Yangın

4.1K 83 22
                                    

Cumartesi günü benim için çok özeldi. Genellikle marketten ayı gibi alışveriş -alışverişten kastım cips, jelibon,milka, ice tea vs.- yapar eve gidip Pretty Little Liars izleyip dinazor gibi yerim. Ama babam 15 tatilde boş durmamamı söylemiş beni cumartesi günü için piyano kursuna yazdırmıştı.

Sabah 9 da çalan alarm tüm günümün içine etti. oflayarak yataktan kalktım 11 deki piyano kursuna yetişmeliyim. Hazırlandım -saçlarımı özensizce taradım ve ilk bulduğum kıyafeti üstüme geçirdim.- Evden çıkarken annem seslendi "Kızım, anahtarını al. Ben komşuyla gezmeye gitcem."

Off şu piyano kursu olmasa evde yalniz kalip Party Hard yapardım :(

Gidip dolmuşa bindim. Ee sonuçta öğrenciyiz. Dolmuşta hemen cam kenarına oturdum. Kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım. Bir iki dakika sonra biri omzuma oyarcasına dokunmaya başladı. Kulaklığımı çıkarıp arkama döndüm. Arkamdaki dede "Bi kişi uzatıver çocum." deyince parayı uzattım. Tam kulaklığımı takmıştım ki omzum yine oyulmaya başladı. Arkama hırsla döndüm. Dede bu seferde "İhi öhrenci uzatıver yavrum." Parayı alıp uzattım. Bir daha omzumun oyulmasıyla arkama döndüm "Çocum bi kişi uzatıver para üstünü de ver e mi çocum?"

Parayı aldım. 'Hay ben senin paranın..." diye mırıldandım. Yanımdan bir gülme sesi geldi. Yanıma baktım. Ne yani beş metreden yakınıma taş çocuk gelmişti ve ben fark etmemiş miydim? Ah dede ah. Yanımdaki çocuğa elimde olmadan sert bir bakış attım. Çocuk "Ne o çok mu kızdın?" diye gülerek sordu. "Evet kızdım ama hala kızım." deyince ben gülmeye o somurtmaya başladı.

"Esprilerin çok komikmiş."

"Biliyorum, biliyorum. Alkışa gerek yok." derken önden dibime doğru para uzatılınca 'Gözüme sokaydın teyze." diye mırıldandım. Bu sefer o gülüyordu. Parayı arkaya uzattım. Sessizce oturduk. O ise bi şeyler yazıyordu. İneceğim durağa geldiğimizde sayfayı koparıp elime tutuşturdu. Dolmuştaki itiş kakıştan sağ kurtulduğuma sevinerek kendimi aşağı attım. Saate baktım.

"11.58 "

Hande Hoca-Piyano hocam- bir dakika geç kaldığımda bile kızar. Daha sadece bir kere gitmeme rağmen bunu öğrenmiştim.

Sanat binasına koşarak girdim. Merdiven yerine asansörü kullanarak üçüncü kata çıktım. Kağıdı okumadığımı fark edip duraksadım. Kağıtta:

Merhaba adını bile bilmediğim kız,

biliyo musun adını öğrenmeyi çok isterim.

05*********

Call Me Maybe :D

(mesajda atabilirsin)

Okuyunca mal mal sırıtarak piyano dersinin olduğu odaya girdim. Hande Hoca "Tam zamanında geldin." dedi.

...

***

Eve gittiğimde mesaj atsam mı? diye düşündüm. Sonra 'Ya bana sapık bir adamın numarasını vermişse diye düşündüm. En iyi seçenek aramaktı ama onla konuşmaya hazır değildim. En iyisi şimdi yemek yemek. Cips partisi yerine makarneks yapmaya karar verdim Suyu kaynattım ve ocağı yakıp makarnayı koydum. Makarna pişerken bilgisayardan Teen Wolf'u açtım. Bir bölüm bittiğinde telefonun çaldığını yeni fark ettim. Annem arıyordu.

"Alo anne?"

"Kızım be dün gece karşı komşuya gittim ya orda şalımı unutmuşum. Gidip alsana."

"Tamam anne."

Dedim. Gidip Necla Teyze'lerin kapısını çaldım. Kapı açılınca önümdeki taşa şaşkınca baktım. Bu... bu o çocuktu. "Beni takip mi ettin?" diye sırıtarak sordu. "Asıl

sen beni takip etmişsin. Ben üç yıldır karşı evde oturuyorum. " dedim.

"Peki adın ne?"

diye sordu. Onu cevaplıycakken burnuma bir koku geldi.

"Ocak!"

"Ne yani adın ocak mı?

"He, evet. Annemler bakmış Eylül, Ekim diye isim oluyo bizim kızın adını da ocak koyalım demişler. Hayır! Ocağı unuttum."

Koşarak eve girdim. O da peşimden geldi. Güzelim makarneks yanmıştı. Yaklaşık bir buçuk saattir ocakta duruyordu. Yukarı dumanlar çıkınca yangın alarmı çalmaya başladı. İyice panik yaptım. Çocuk hemen alarmı kapattı. Birden tencereden gerçekten alev çıkmaya başladı. Kaptığım süpürgeyi tencerenin üstüne salladım. Bu seferde süpürge yanmaya başladı.

"Yangınnn vaaarrrrrr."

diye bağırıyordum. Süpürgeyi yere attım. Ve etrafta koşmaya başladım. En son çocuk yangın söndürme tüpünü alıp söndürdü.

Alevlerin sönmesiyle kocaman bir oh çektim. Tencereyi ocaktan almak için elimi uzattım.

Yandımmmmmm!!!

Tencere inanılmaz sıcaktı ve elim yanmıştı. Çocuk hemen elime baktı ve dolaptan buz aldı elime tuttu. O buzu tutarken ellerimiz birbirine değmişti. Elimi çekmeye çalıştım ama elimi bırakmadı. Yüzüne baktım o ellerime bakıyordu.

"Ben Ege." deyip gülümsedi.

"Ben de Esin." dedim.

"Acıyor mu?"

"Ne acıyor mu?"

"Gö... tövbe ya. Elin."

Elimi hızla çektim. "Hayır acımıyor." dedim.

"Bize niye gelmiştin?"

"Sen Necla Teyze'nin oğlu musun?"

"Hayır ya. Buraya dün tanıştık. "

"Annemin şalı sizde kalmış dün gece. "

"Bana sana kızımı gelin alayım mı diyen tatlı teyze senin annen miydi? O zaman kızı da sen oluyosun. Iyy midem bul valla."

"Ben senle ölsem evlenmem."

"Ben de çok meraklı değilim." dedi ve gözlerini karşıya dikti. Nereye baktığını görmek için arkama döndüm. Odama bakıyordu. Hızlı adımlarla odama doğru yürüdü.

Odama girince "Çıksana odamdan ya." diye bağırdım.

Odamın balkonunu girdi. Eliyle dibimizdeki karşı balkonu işaret etti. "Orayı görüyor musun?" kafamı salladım. "Orası benim odamın balkonu." Pis pis sırıtıyordu. O balkondan rahatça atlayarak benim balkonuma gelebilirdi. Bundan sonra yatarken balkonumun kapısını kilitleyeceğimi aklıma yazdım.

KomşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin