Multimedya: Ceylan Egemen
**************
Tepemdeki güneş vücudumun arzuladığı ısıyı sağlarken ayaklarım havuzun serin sularındaydı. Yaz mevsimine bayılıyordum. Soğuk, karlı ve ıslak mevsimler pek bana göre değildi.
Ben bu mevsim geçişlerini düşünmeye devam ederken birden havuza atlayan Can yüzünden irkildim. Havuzun içinde hızlı hareketlerle diğer tarafa gitti. Onun yüzüşünü hafif bir kıskançlıkla izledim. Havuzdan çıktığında nefes nefeseydi. Nefes nefese kalmak onun için sorun değildi ama benim için durumlar farklıydı.
"Pist minik Ceylan nerelere daldın yine?" Can'ın bana seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım ve ona gülümseyerek cevap verdim. "Acıktım ben ya" Gözlerini devirerek havlusunu aldı ve şezlonga uzandı. Kendisi en başa bela çocukluk arkadaşımdı. Gerçi kendisi benim çocukluktan beri arkadaş kaldığım tek kişiydi. Şuan düşündüm de kendisi benim tek arkadaşımdı. "Senin aç olmadığın bir zaman dilimi yok ki zaten Ceylan" deyince bu sefer ben gözlerimi devirip havuzun kenarından kalktım ve havlumu alıp onu da kolundan tutup içeri geçtim. Bir kaç kez anneme seslendim ama çıkmıştı galiba. İnsan bir seslenirdi. Mutfağa gittiğimde masanın üstündeki keki ve küçük notu gördüm. Can görür görmez eliyle keki yemeye başlamıştı bile. Ben de notu aldım.
"Kızım yan evde oturan Aysun teyzen taşınıyor ben ona yardıma gidiyorum"
Notu kenara koyup bende keke yumuldum. Yaz tatili bu şekilde geçiyordu genel olarak. Can bize geliyor havuzda yüzüyor yemek yiyor ve yatıyordu. Kendisiyle yaşıt olmamıza rağmen o üniverste 2 ydi bense daha yeni liseyi bitirmiştim. Sekizinci sınıfta geçirdiğim bir kaza nedeniyle 2 yıl liseye gidememiştim. Gerçi normal olarak da pek gidememiştim zaten. Liseyi evde okumuştum. Bunun sebebi babam ve beni her zaman zor durumda bırakan kalbimdi.
Kalp damarlarımda olan bir rahatsızlıktan dolayı hayatımda çoğu şey kısıtlıydı. Adrenalin, heyecan, korku, öfke. E haliyle babam da bu yüzden beni insan içine çıkarmıyordu. İnsanların ne olursa olsu illa ki beni etkileyecek bir şeyler yapacaklarını düşünüyordu.Bu beni her zaman üzmüştü. Dışardaki herkes beni kibirli ve egolu biri olarak görüyor, onları beğenmediğim için evde okuduğumu düşünüyordu. Durum çok farklıydı ama. Hastalığım şuan ilaçla tedavi ediliyordu. Günlük olarak aldığım ilaçlar beni sersemletse de onlara ihtiyacım vardı.
"Annen nereye gitmiş?" Can'ın sorduğu soruyla elimdeki kek parçasını ağzıma atıp cevap verdim. "Yan taraftaki Aysun teyze taşınıyor ona yardıma" bu dediğime önce normal bir yüz ifadesiyle kafa salladı sonraysa bir şey aklına takılmış gibi bana baktı. "Ceylan Aysun teyze de sizin gibi değil mi? Durum olarak iyi ne benim Canım Neslihan teyzeciğimi yardıma çağırıyor tutsun bir şirket" yalakalığı karşısında çoğu zaman yaptığım gibi göz devirdim. "Can bizimde durumumuz iyi ama annemin eve bir kere temizlikçi getirdiğini gördün mu koca evi kendisi temizliyor." Bu dediğime ikimizde gülmüştük.Babam kendi holdingine sahipti. Ona da dedemden kalmıştı. Ve bir çok şehirde oteller zincirimiz vardı. Ama ne annemin ne babamın para yüzünden hırs yaptığını, kibirli davrandığını görmemiştim. Baba demişken gözlerim yavaşça saate kaydı babamın işten gelmesine 3 saat vardı. Can'ı salonda bırakıp odama çıktım. Aynada kendime baktığımda vücudumun zayıflığı karşısında biraz dudak büzdüm. Hafif kilo alsam toplarlanacaktım ama iste kullandığım ilaçlar bende iştah falan bırakmıyordu. Evet Can'ın dediği gibi sürekli açtım ama midem kabul etmiyordu. Sarı ince telli saçlarımı hemen bir lastikle toplayıp kot pantolonla bir tişört giydim.
Aşşagiya indiğimde annem gelmişti ona sormak istediğim sorular vardı o yüzden hızla yanına gittim. "Anne Aysun teyzeler neden taşınıyor bu kadın çocukluğundan beri burda kalmıyor muydu?" Annem mutfakta yemek hazırlarken bir yanda da beni dinliyordu. "Evi normal fiyatının çok daha üstünde para vererek biri almış e haliyle Aysun'da parayı görünce unuttu manevi değeri falan. Yaşı olmuş 50 hala takı altın peşinde." Annemim dedikoduya anında geçiş yapması beni güldürmüştü. Çok iyi biriydi annem neşeli, enerjik. Babamsa ona kıyasla biraz daha ciddi ve otoriterdi. Birbirlerini çok güzel tamamlıyorlardı. "Kim almış peki evi?" İşte asıl merak ettiğim soru buydu. Bizim yanımızda olan ev oldukça yakındı ve havuz tarafını sadece bir çit ayırıyordu. Bahçe kapıları nerdeyse aynı yere çıkıyordu yani. Bu nedenle eve kim taşınırsa taşınsın bir muhabbetimiz olucaktı. "Bilmiyorum vallahi kızım." Annem yemeğin altını kapatıp aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü.
"Sen ilaçlarını içtin mı bugün?" Günde nerdeyse 80 defa sorduğu soru buydu. "İçtim anne"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU KOMŞU!
Teen FictionÜstümdeki beyaz gelinlik daha çok kefen gibi gelmeye başlamıştı bana. Halbuki ne heyecanla, sevinçle seçmiştim. Üzerime tam oturmasına rağmen boğuyordu beni. Kolayca taşıyabileceğim bu elbise ağır geliyordu, yük gibiydi. Odadaki ışık yaklaşık 2 saat...