The man in shadows

477 48 114
                                    

Kitabı silmiştim ama, zaten tek bu bölümü vardı. Ancak daha önce okuyanların da okumasını öneririm, çünkü değişiklik yaptım ve öncekinden biraz daha farklı. Zaten ilk bölüm olduğundan kısa, teşekkürler.

 Zaten ilk bölüm olduğundan kısa, teşekkürler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

___

Peter buğulu gözlerine aldırış etmeyerek eğildiği yerden kalktı. Elleri titriyordu ancak bunu umursayacak durumda değildi.

Yavaşca yerinde doğrulup, her hafta sildiği için bembeyaz olan mezar taşında bir kere daha gözlerini gezdirdi. Bir yıl önce buradan hiç ayrılmadığını, ağlayarak mezara sarıldığını hatırlıyordu. Artık duygularını dışa yansıtmadan, içeride yaşamayı öğrenmişti.

Hala titremekte olan elini yumruk yapıp, tırnaklarını derisine batırmıştı genç adam. Derin nefesler alsa da oksijen ciğerlerine ulaşamıyordu sanki. Göğüs kafesi daralıyordu.

Orada daha fazla duramayacağını anlamıştı Peter. Titrek nefesini verip, kulaklığını ve telefonunu çıkartıp müzik listesinden ilk sırada olanı açtı.

Örümcek hisleri sayesinde izlendiğini biliyordu. Ancak hiç umrunda değildi. Örümcek çocuk işi bırakalı bir yıl olmuştu.

Peter, ellerini siyah kotunun ceplerine yerleştirmeden önce kapşonlusunun kapşonunu kafasına geçirdi. Yolda kafasını öne eğerek hıçkırıklarını saklamaya çalışıyordu.

Ne yaparsa yapsın mezardan çıktıktan sonra hep avazı çıktığınca bağırmak, sesini dünyaya duyurmak istiyordu. Toprağın altında olması gereken o değildi. Bunu yapanları bulup öcünü alacaktı. Tabii zamanı geldiğinde...

Sakinleşmek için derin nefesler alırken dişlerini birbirlerine bastırıyordu. Gücü kalmamıştı. Dayanmak artık onu çok zorluyordu, ama bunu O'na borçluydu.

Çareyi koşmakta buldu. Fiziksel ve ruhsal olarak bitkin bir haldeydi. Yine de koştu. Nereye gittiğini bilmiyordu. Sadece rüzgarın ona iyi geldiğine emindi.

Bacaklarında artık direnç kalmamıştı. Fazlaca yorgundu ve uyumak istiyordu. Etrafına bakındı. Yıkık dökük evler ve karanlık bir sokak... Tekin bir yer olmadığı her halinden belliydi.

Adımlarını oraya yönlendirdi. Buradan birkaç sokak ötesi Lucifer'ın yeriydi. Tek dostu oydu ama oraya gidecek kadar gücü yoktu. İyi bir adamdı, ona karşı hep iyi davranmıştı, ama bazen kendisini korkutuyordu.

Peter kulaklığı kulağından çıkararak kotunun cebine koydu. Telefonuna baktığında şarjı hala seksenin üstündeydi. Zaten şarjı alsa %50'nin altına inmezdi. Bunu herkes bildiği için 'şarjım bitmişti' yalanını hiçbir zaman kullanamıyordu.

Natasha'nın kendisini aradığına emindi. Yine de sokağa girdi. Natasha, onun aile diyebileceği nadir insanlardandı. Ancak fazla korumacı tavrı bazen insanı boğuyordu.

Changes [spideypool]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin