🐑: #2

225 29 67
                                    

"Gerçekten şok oldum."

Junmyeon, oturduğu kanepede iyice yayılırken gözlerini karşısındaki duvardan ayıramıyordu. Hala şaşkın şaşkın bakınıyor, birkaç saat önce neler olup bittiğini sorgulamaya çalışıyordu.

Patronun bu sebepten dolayı onları çağırdığını tam anlamıyla aklının ucundan bile geçiremezdi. Belki kötü bir haber verecekti, ya da grupla ilgili övgüler yağdıracaktı.

Ama yeni alt grup fikri, kafasında kurguladığı şeylerde yoktu.

Bu aslında onu sevindirmişti, sonunda müzik adına yeni atılımlarda bulunacaktı. Uzun süre sadece aktörlükle ilgilendi; setten sete, müzikalden müzikale koştu. Bu onu fazlasıyla yıprattığı için asıl mesleği olan idollükle hiç ilgilenememişti bile. -Haziran 2018:: Şimdiki Suho. :')-

Aktörlükte iyi bir ilerleme kaydettiğinde müziğe ve grubuna geri döneceğine dair kendine söz vermişti. Evet, şu an aktörlük yapılacak listesinde değildi. Tamamen müzikle ilgilenecekti.

Bu yeni alt grup da ona mükemmel bir fırsat olmuştu. Mutluydu, çünkü bu alt grup işinde kendisine 'fazlasıyla sevdiği ve değer verdiği biri' eşlik edecekti.

Yixing ile güzel bir uyumu olduğunu kendisi de biliyordu ama sadece ikisinden oluşan bir müzik projesinde olacaklarını bu zamana kadar tahmin edememişti, CBX'te zirvede bırakılacağını düşünmüştü. Resmen patronları onlara yılın sürprizini yapmıştı.

Diğer grup arkadaşları da bu haberi aldığında küçük çaplı bir şok geçirmiş, sonrasında sevinç çığlıkları atmaya başlamışlardı. Sanırım bu ikilinin arasındaki uyuma onlar da bayılıyordu. Bir sürü destek mesajları yağdırmış, hatta ve hatta güzel bir iş yapamazlarsa şakadan tehdit bile etmişlerdi.

Hayranlarının bu haberi aldığında ne kadar sevinecekleri aşikardı. Fazlasıyla sabırsızlanacak, onlardan çok büyük şeyler bekleyeceklerdi.

İşte, başta hayranları olmak üzere hiç kimseyi hayal kırıklığına uğratmamak adına çok sıkı çalışmak zorundaydılar. İkisi de bunun gayet bilincindeydi.

Ama ikisi de grubun en çalışkanlarıydı, yani bir sorun çıkacağını zannetmiyorlardı.

"İyi ki Çin'deki projelerimi durdurmuşum. Yoksa şu an ateş üzerinde olacaktım."

Yixing, Junmyeon derin düşüncelere kapılırken telefonuyla ilgilenmişti. Telefonuyla işi bitince kapatıp gerine gerine sözünü söyledi.

Toparlandığında telefonunu sehpanın üzerine bıraktı, gözlerini çaprazındaki Junmyeon'a dikti. Gerçekten gergin gözüküyordu.

Ama gergin olmasına gerek yoktu ki. Yixing, onun her zaman en iyisi olduğunu düşünüyordu. Bu işi de başarıyla yapacağından emindi, bir de yanında kendisi olunca daha da kolay üstesinden geleceğini biliyordu.

Kesin düşünüyordu, çünkü Junmyeon fazlasıyla azimli biriydi. O yüzden endişelenmeye hiç gerek duymaması gerekiyordu.

Ama şu an kanepede gözlerini duvara sabitlemiş, derin düşünceler içerisindeydi.

Onu rahatlatmak adına harekete geçti. Oturduğu tekli koltuktan kalkıp kanepede Junmyeon'un yanındaki yere sessizce geçti. Junmyeon o kadar çok düşüncelere kapılmıştı ki Yixing'i fark etmemiş; Yixing, çenesini tutarak başını kendisine doğru çevirdiğinde irkilmişti. Yixing, sevgi dolu bakışlarını onun yüzünde sürdürürken ağzını açtı.

"Tatlım, lütfen endişelenme. İkimiz de bunu başarıyla yapacağız. Hatta o kadar başarılı olacağız ki, gündemden aylarca düşmeyeceğiz bile. Endişeni anlayabiliyorum, içinden 'Ya yapamazsam?..' diye geçiriyorsun. Ama geçirme, lütfen. Sen her zaman en iyisisi oldun, bunda da en iyisisi olacaksın. Beraber iyi olacağız. O yüzdeeen, lütfen her ne düşünüyorsan bir kenara bırak. Anın tadını çıkaracağız. Bak, bir dönem hep beraber olacağız, hem de sadece ikimiz! Yorulduğumuz zaman bile birlikte enerjimizi güçlendireceğiz. Bu benim hep istediğim şeydi, biliyor musun? Seninle yalnız olabilmek..."

Yixing ne söylediğinin farkındaydı. Aslında Junmyeon ile yalnız olabilme isteğini söylemeyi şimdilik düşünmüyordu, ama ağzından bir kere çıkmıştı işte.

Çıktığı da iyi olmuştu, Junmyeon bu itirafı duyar duymaz hafifçe gülümsedi. Gülümserken de yanaklarının kızarması Yixing'in dikkatinden kaçmamış, bu utangaç haline o da gülümsemişti. Bir elini yanağına yerleştirdi, sıcak ve yumuşacıktı. Junmyeon'un yanaklarını ayrı seviyordu.

Dayanamayıp yanağını sıktığında Junmyeon'un hafif gülümsemesi kıkırtıya dönüşmüştü. Yixing, her ne şekilde olursa olsun onu gülümsetmeyi her zaman başarabiliyordu. Bu onun özel gücü olmalıydı.

Yixing, Junmyeon'a gerçekten iyi geliyordu.

Junmyeon kıkırdamasını durdurdu ama yüzündeki içten gülümsemeyi silmedi. İçinden gelen sevgi patlaması ile kollarını ona doğru uzattı, bedenini yaklaştırarak sıkıca sarıldı. Neden bir anda sarıldığını kendisi de bilmiyordu, içinde bir anda bir şeyler canlanmıştı.

Ama şu an tek bildiği şey; kalbinin çok hızlı çarpması oldu.

Yixing de Junmyeon'dan farksız değildi, neden bir anda sarıldığını anlamlandıramasa da sarılmasına sıkıca karşılık vermişti. Burnunu da ipeksi saçına daldırmış, kokusunu içine çekiyordu. O eşsiz kokuyordu. Resmen kokusu bağımlılık yapmış olmalıydı ki, bir türlü ondan ayrılamıyordu.

Birbirlerinden ayrılmadan önce Junmyeon fısıldadı.

"Seni seviyorum, teşekkür ederim..."

"Ben de seni seviyorum, teşekkür etme."

Birbirlerine söylediği bu sözler öylesine değildi; bir sürü anlam barındırıyordu.

Başta sevgi olmak üzere.

İkisi de bu pozisyonda uzun kaldıklarına kanaat getirdiğinde yavaşça birbirlerinden ayrıldılar. Yixing, ayrılmadan önce son kez kokusunu içine çekmişti.

Bir süre sadece bakıştılar.
Tabii Yixing'in gözleri arada Junmyeon'un kıpkırmızı olmuş yanaklarına kayıyordu, bu da gülümsemesini büyütüyordu.

Junmyeon yavaşça yerinden kalkarak söylendi. Hemen bu ortamdan ayrılıp kendisini yatağa atmalıydı ki yanağı daha fazla kızarmamalıydı.

"Yarın erken kalkacağım, bir görüşmem var. Yatağa gitsem iyi olacak..."

Junmyeon çoktan ayaklandığında Yixing kaşlarını çattı.

Görüşme?
Ne görüşmesi?

Aslında şu an ne görüşmesi olduğunu sormak için can atıyordu, ama bu konu onu ilgilendirmeyeceğini düşündü. Bu yüzden dudaklarını birbirine bastırarak sustu ve kafa sallamakla yetindi.

"İyi geceler, sen de uyu!"

Az önceki endişesini silip neşeli bir şekilde söylemişti Junmyeon. Yixing ona gerçekten çok iyi moral vermişti.

Yixing onun bu neşesini görünce çatılmış kaşlarını düzeltti, gamzesini göstererek içtenlikle gülümsedi.

"Sana da iyi geceler, geçe kalmam."

Junmyeon son bir gülümseme sunduktan sonra odadan ayrıldı.

İçinde bir his vardı.
Bu his öyle bir histi ki içini kıpır kıpır ediyordu.
Ve bu his bitmek bilmiyordu. Tam tersine, Junmyeon'un yaptığı her harekette üzerine koyuluyordu.
Anlamlamdıramıyordu.


••••••••

umarım sıkıcı bir bölüm olmamıştır. 💔
sizi seviyorum.

sub-unit · layhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin