Hatalarım varsa kusura bakmayın.
İyi okumalar...
İnsanın hayatı, yaşayış amacı ona kendi istek ve şartlarına göre, uyum sağlaması ve onu kolaylaştırması olmalıdır. Gereksiz şartlar ve katı kurallar geliştirmek insanın kendi yaşamını zorlaştırır ve onu çekilmez hale getirir.
Törede böyle bir şey yoktu. İnsanların düşünceleri, duyguları onları ilgilendirmezdi. Onlar ne derse o olurdu. İçlerinde kendi adaletlerini kurduklarını sanarlardı. Bilmiyorlardı ki çoğu insanın hayatını zindana çevirdiklerini.
O hayatlardan birisi de benim hayatımdı.
Beyaz elbiseme bakıp, kızarmış olduklarını bildiğim gözlerimi sıkıca yumdum. Az önce babam dediğim adam sanki mal satar gibi beni istemediğim bir adama vermişti.
Koskoca iki mardin ağasının arasında güçler birleşmişti.
Odamın kapısı açılırken, kafamı kaldırıp gelene baktım. Gördüğüm kişiyle gözyaşlarım bu anı bekler gibi gözlerimden süzülmeye başladı.
"Güzelim.." kollarını bana açarak gelen benden bir yaş büyük abime sarıldım. Normalde ona asla abi demezdim, canım sıkkın olduğu zamanlar hariç.
"Ben berdanla evlenmek istemiyorum abi, ne olur bir şey yap.." sıkıca kollarını bana sardığında kafamı göğsüne bastırmıştı.
"Gidiyorsun buradan Lalezar." kafamı hızla kaldırıp, abimin alevlenen gözlerine baktım.
"Nasıl? Ne diyorsun sen?" yüzümü iki avucunun içine hapsedip, gülümsemeye çalıştı.
"Kaçıracağım seni buradan, gideceksin." gözlerim dehşetle açılırken, kafamı iki yana salladım.
"Olmaz..olmaz Azad, babam öldürür seni. Naline zarar verir, size zarar verir." korkudan hızla konuşurken, Azad yavaşca suratımı sarsmıştı.
"Sakin ol! Bir şey yapamaz. Gideceksin buradan, Nalini merak etme bizde geleceğiz ama şimdi değil. İlk sen gideceksin." zorlukla yutkunurken, derin bir nefes aldım.
"Bilmiyorum Azad, sizsiz nereye gideceğim? Ne yaparım tek başıma?"
"Bizi düşünme Lalezar, öncelik şuan sen. Bu akşam gidemezsen bir daha böyle bir şeye kalkışamayız." önüme düşen asi saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırıp konuşmasına devam etti.
"Sırt çantana sana yeni aldığım bir kaç kıyafeti koydum, dolaptan koysaydık kaçtığın anlaşılırdı. Parada koydum sana uzun süre yetebilecek kadar zaten ben geleceğim merak etme. Çanta arka çıkış kapısında, ordan kaçacaksın." gözümü kırpıştırıp, bu kadar şeyi ne ara planladığı abime sorumu yönelttim.
"Nasıl çıkacağım oradan, babam oraya köpeklerini çoktan dikmiştir." Azad benim asi konuşma tarzıma gülümseyip devam etti.
"Babamlar içeride, ben koluma sıkacağım-"
"Ne?! Ne diyorsun Azad?!" konuşmamı bölen dudaklarımın üzerine kapanan Azad'ın eli olmuştu.
"Öyle olmadı Lalezar! Megafon veriyim babamı buraya çağır, beraber seni kaçırma planı yaparız ne dersin?! Bir sus kızım be!" haklıydı attığım çığlık babamın dikkatini çekebilirdi ama karşımdaki deli ne dediğini biliyor muydu?!
"Azad saçmalama! Kendini mi vuracaksın?! Gitmiyorum bir yere!" yüzüne tıslarken, Azad sinirlenmemek adına derin bir nefes aldı.
"Yapmak zorundayız Lalezar! Senin o şerefsizle evlenmene izin veremem. Silah sesini duyduğun gibi kapıdan çıkıp gideceksin. Otobüse atla istediğin yere git, gittiğin yerde iner inmez beni arayacaksın. Telefon çantanın içinde. İki gün sonra Nalinle yanına geleceğiz güzelim tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esaretin Kelepçeleri
General FictionBir Adam; Bir zamanlar sevgisini doruklara kadar hissettiren adamdı o, ta ki sevdiği kadın tarafından büyük darbeyi yiyene kadar. İntikam hırsıyla dolup taşan, gözlerini kör eden öfkeyle yakıp yıkan. Elinin altında ki gül bahçesini intikamın hırsı...