-1-

19 3 0
                                    

Ruhum bedenimden tam ayrılıcakken Ezgi'nin dürtmesiyle kendime geldim. Oldum olası matematik dersinden nefret etmişimdir. Şu lanet soruları kim buluyordu? Bize ne musluğun havuzu ne kadar sürede doldurduğunu ya da kardeşlerin arasında cevizi eşit paylaşmaları. Bunların önemi yoktu bence. Ah bir de 'gerçek hayatta sizin karşınıza çıkıcak bu sorular' demiyorlar mı?
Kafamı iki yana sallayarak Ezgi'ye baktım. O benim tam aksine matematiğe aşık biriydi. Ben ise... Sözel desem değil... Sayısal desem değil... Eşit ağırlık hiç değil... Ben galiba hiç bir boktan anlamıyordum.

"Elis, son sınavlar yaklaşıyor ne yapacağız. Ben hiç bir şey bilmiyorum."

Ne tesadüf...

"Galiba bende ama takmıyorum zaten kalıcam. Bu saatten sonra çalışmaya gerek yok bence. Yorma kendini , uyu!"

Kafamı sıraya gömmemle birlikte gözlerim kapanmıştı.

...

Son dersin bitmesine beş dakika kala
Ezgi uyandırmıştı. Etrafıma göz gezdirdikten sonra emin olmuştum tembel olan tek ben değildim. Sıranın üstünde duran işe yaramaz defteri çantama attıktan sonra çalan zil ile koridora çıktım. Ezgi ile beraber diğer arkadaşlarımızın da bulunduğu A sınıfının önünde bekliyorduk.

Turfan namı diğer "çapkın". Çocukluk arkadaşımdı. Ayrıca grubun en yakışıklısı da diyebilirim. Okulda tüm kızların hayali olan Turfan ERBAY.

Elini boynuma attıktan sonra yanağımdan makas aldı. Yüzümü buruşturdum. Bu hareketini sevmediğimi bile bile yapıyordu bunu. Diğer kolunuda Ezgi'nin boynuna attıktan sonra ona da aynı hareketi yaptı. O benden çok bu hareketine bayılıyordu. Benim aksime yüzünde ki gülümseme daha da arttı.

"İki yanımda da melek.. ne kadar şanslıyım ben ya.."

Dediğiyle gülen suratım daha çok güldü. Şuan 32 diş sırıtıyordum. Çünkü tam da karşımda bana bakarak gülen bir adet Kaya DİZDAR vardı. Kaya, oldukça karizmatik bir çocuktu. Grubumuzun bir diğer erkeğiydi. Turfan'a göre biraz daha sakin biriydi. Çünkü Turfan'ın çocukça hareketleri vardı ama Kaya onun tersine olgun biriydi. Ve ayrıca aramızda kalsın Kaya daha yakışıklıydı. Esmer saçları Turfan'ın sarı saçlarına bin basardı.
Çok abarttın...
Evet biraz abartmış olabilirdim ama hak ediyordu. Çünkü en iyi sırdaşım, dostum oydu...

"Ben çok sıkıldım ya acaba Kafeye felan mı gitsek gençler?"

"İyi olur Kaya."

Dedikten sonra yanımda Kaya onun yanında Ezgi onun yanında da Turfan vardı. Okuldan çıktıktan sonra direk yeni açılan çok ilginç olan bir kafeye gittik biraz da benim zorumla oldu tabi. İsminden dolayı merak etmiştim biraz.

Pakos Cafe...

Biraz ürkmedim değil. Oldukça koyu renklerle dizayn edilmiş kafe korkutucu gözüküyordu. Yanımıza gelen garson olduğunu anladığım adam ne istediğimizi sordu. Sanki buradaki herşey fazlasıyla korkutucuydu...

İnsanları bile...

Sadece korkan ben değildim sanki yanımda duran diğer arkadaşlarım da korktuğu belliydi. Sadece Kaya sakin duruyordu...

"Elis ya ben çok korktum buradan başka yere mi gitsek? Getirdin zaten bizi buraya."

"Açıkçası bende korktum." Garsonun siparişleri getirmesinden sonra devam ettim. "Bence gidelim ya en iyisi."

"Evet abi ya. Bencede bir erkek olarak bende korktum sanki"

"Saçmalamayın ya! Biraz koyu renk olabilir her yer ve insanların suratlarındaki gizem de olabilir ama hiç bir şey cafedeki yiyeceklerin güzelliğini değiştirmez."

 OLASILIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin