- Faruk neredesin? Evde seni bekliyorum.
- Geliyorum Kazım az sabırlı olmayı öğrenemedin gitti.
- Ağaç oldum burada!
- Oturarak ağaç olmak büyük yetenek alkış,alkış,alkış.
- Hadi dalga geçme bekliyorum,espri zamanı değil.15 dakika sonra...
- Gördün değilmi haberleri esrarengiz bir bahçeden bahsediyorlar!
- Evet
- Faruk
- Ne var bana öyle yarı anlamlı,yarı anlamsız bakma!!
- Tamam kızma kızma laf edeceksin ama yinede soracağım,maceracı çocuklar olarak gitsekmi bahçeye?
- Sonra başımıza birşey gelsin.
- Hadi ama bir önceki hikayeyi hatırla ne kadar güzeldi.
- Evet o kadar güzeldi ki ölüyorduk!!!
- Yahu senle hiç bir şey yapılmıyor.
- Tamam Faruk yeter gelmeyeceğim istiyorsan kendin git!
- Bıktım senden, gidiyorum!
- Dur! GELİYORUM!!!
1 Saat Sonra...
- Kazım
- Efendim?
- Burası mı geldik mi?
- Evet burası kapalı bir kapı var oradan gireceğiz.
- Nasıl bir kapı?
- Bilmiyorum.
Faruk ve Kazım nasıl bir belaya bulaştıklarının farkında değillerdi.
-Kazım şurada bir kapı var,aralanmış bir kapı!!
- Nerede! Hani nerede Faruk? Az çekilde göreyim!!