ve şoföre arabayı sürmesini söyledi. Sonra da bana:
-Beğendin mi?
-Evet. Gerçekten çok farklı. Sanki kalbimi anlatıyor gibi. İnsanlar bana bakarken içlerindeki gülüşü biliyorum. Kimsenin beni anlamadığını yalnız olduğumu.
-Ve herkese karşı, kötü olsan bile gülümsüyorsun öyle değil mi?
-Evet.
-Şuan da pek iyi sayılmazsın. Dokunsam ağlayacak gibisin.
-Çok kolay ağlayan biriyim. En ufak şeyde bile ağlarım. O yüzden lütfen bana bakmayı kes!
-Sana değil üstündeki çamurlara bakıyorum.
Kötü olduğumu görünce beni gülümsetmeye çalıştı. Başarılı da oldu. Gerçekten kıyafetim berbat! Beni gülerken görünce:
-Gülmek yakışıyor sana.
-Herkese yakışır.
-Evet. Evime geldik. Bu arada ev boş.
-Normalde öyle şeyler düşünmüyorum ama dediğine baksana! Ev boşsa niye diyorsun sanki bir şey yapıcak gibi?
-Daha rahat olman için. Kimse gelmeyecek.
-Ne ne ne diyorsun sen?
-Niye böyle dedin ki? Al anahtar. İçeri girince koltuğun orada poşette sabah aldığım kıyafetler var onları giyersin. Banyodaki dolapta havluda var merak etme.
-Sen gidiyor musun?
-Niye? Gitmeyim mi? Ahh aslında güzel olurdu!
-Seungri en iyisi git sen! Yoksa gerçekten kötü olacak.
-Tamam tamam görüşürüz. Geç kalmayım iyice. Hadi arabadan insen diyordum.
Ona böyle derken hala arabadan inmemiştim. Hemen indim. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu gün öğrendiğim en iyi şey şu oldu 'Önyargılı Olmamak'. Ona karşı mahcup hissettim. Eve girdiğimde kimse yoktu. Dediğini yaptım. Duş alıp kıyafetlerini giydim. Tam evden çıkıcakken anahtarı ne yapıcağımı demediğini hatırladım. Onda başka anahtar var mıydı? Neyse halleder bir şekilde. Şimdilik anahtarı cebime koyuyum çıkarken görebiliceği yere koyarım.
Evi bir gezip çıksam mı? Yok olmaz yapmamalıyım! Ama merak ediyorum. Evi gezmeye başladım. Zil çalındı. Açmasam daha iyi galiba...
Kapıya gelip deliğinden bakınca Seungri'nin annesi olduğunu gördüm. Kapıyı açtım. Bana bakıp:
-Sen kimsin? Yoksa Seungri'nin sevgilisi misin? İlk defa evinde kız görüyorum.
-Yok yok yanlış anladınız biz tanışmıyoruz. Yani tanıştıkta. Uzun mesele..
-Bu gün iş yerinden geç gelecek o yüzden bende bir şeyler hazırlamaya geldim. Anladım ben seni rahat ol.
-İsterseniz yardım edeyim.
-Çok iyi olur.
Beraber mutfağa girip yemek yapmaya başladık. Seungri için yemek hazırlıyorum. En azından bu, ona karşı olan önyargımdan kurtulmamı sağlar. Ona yardım ettiğim için çok teşekkür etti annesi. Arada gelip yardım edip edemeyeceğimi sordu. Bende kibarca reddettim. Sonuçta sevgilisi değilim ne işim var evinde. Annesi ile beraber evden ayrıldık. Taksiye binip eve gittim. Tam eve girecekken kıyafetlerimi orada unuttuğumu farkettim. Ahh ne yapacağım ben? Gidip kıyafetlerimi görünce, neler demez ki bana! Üstelik haklı! Anahtarda zaten evinde. Dur bir dakikaaaa! Anahtarı çıkarken eve koymayıda unuttum. Kafam nerede benim?
Tamam zaten bu gün geç gelecek. Evine girip kıyafetleri alabilirim. Hemen aşağı inip taksiyle evine gittim. Ünlü olduğu için adresini bulmak çok kolaydı. Evin ışığı yanmıyor bu iyi haber. Eve girdiğimde ışıkları yakıcakken içeriden bir ses duydum.
-Ellerini yukarı kaldır sakın bir hareket yapma elimde silah var!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Gözyaşım (Askıda)
Fanfiction"Ağlayamayan birinin gözyaşları nasıl akar? Hep içine akıtır öyle insanlar. İnsanlara güvenmezler hep maske takarlar. Mutlu olmak isteyen biri ve hayatına giren bir adam. Gerçek mutluluğu yakalayabilicekler mi acaba? Her rüzgar estiğinde bir parçası...