Borç

759 31 1
                                    

Kahve içmek benim ne haddimeydi ki? Ne diye tumblr görl olmaya çalışırsın ki?

Telefonum çalınca zorla yataktan kalktım. Damla arıyordu. "Ne var zalımın kızı?" diye cevapladım telefonu.

"Şeyy," dedi. Bu ses tonunu nerde olsa tanırdım. Bana bir şey söylemek istiyordu ama çekiniyordu. "Neler oldu? Dökül bakalım."

"Yüz yüze konuşmalıyız." dedi. "Bize gelebilir misin?" diye sordum. "Tamam geliyorum."

Yarım saat - kırk beş dakika sonra kapı çaldı. Damla gelmişti. Yüzünde çok gergin bir ifade vardı. Beline kadar ulaşan saçlarını açık bırakmıştı. "Merhaba. " dedim. "Merhaba."

Ben salona gidince "Odanı fare mi bastı?" diye sordu. Yatmayı ne kadar çok sevdiğimi Damla'dan iyi kimse bilemezdi. "Ordan Ege duyar. Annemler evde yok." dedim. Damla'nın yüzüne renk gelmişti. Odama koştu. "Oha, odalarınız karşılıklı mı?"

Balkona çıktı. "Buradan çok rahat karşıya geçilir."

"Off boşver Ege'yi. Ne anlatacaksın çok merak ediyorum." dedim. Yüzü yine asılmıştı. Salona geri gittik.

"Ben sana ve Batu'ya ihanet etmişim gibi hissediyorum. Aslında bu şey bayadır vardı. Sadece emin olmak istedim."

"Eee? Çatlatma insanı kızım."

"Bana kızma lütfen. Engel olmaya çalıştım ama beceremiyorum."

"Sana asla kızmam Damla. Söyle canım."

"Ben sanırım, şey... Batu'dan hoşlanıyorum."

"Nee??"

"Kızdın değil mi?"

"Hayır! Bu bugün aldığım en güzel haber! Gerçi başka haber almadım ama."

"Suç işlemiş gibi hissediyorum, Esin. Sonuçta en yakın arkadaşlarımdan biri. Ve Batuhan'ın en uzun ilişkisi üç gün sürdü. Yani ilgilenmesi imkansız."

"Merak etme," dedim. "Çöpçatan Esin iş başında."

***

(DAMLA)

Kafede oturuyorduk. Ben, Esin, Batu, Ege ve Tuğçe. Esin, Ege'ye bir hafta ona hizmet etmek için söz vermiş, bu yüzden Ege'nin aramasıyla buraya gelmiştik. Ve Batu... Ona ne ara aşık olduğumu bilmiyordum. O, ben ve Esin ilkokuldan beri ayrılmamıştık. Onu hep en yakın arkadaşım olarak görmüştüm. Ama son bir kaç aydır bu durum değişiyordu. Ondan etkileniyordum.

Masadaki Tuğçe denilen kızı Ege'nin sevmediği ortadaydı. Esin bunu nasıl anlamıyordu ki?

"Esin," dedi Ege. Esin masaya başını koymuştu. Tabi kızın ağrılar çektiğini bilmiyorlardı.

"Ne?" dedi Esin en asabi haliyle. Belli ki böyle olması Ege'nin hoşuna gidiyordu.

"Bize kahve alır mısın?"

"Almaz mıyım? Yeter ki emret." dedi Esin.

Esin kalkınca Tuğçe pisliği "Ayy canimm böyle uşağğkk tutalıımm hep tamamm mığğ?"

Aaaa! Bu kadarı yeterdi ama. Kıza girişmek için ayağa kalkıyordum ki Batu elini bacağıma koydu ve ağzını 'boşver' diye kıpırdattı. Vücumdaki tüm kan yüzüme çekilirken titredim. Kafamı salladım.

Batu ortamı rahatlatmak için sordu "Tuğçe eskiden bizim okulda değildin. Nereden geldin?"

"Amerika'da büyüdüğm ama babam Karslı. Kars'ın kaşarları meşhurdur. Bizim evde bir sürü varrğ." dedi.

Birden masaya oturan Esin'e baktım "Sen misin?" diye sordu Tuğçe'ye.

QAPAQ.

Gülmemek için dişlerimi sıkarken Ege ve Batu'nun da aynı durumda olduğunu gördüm.

"Ne dediğ buğ aşkığğm anlamadım." dedi Tuğçe Ege'ye bakarak.

"Şaşırmadım." dedi Esin.

DOUBLE QAPAQ.

Ege, tepsi de dört kahve olduğunu görünce "Niye dört tane aldın?" diye sordu. "Kendime almadım." dedi bıkkınca. "Niye? Kendine de al Esin. Para yetmediyse veririm."

"Hayır. Sadece bugünlük kahveden nasibimi aldım."


KomşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin