|2|

13 2 0
                                    

Koşar adımlarla sınıfa doğru gittik. Kapının önünde hepimiz derin derin nefesler alırken ben içimden söyleyeceğim bahaneyi toparlıyordum.

Her ne kadar kapıyı çalmak istemesem de yavaşça kapıyı tıklattım. Yutkunarak kapıyı açtım önden her zamanki gibi ben girdim. Kendimi bir aslanla karşı karşıya gelmiş bir ceylan gibi hissetmiştim.

Fizikçi ve sınıftakiler bana doğru bakarken direk konuya girmeye karar verdim. Ses tonumu ayarlayıp boğazımı temizledim "Hocam... Geç kaldığımız için çok özür dileriz. İlk olmuyor ama..."  devam edemicektim sanırım. Söyleyeceğim şeye inanıcak mıydı? "Engin hoca bizimle özel olarak konuşmak istemişti, o yüzden odasında biraz fazla durmak zorunda kaldık." İçimden 'lütfen inansın, lütfen inansın başka bahanem yok' diyordum.

Tüm herkes bana bakıyordu. Arkamdan Oğuzhan kulağıma hafifçe eğilip kısık bir ses tonuyla "Umarım bu işe yarar" demişti. Umarım Oğuz, umarım.

Fizikçi gözlerini benden ayırmıyordu. Derin bir nefes alıp "Demek Engin hocanın yanındaydınız. Hepiniz mi?" demişti. Biz ise Hep bir ağızdan "Evet hocam" dedik.

Hoca ayağa kalktı 'eliyle içeriye geçin' işareti yapınca öyle bir rahatlamıştım ki. Küçük bir tebessümle arkaya doğru gittim. Bizimkilerde arkamdan geliyorlardı.

En arka tarafta toplu oturuyorduk. En arkada oturuyoruz ama derslerde genelde biz aktif oluyoruz.

Köşeye geçip çantamı sıraya koydum. Selin ve Beyza önümü kapatınca yavaşça başımı sıraya yasladım. Oğuzhan'da beni yan tarafımdan kapatıyordu. Mis gibi uyumalık alan, daha ne isteyebilirim ki!

Ders boyunca bir yandan Selin ve Beyza'nın dersle ilgili konuşmasını dinliyorum, bir yandan da Oğuzhan'ın yan taraftaki sırada oturan Gökhan ve Ömer'in futbol sohbetini dinliyordum. Tüm bu konuşmalar bana masal gibi geliyordu. Gözlerimi kapattım ve güzel bir fizik dersine merhaba dedi.

***

Kolumu birisinin beni hafifçe dürtmesine kalktım. Gözlerimi yavaşça açınca bu kişinin Oğuzhan olduğunu gördüm. Hafif bir gülümsemeyle "Günaydın uykucu civciv. Kantine gidip kahvaltı yapmaya ne dersin?"

O da biliyordu ki sabahları okula gelmeden önce çokta iyi bir kahvaltı yapmazdım. O yüzden her 2. veya 3. tenefüste kantine gidip tost alırdım. Bu zamanda da Oğuzhan'da bana eşlik ederdi.

Ellerimle gözlerimi kısa bir süre kaşıdıktan sonra Oğuz'a döndüm "Fizik dersi bitti değil mi?" Oğuz'da gülümseyerek "Edebiyata giricez birazdan, o yüzden kalk bişiler alalım dedim ya. Rahat rahat yeriz. Mehmet hoca izin veriyor, biliyorsun"

Doğru, edebiyatçımız derste yemek yememize izin veriyordu. Bu iyi bir fırsattı. Yavaşça sıradan kalkıp Oğuzhan'ın koluna girdim ve sınıftan çıktık.

Okulda bizi gören çoğu kişi, bizim sevgili olduğumuzu düşünüyor. Halbuki sevgili değiliz. 3 senedir çok yakın arkadaşım olur kendisi. Abim gibi bişi yani.

Yavaş adımlarla aşağıya doğru inerken bir yandan da ayılmaya çalışıyordum. Okul zamanı geç yatmalarıma bir son vermem lazım.

Merdivenden inerken bir ara gözlerim karardı Oğuzhan'a tutunucakken yanımdan geçen Tarih hocama tutum. Kısa bir süre bakıştıktan sonra "Çok özür dilerim hocam, afedersiniz" diyip önüme döndüm.

En sevdiğim hocama rezil olmak... Neyse ki adam kötü karşılamadı "Sorun değil, biraz daha dikkatli ol Çilli" demişti.

Okulda meşhur lakaplarımdan biri ise Çillidir. Kaşımdaki yüzünden müdür ve bazı hocalarım bana 'Demirli' diyorlar. Bazı hocalarım 'Çilli' ve bazı tanıdıklar ve ismimi bilmeyenler 'Sarı' diyor. Yakın arkadaşlarım ise belli, 'Civciv' diyorlar.

Oğuz'la kantine geldiğimiz de bizimkilerin de orada olduğunu görüp yanlarına gittim. Arkamdan Oğuz'da gelerek "Tamam civcive bir tane karışık tost, Gökhana çikolatalı süt. Başka bişi isteyen?" Selin "Bana da bir tane Sıla'lı, ay pardon. Kaşarlı tost dicektim." Beyza'yla güçlü bir kahkaha attıktan sonra yan masa da duran Sıla'ya gülerek bakış attık.

Sıla, Gökhan'ın eski arkadaşlarından. Pek samimi değillerdi zaten, ama ne hikmetse Gökhan Selin'le çıkmaya başlayınca Sıla birden Gökhan'la yakın olmaya başladı. Bu da normal olarak Selin'i sinir ediyordu.

Beyza'da Ömer'le yakın olmaya başladı şu sıralar. Onlarda yakında sevgili olucak diye içime doğuyor. Çetede sadece ben ve Oğuz'un sevgilisi olmayacaktı. Çokta takmıyorum sonuçta bizde Oğuzhan'la yakındık, ama arkadaş olarak. Onunla pek ileriye doğru bakmıyorum. Bilemem, belki de ileride bu fikrim değişir.

Oğuz, verdiğimiz siparişleri almak kantin sırasına girmişti. Bizde o sırada sohbet ediyorduk. Bi' ara Gökhan Oğuz'a takılı kaldı. Sonra Beyza'nın lafını keserek "Şu İrem, Oğuzhan'la konuşur muydu ya?" Oğuzhan diyince birden kafamı ona çevirdim. İrem'i pek sevmem ama Oğuzhan'la ne işi olabilirdi ki?

Okura Not: Kitabı arkadaşlarınıza önerirseniz, daha güzel ve hızlı bölümler gelebilir. Sizi seviyorum *:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LiselilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin