Tatili deniz kenarında, minik bir evde geçirme fikri en başta kulağa güzel gelmişti. Tabi buraya geldiğiniz zaman içinize çektiğiniz deniz kokusuna inek gübresi karıştığında, internetin olmadığını ve televizyonun sadece bir iki kanaldan ibaret olduğunu öğrendiğinizde cehenneme gelmiş gibi hissediyorsunuz... Uygun bir internet paketi yaptığımda rahatladım. Arkadaşlarımla birtek bu yolla iletişim kurabiliyorum.
×××
Her gün yaptığım gibi havlu, güneş kremi ve gözlüğümü çantama koyup sahile gittim. Bir insan her gün yüzer mi? diye düşünmeyin, yüzmek benim hayatım olmuş durumda. Çocukluğumdan beri yüzerim, annem alıştırdı beni. Kendisi de çok severdi yüzmeyi; tabii bu şekilde can vereceğini kimse düşünmemişti. O çok iyi bir yüzücüydü. Hep öldüğünde mutluydu diye düşünüyorum, her insan en sevdiği şeyi yaparken ölme fırsatını yakalayamaz. Bu olay beni yüzmeden biraz uzaklaştırmıştı ama suyun cazibesine daha fazla karşı koyamazdım. Hele bir de kaptan olan babamla uzun süre denizde kaldığım zamanlar yüzmemek bana resmen acı verdi. Denizkızı olduğumu düşünmeye başladım artık.
Su ılıktı. Tam sevdiğim gibi. Direk güneş kremini sürerek denize girdim. Uzun süre suda kaldığımdan herhalde, parmaklarım buruş buruş olmuştu. Ama bu yüzmeye engel değil. İçimdeki Dori*'nin açığa çıkmasına izin vererek "Yüzmeye devam et, yüzmeye devam et." diye şarkı söylemeye başladım. Neyseki insanlardan uzaktım, beni duyamazlardı ve ben de onları duyamıyordum. Normal şartlarda insanları duymamak için kulaklığımı takıp son ses şarkı dinlenme yoluna başvururum. Ama bunlar sana bakarak panikle elini kolunu sallayan insanlar olunca duyman gerekir. Feribotun geçtiğini haber verdiklerini anladığımda artık çok geçti. Yüzmeye çalıştığımda dev bir dalga beni suyun dibine gömdü. Can havliyle çırpındım, yapmamam gerekirdi ama kendime hakim olamadım. Ölmek üzere olduğumu hissetim. Her insan en sevdiği şeyi yaparken ölme fırsatını yakalayamaz demiştim; tam şu anda bu oluyordu. En sevdiğim şeyi yaparken ölüyordum, annem gibi ölüyordum. Hayatım gözümün önünden geçti, çok sıkıcı bir hayattı. Eğer olur da yaşamaya devam edersem eğlenceli şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Vay be! Ölmek üzereyken bile saçmalıyordum. Daha fazla dayanamadım ve suların ağzıma girmesine izin verdim. Tam kendimden geçtiğim sırada bilmediğim bir gücün beni yukarı kaldırdığını hissettim. Ama bu suyun kaldırma gücü değildi. Sanki bir çift kol gibiydi...
Denizde yüzdüğümü gördüm. KUYRUĞUM VARDI! Ve yalnız değildim yanımda Bu gerçek olamaz diyeceğiniz tipte bir çocuk yüzüyordu. Onun da kuyruğu vardı.
+Mutlu musun? (Gülümsüyor)
-Çok. (Ben de gülümsüyorum)
+O zaman uyanmak istemezsin.
-Ne?!
+Gözlerini aç.
Bir irkilmeyle uyandım. Kumsalda uzanıyordum. Etrafımda meraklı ve korkmuş gözlerle beni izleyen bir kalabalık vardı. Kalabalığın içinde biri dikkatimi çekti hemen. O çocuktu; rüyamda benimle yüzen çocuktu. Bir çırpıda ayağa kalktım ve gitmekte olan çocuğun peşinden koştum. Ama halsizdim ve sanırım vücudum hâlâ olayın etkisinde olduğu için sallanıyordum. Uzun süre ayakta kalamadım ve düştüm. Kalktığımda o çoktan gözden kaybolmuştu. Omuzumda bir el hissettim. Çok sevimli bir kızdı ve nedensiz bir şekilde ona yakın hissettim. Gülümsedi;
+İyi görünüyorsun.
-İyi olduğum içindir. (İlk diyalogda iğrençleşmem şart mıydı?)
+Eve gitmene yardım etmemi ister misin?
Evet anlamına başımı salladım. Kolumdan tutarak kalkmama yardım etti. Eve kadar birlikte yürüdük. Eğer vakti varsa benimle kalmasını istediğimi söylediğimde gözlerinin içi bile gülümsedi.
Odama girdiğinde verdiği tepkiler beni güldürmüştü. Çok şaşkın bakıyordu.
-Sanırım tuhaf bir şey gördün.
+Her şey... mavi.
-Evet. Babam ve ben denize aşığız. Bu yüzden odamı mavinin tonlarında doldurmayı seviyorum.
+Annen? O da deniz sever mi?
-Severdi... Şeye kadar...
Gözlerimin dolduğunu fark eder etmez sarıldı.
+Üzgünüm bilmiyordum.
-Önemi yok. Hem bildiğine göre bir şey söylemeliyim. Annem yüzerken ölmüştü. Ve az önce olan şeyin babamı korkutacağına eminim. O yüzden bunu duymasını istemiyorum.
+Peki. Bu konuda bildiğim hiçbir şey yok, diyerek göz kırptı. Onu tanımıyordum ama çok sevmiştim.
+Adın ne?
-Elizya. Seninki?
+Sedef. İsmini daha önce duymamıştım anlamı ne?
-Denizkızı demek.
+Sen suda boğulan bir denizkızısın, deyip saatine baktı. Affedersin geç olmadan gitmeliyim, hoşçakal, dedi.
-Hoşçakal.
O gittiği zaman yaşadığım olayı düşündüm. Beni kaldıran şey neydi? Beni kurtaran şey neydi?
MERHABA, BU BENİM İLK HİKAYEM SAYILIR ASDFG. YANİ BİRAZ ACEMİYİM. HOŞUNUZA GİDEN VE YA GİTMEYEN ŞEYLER OLURSA LÜTFEN BELİRTİN. TEŞEKKÜRLER ♥ :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUYUN ALTINDA
Teen Fiction-Yani şimdi sen, bir denizkızı mısın? +Ben olsam bana kız demezdim... Suyun altı hiç bu kadar ilgi çekici olmamıştı. Belki bu hikayede hayatınızın prensini bulursunuz; ya da balığını...