Alarmın iğrenç sesiyle araladım gözlerimi yine bir okul sabahı daha eziyetimin başlamasına son bir saat. Ama son senem dayanabilirim üç sene boyunca ezildim bir sene daha dayanabilirim. 'Boyun eğmek yerine savaşsaydın şimdiye gâlip olmuştun!' diyen iç sesime hak verdim. Tamam belki çirkin ve derslerinde son derece başarısız olabilirim ama benim gibi bir sürü kız var yalnız değilim. 'Onlar çirkin değil' yine pes ederek yumdum gözlerimi zihnimin her bir yanına yayılan korku git gide beni ağlamaya teşvik ediyordu. Ne var şu lanet okula gitmesem hatta odamdan dahi çıkmasam yüzüme de kese kağıdı geçirsem?
Odamın kapısı sertçe tıklatılınca hızla yerimden doğruldum. "Tamam babacım hazırlanıyorum!" işte tek gerçeğim babam. Bana yıllardır katlanan ne kadar çirkin olsam da güzel kızım diye seven babam. Bu zamana kadar beni asla yalnız bırakmadı annem belki yıllar önce bir başka adamla kaçmış olmasa o da severdi herhalde. Her neyse bir an önce hazırlanıp cehennemime doğru yol alsam iyi olur.
Hızla ayağa kalktım dolabımdan gece ütülediğim formamı çıkardım.
Okulda okul formasını giyen tek kişi benim sanırım dokuzuncu sınıflar ilk hafta giyip ikinci hafta cozutuyorlardı. Formanın tişörtü bordo renkti alt kısmı ise siyah şort etek gayet güzeldi.
Saçımı sıkı bir at kuyruğu yapıp ağır adımlarla odadan çıktım. "Hazırım baba gidebiliriz" babam beni baştan ayağa süzdükten sonra gülümsedi "çok güzelsin güzel kızım benim bugün ne olursa olsun canını sıkmanı istemiyorum olur mu kim ne derse desin sen benim prensesimsin." babama sıkıca sarılıp tombik yanaklarından öptüm. "Teşekkür ederim babacım sen iyi ki varsın" anlımdan öpüp arabanın anahtarını aldı ve evden çıkmıştık. Evet son yarım saat kaldı umarım bugün fazla bulaşmazlar.
İstanbulun trafiğine yakalanmıştık işte günün en güzel olayı! Hazır sessizlik hakimken babamı ikna etme çabalarına girebilirim. "Babacım benim yakışuklu bir o kadar da karizmatik tombik tatliş babam ne olur okulumu değiştirsek? Son senem zaten ne olur ne olur ne olur!" babam sıkıntıyla iç çekti bunun anlamını biliyordum. Burun kemerini sıkıp bana baktı "son senen kızım ve bu senin dördüncü okulun her sene başka okuldasın. Benim için bir sene daha sabretmeni istiyorum." haklıydı bir bakımdan aslında ama benim için bir okul daha değiştirebilirdi bence "ama ba-" "konu kapanmıştır!" işte bu iki kelime bir seneme bedeldi.
Okulun önüne arabayı park ettiğimizde derin bir nefes aldım dikiz aynasında son bir kez baktım yüzüme bir mucize olmamış hâlâ aynı burun yamukluğu aynı sönük gözler aynı göz torbaları aynı devasa sivilceler...
"Çıkışta dikkatli gel güzel kızım ben dükkana gideceğim işlerim var"
Kafamı usulca olumlu anlamda salladım ve yavaşça arabanın kapısını açıp çıktım. Kolej de okumam tamamıyla hataydı. Ne var sanki devlet okulunda okusaydım?
Neyse artık çok geç bir an önce okula girsem iyi olacak bu yavaşlıkla geç kalacağım yoksa.
Okulun bahçesine giriş yaptığımda tuhaf bir şekilde kimse bana iğrenerek bakmadı kızların neredeyse hepsi bir noktaya odaklanmış sırıtıp kızarıp bozarıyorlardı. Gözlerim o noktaya kaydığında neye baktıklarını anladım yakışıklı karizmatik etkileyici bakışları olan bir oğlan altı üstü. Ne diyorum ben ya aman kimse kim bana bakmayacağına göre bu da beni ilgilendirmez!
Kafamı olabildiğince eğip hızlı hızlı yürümeye başladım kimseyle göz göze gelmek istemiyordum.
Hatta direk kantine gidip öğle ve sabah yiyeceklerimi alayım daha sınıftan çıkmak zorunda kalmayım.
Kantinin boş olmasına içten içe seviniyordum ki uzun sürmedi bir topluluk doluştu. Aralarından bir tane çakma kızıl saçlı kız benim olduğum tarafa doğru geliyordu. Önüme dönüp sipariş ettiklerimi aldım. Tam gidecektim ki kız gülmeye başladı bana bakıp. "Kızım senin kantine girmen yasak değil miydi ya?" al işte başlıyoruz "neden yasak olacakmış!?" susacağımı sanıyordunuz ama hayır beni susturamaz bu çakma kızıl "iştah kaçırıyorsun şu yüzünün haline bak yağdan parlıyor! Sivilcelerin beyaz beyaz ıyy ! Evden dışarı çıkma sen en iyisi insanlık için bir iyilik olarak düşün." işte şimdi sinirlenmiştim elimde duran bardakta ki soğuk suyu yüzüne septim tüm makyajı akıyordu kahkaha attım "sende insanlık için bir iyilik yap ve bu okula bir gün makyajsız gel dolandırıcılık deniyor senin yaptığına!" dedim ve o yüzünü silmeye çalışırken sinirden çığlık atmaya başladı "frekanslar değişiyor sussan iyi olur!" dedim gülerek ve elimdeki pet bardağı kafasına ters koydum "yakıştı" deyip yoluma devam edecektim ki bir şey fark ettim o ultra yakışıklı çocuk ve herkes bizi izliyordu. Daha fazla utanmadan kantinden çıkacaktım ki bir tane oğlan çerme takmaya çalıştı. Asalak pislik havada kalan ayağını elimin arasına alıp ters çevirdim. "Böyle daha çok insan düşürürsün!" oğlan burkulan bacağını tutup inliyordu. Umursamadan çıktım kantinden ilk günden bu kadar vukuat fazlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN KARIM!
Novela Juvenil"Ne! Evlenmek mi?! Aral Kızılkan gibi acımasız bencil asalak kendini bir şey sanan insan kırıntısıyla hayatta evlenmem! Bu devirde beşik kertmesi mi kaldı hem!? Yok öyle bir şey olamaz kaçıncı yüzyıl da yaşıyoruz haberiniz var mı!?" &&& "Bu çirkin...