Kore De Ki Hayatım

20 1 0
                                    

Sonbahar ayıydı yerler yol boyu dizili olan agaçların yaprakları ile doluydu, rüzgar çok narin ve sevgi dolu esiyor agaçtan yaprakları usulca alıp yere bırakıyordu.

Sanki masal da yaşarcansına bir güzellik vardı ve Esas kızımız yani ben herzamanki gibi neşe dolu ve meraklı gözlerle etrafı seyrediyordum oysa hergün geçtiğim her zerresini dahi ezbere bildigim bir yerdi.

Tabi siz şimdi böyle dedim diye beni koreli sanabilirsiniz ama degilim sadece hayallerimi gerçekleştirmeye çalışıyorum beş aydır burdayım sadece, çok sevdim çok güzel bir yer evet ama memleketimi daha cok seviyorum.

Yaklaşık iki yıldır hiç gitmedim, çok özledim dogup büyüdüğüm yerleri ama gidemem tekrar dönersem iki sebepten dolayı dönerim ya çok sevdiğim birinin bana ihtiyacı olursa yada ölmek üzereysem çünkü ölmeden dört mevsim daha geçirmek isterim orda.

Şimdi diyeceksiniz o kadar güzel mi oralar eger öyleyse niye ayrıldın? Evet bnm için dünyanın en güzel yeri orası dört mevsim ayrı güzel gecesi ayrı masal gündüzü ayrı roman yani dünyada cennetin bir ön gösterimi olsa kesin orası olurdu bnm için.

Cehennem ise o güzelliklere rağmen çektiğim acılar tabi o kadar büyük bi acım olmadı sadece o Cennetten neden gittiğimi bilin diye öyle söyledim yoksa onca eziyet ve zulüm gören onca masum insanlar ve çocuklar varken bnm yaşadığım en büyük acı onlar için Cennet gibi dahi gelebilir 😔
Rabbim zorda olanların yar vede yardımcısı olsun inşallah...

"Aaayy "

olamaz o kadar çok düşüncere dalmışım ki önümde ki koskoca kocam ağacı göremedim kafam çok acıdı, rezil oldum inşallah kimse görmemiştir.

Olamaz birileri görmüş ve bana gülüyorlar, Aslında canım bu kadar yanmasa bnde gülerdim kendime sonuçta çok komik bi durum.

Az ileride bir bank var biraz oturayım da kendime geyim.

Banka tam oturdum arkamdan bi el bana su uzattı ve

"Geçmiş olsun"

hemen arkama dönüp baktığımda yakışıklı orta boylu biri vardı gülümsüyordu, yüzünden koreli olmadıgı belliydi ama bnm türk oldugumu nereden biliyordu ki?

Hafif bir tebessümle.

"Teşekkürler" dedim

Yüzünde çok tatlı bir gülümseme vardı belliki de kafamı nasıl vurdugumu net bi şekilde görmüştü, hafiften yanaklarım kızardı ve yere baktım o sırada bana elini uzattı ve

"Adım Şamil "

Espri yapmadan duramazdım hem espiri olsun diye hemde Kafkas kartalı şeh Şamil i bilirsiniz ona duydum hayranlıktan dolayı

" kafkas kartalı olan mı?"

dedim tüm sempatikliğimle

yine o tatlı gülümseme,

"peki ya sen sende Asena mısın yoksa?"

" Sayılır ülkücüyüm ama ismim Alya"

"Güzel isimmiş"

"Şey türk oldugumu nerden anladınız?"

"Geçen gün kebapcıda görmüştüm seni"

Tek kaşımı kaldırdım ve şaşkın bir şekilde

" Beni mi takip ediyorsunuz insan bir kere gördüğü birini nasıl bu kadar net hatırlar ki?"

Yine o tebessüm

" Hayır ayranı mı döktügünde türkçe olarak özür dilemiştin"

Olamaz yine kendimi rezil ettim hem sakar hemde biraz salağım galiba

   Bahsetmedim Kimselere Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin