"Bu Daha Hiç Birşey."

0 0 0
                                    

Multi= Kuzey Bozok.

Köpeği veterinere götürüp gerekli aşılarını yaptırdım. Herhangi bir sağlık sorunu var mı diye kontrol de ettirdim ki köpeğim sağlıklıymış. Banyosunu da yaptırdım. Şuan bayağı mutlu görünüyor. Bu arada bu köpek eğitimliymiş. Onu farkettim. Yani sahibi az da olsa eğitmiş ama neden bir parka bırakırlar ki bu güzel varlığı?

"Bence ismi Şila olsun."diyen Hazar'a yüzümü buruşturarak baktım.

"Şila mı? O ne biçim isim be?"

"Bence güzel."diyerek yanıma gelen Derin köpeği tekrar sevmeye başladı.

"Hayır ya bence Bella olsun."diyen Boran'a ters ters baktım.

"Yok yok Edward koyalım ismini."dedim.

"Olabilir."dediğinde Harbi mal bakışlarımı gönderdim.

"Suşi olabilir. Hem ben onu yerim."diyene cânî bakışlarımı gönderecekken kim olduğunu seçmeye çalıştım ki bu Ege'ymiş. Seni pis aç varlık!
Gözüm Uysal'a kayınca duvara yaslanıp hiç ses çıkarmadığını gördüm. Çünkü ben haklıydım ve bunun farkındaydı. En azından bir özür dilemeliydi.
Bakışlarımı Uysal'dan çekip tekrar Leydi'ye döndüm. Evet bu bir dişi köpek. Ve adı Leydi. Biliyorum Lady diye yazılıyor. Ama ben Leydi diye yazıyorum. Banane elin gavurunun isminden.

"Arkadaşlar ismi Leydi."dedim ve Boran ile Hazar'a döndüm.

"Kanka size zahmet Leydi'ye gerekli eşyaları alsanıza?"

"Tamam kank olur."diyen Boran'a minnettar bakışlarımı gönderdim. Boran ayaklanınca Hazar da ayağa kalktı.

"Bak şu tezgahın üzerinde liste var. Onu alın."dedim ve elimle tezgahı gösterdim. Hazar listeyi alıp kapıdan çıkacakken,

"Tasmasına benim numaramı ve Leydi yazdırın."

"Tamam heye."diyip kapıdan çıktı.

***

Akşam olmuştu. Saat 9:30'u gösteriyordu. Annem, babam, Hazar, Boran, Uysal, Derin ve Ece salonda televizyon izliyorlardı. Annem ve babam Ece'yi sevmişlerdi. Derin'i zaten biliyorlardı ve seviyorlardı da. Sadece Uysal'a alışamamışlardı.

İki yıldır başıma gelen olayların Uysal yüzünden olduğunu düşünüyorlardı. Tamam Uysal yüzündendi ama ben onu suçlamıyordum. İnsan sevdiğini suçlayamazdı değil mi? Aksine onun için her şeyi yapabilirdi. Ve ben onun için her şeyi yapma taraftarıydım. Onu ne kadar sevdiğimi herkes biliyordu. Onun için her şeyi yapabileceğimi de biliyorlardı. Annem de bundan korkuyordu zaten. Uysal'ın başına bir şey gelirse, benim kendime zarar vereceğimden korkuyordu. Korkmakta haklıydı da. Uysal'a bir şey olursa ben yaşamak istemezdim. Hayat sevincim yok olurdu. Ve ben Kaybetme Korkum'u çok seviyordum. Bana seslenen babamla düşüncelerimden ayrılıp ona döndüm.

"Kuzey?"

"Efendim baba? Dalmışım."

"Biz bi film izleyelim diyoruz. Sen ne dersin?"

"Siz izleyin annecim. Ben yatıyorum."deyip yukarı çıktım ve odama girdim. Dolabımdan açık mavi bir şort ve açık gri bir tişört alıp giydim. Normalde bu sıcakta tişört giymezdim. Ama hem annemgil vardı, hem de sol omzumdaki dövmeyi kimseye göstermek istemiyordum. Sadece Hazar ve Boran -ha bide anne babam tabi- biliyordu. Bu zamana kadar da Uysal farketmemişti. Bu da bir ironiydi.

Yatağımın kapıdan en uzak tarafına yatıp sırtımı kapıya dönmüştüm. Uyumaya odaklanmaya çalıştım. Kapının açılmasıyla Uysal'ın geldiğini anlamıştım. Bavulundan bir şeyler alıp giydi ve yanıma geldi. Sırtım ona dönük olduğu için ne yaptığını göremiyordum.

BİR ELAMET GELDİ 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin