Burada yeniyim ve yorumlarınız benim için çok önemli. Saece okuyup geçerseniz ben eksiklerimi göremem, neyi yapmam neyi yapmamam gerektiğini bilemem, bu yüzden olumlu ya da olumsuz her düşüncenizi paylaşmanızı bekliyorum.
Ve ayrıca baştan söyleyeyim ben öyle ilk bölümde aşık edip abartmayı sevmiyorum, mantık çerçevesinde yazmaya çalışıyorum. Tabiki çok ağır olmayacak ama ilk 5 bölümde 1 yıllık sevgililerin anca yaşadığı şeyleri yaşatmamı beklemeyin.
Şimdiden teşekkürler.
Öncelikle içinizde Amerika aşkı olan varsa üzülerek belirtmek isterim ki herşey en başından umduğumuz gibi gitmeyebiliyor. Bir kere kimse sizi kolunuzdan tutup Hollywood'a adım attırmıyor veya alişveriş merkezinde masum masum kahvenizi yudumlarken kimse sizden etkilenip mankenlik teklif etmiyor. Hatta çoğu zaman sizin gittiğiniz kapılar dahi yüzünüze kapanabiliyor. Son umudunuza doğru çıtanız gittikçe düşerken, Amerika size mucizesinden tattırabiliyor.
''Bu gidişle 90'lık bir zenginle evlenip parasını yemek zorunda kalacağım.'' dedim ve tostumla meyve suyumu bırakan garsona teşekkür amacıyla gülümsedikten sonra telefondaki konuşmama devam ettim;
''Biliyorsun Jade, babamlara inatla kendi ayaklarım üzerinde durabileceğimi söyleyerek buraya geldim. Ama görünüşe göre şimdiden çuvalladım. Gene de babam olarak para gönderiyor fakat adamcağız biricik kızının bir dergide küçük bir işe girdiğini ve şimdiden hayatını düzene soktuğunu sandığı için sırf gönd...''
''Babana yalan mı söyledin?!'' diye hönkürdü telefonun diğer ucundan.
''Laflarımı geri yutamazdım Jade'' diye savunmaya çalıştım kendimi.
''Daha oraya gideli 6 gün oldu Cass, ne bekliyordun? Yalan söylemeni gerektirmezdi.''
''Bugün birileri dürüst tarafından kalkmış.''
''Sadece yalana karşıyım.''
''Ah tabi beğendiğin ayakkabıyı alabilmek için zavallı yaşlı komşunu hayır işi adı altında kandırıp bağış için aldığın eşyaları internette satıp o ayakkabıyı edinmen dürüstlük kelimesine aykırı olduğu için sadece 'yalana' karşısın'' dedim bir nefeste.
'''Elde edilen gelirin bir kısmını da bağışladım Cassidy!''
''Ah tabi evet yaklaşık 10'da 2'lik bir kısmını, çok cömertçeydi.''
''Sana da biraz para göndermemi ister misin?''
''İş bakmam gerek Jade, sonra görüşürüz.''
''Görü...''
Tostumdan bir ısırık alıp gazetenin ilan sayfasını açtım -ki gazetelerde hep es geçtiğim bir bölümdü burası- en baştan göz gezdirmeye başladım. Köpeklerinin tuvaleti için hayvan bakıcı arayanlar, oyun koleyksiyonunun tozunu ince ince alacak bir boş insan, tencere yıkamayı sevmediğini sadece tencereler için bulaşıkçı aradığından anladığım garip insanların verdiği garip ilanları geçtikten sonra Schanesse Otel'de ütücü arayan bir ilana gözüm ilişti. Şu ana kadar gördüğüm tek normal ilan olduğu için olsa gerek çok cazip geldi ve telefona sarıldım.
''İyi günler, iş ilanı için aramıştım.''
''...''
''Ütü'' diye ekledim.
''Daha önce deneyiminiz var mıydı efendim, zamanında yetiştirebilecek misiniz payınıza düşen ütüleri?''
''Ah evet hiç şüpheniz olmasın kendi kıyafetlerimi kendim ütülerim ve bunu yapmak 1 saatimi bile alm...''