Hınzırca gülümseyen yüzü kızın ince beline sarılmış olan kolu özenle fönlenmiş saçları yüzünde mesken edinmiş sakalları cam gibi mutluluktan parıldayan gözleri ile parlak bir gençti. Yanındaki dünyalar güzeli kız ise en az gece kadar siyah saçları, yeşil gözleri ve kırmızı dolgun dudakları ile en az genç kadar hoştu mükemmel denebilecek bir çiftiler. Uyumluydular. Birbirlerini tamamlıyordular. Aynı okulda okumuş aynı işleri yapacak kişilerdi.
Naz hanım elinde tutuğu çerçeveye bir kez daha baktı. Dolu mavi yaştan parlayan mavi gözleri ile en son oğlunu üç sene önce bu kadar mutlu görmüştü. Şu zamanlarda gördüğü oğlu sanki o çocuk değildi. Onun oğlunun yüzünden gülümsemesi eksik olmazdı. Şu anda karşısında uyuyan bu adam sanki gülmemeye yemin etmiş gibiydi. Yan odada uyuyan dünya güzeli karısı ile aynı odada bile uyumuyordu. Neden? O çerçeve de olan yanındaki kız yüzünden. Unutamamıştı. Yağmur u bitirememişti onu defalarca aldatan kızı unutmamıştı.
Bitecek deyince bitmezdi ki zaten öyle kolayca. Kokusu ,Gülüşü sesi kalırdı. Unutamazdın işte ha deyince olmazdı.
O kadın'ın inadına gidip ailesinin bulduğu elit kendi ailelerine yakışan bir kadın ile evlenmişti. Peki mutlu muydular? Ayrı odalarda kaldıklarına göre gayette mutsuzdular.
Naz hanım usulca oğlunun koluna dokundu. Kolunda olan yağmur damlalarında elini gezdirdi. Omzunda üç tane yağmur damlası vardı. O kadın a olan kini bir tık daha üst seviyelere taşınmıştı.
" Serhat, serhat! " diye seslenmeye başladı. Bu işi yan odasında olan karısının görmesi gerekti fakat durumlar malumdu. Serhat ın uyanmaya başladığını anlayan naz hanım beş santim olan topuklarının üzerinde dönerek kapıya doğru seri fakat bir o kadar zarif adımlar ile yürüdü.
Serhat her sabah uyandığında yaptığı gibi gözlerini usulca siyah çerçeveye kaydırdı. Ne kadar mutluydu o zamanlar. Kapısının aniden açılması ve üzerine atlayan oğlu ile her sabah olan rutin gerçekleşmişti. Karısı Berfin ile bir oğulları vardı. Tıpkı karısı gibi sarı , kıvırcık olan saçlarda parmaklarını gezdirdi. Oğlu karısına benziyordu. Oğluna baktıkça mutlu oluyordu fakat mutluluğu ile pişmanlıklarıda artıyordu. Yıllar önce yaptığı hatalar aklına geliyordu.
Kahvaltı masasına indiğinde tüm aile yine onu bekliyordu. Hepsini bir süzdü usulca yıllardır aynı sahne ile karşı karşıyaydı. Karısı, annesi ve babası en son inenler yine oğlu ile oydu. Karısında gezdirdi gözlerini sarı düzleştirilmiş uzun gür saçları tepeden sıkı bir şekilde toplanmıştı. Yine o sinsi gülümsemesi yüzündeydi. Nasılda aptaldı bir zamanlar. Nasıl düşünebilmişti bu kadın ile mutlu olabileceğini. Bu kadın aptaldı. Kadınlar şeytandır, zekidir kadınlara saygım vardı fakat bu kadın tam bir aptaldı. Güzel yüzüne güzel fiziğine karşı kalbi kararmıştı. Kalbinin kötülüğü de yüzüne sinsilik olarak yansımıştı. Oğlu için bir süre daha evli kalabilirdi fakat illa bir gün bu kadından boşanacaktı.
Berfin in aklından türlü türlü sinsilik geçiyordu. Arkadaşı Sude sayesinde Serhat onun olmuştu. Tabi terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Sude bir türlü Emir ile olamamıştı. Ne kadar dolap çevirse bile Delfin faktörünü ortadan kaldırtmamıştılar. Delfin benim üvey kardeşimdi. Üvey annem babama yaltaklanmak için doğurduğu kızına benim ismime benzer bir isim vermişti. Ah ne kadar da aptalca bir davranış olmuştu. Emir ile bir türlü ayrılmamışlardı. Sude çaresizce uğraşıyordu. Benim yağmur ile işim kolay olmuştu. Çünkü sandığımdan daha aptal çıkmıştı. Kendini öldürmesini planlamamıştık fakat iyi olmuştu. Yaşadaydı barışma ihtimalleri vardı. Ben yine de benim olmayan kocamı bir ölüden kıskanıyordum. Kocam beni birazcık sevseydi belki de bu kadar kötü olmazdım. Ne zırvalıyordum ben tabiki kötü olurdum. Kötü biri olarak yaratılmıştım. Yağmur hep iyi olandı. Hep şanslı olan bendim. Oğlum vardı. Oğlum da şansımdı. En büyük şansım oydu. Serhattan faydalanmam hainceydi ama yapacak bir şey yoktu.
Ağır makyaj yaptığım gözlerimi serhat ın üzerinde gezdirdim. Yine çok yakışıklıydı. Uğraşmalarıma değmişti. Kocamı nasıl kazanacağımı bilmiyordum. Sude ye ihtiyacım vardı. Masanın altından mesaj yazıp işi olup olmadığını sordum. Biricik arkadaş ım yine yanımda olmak zorundaydı. Kocam masadan kalktığında kaynanamın kaşına gözüne bakmadan yemeğime devam ettim. Kendince kalkıp kocamı geçirmemi söylüyordu. Sanki oğlu beni çok görmek istiyor. Salak kadın kendi beni oğluna bulduğunu sanıyordu. Ben ondan aylar önce oğlunu bulup kafayı takmıştım. Sadece uygun zaman kolluyordum.
Serhat odasına girdiğinde huzursuzca etrafa bakındı. Burası tek kurtuluş yeriydi. Deli gibi çalışıyordu. Ne kadar geç eve giderse o kadar iyiydi. Önündeki işlere bakınca boğulacak gibi olmuştu. Selen Durmaz ile ciddi bir toplantısı vardı. İstemsizce korkuyordu. Yağmur un ikiziydi Selen...
Dış görünüş olarak ne kadar Yağmur a benzese de huy olarak tamamen farklıydı. Korkunç bir hırsı vardı. Kinciydi. Tutuğunu koparan bir kızdı. Onu en çok korkutan da buydu. Kârlı bir anlaşma olabilirdi iki taraf içinde fakat Selen de intikam gibi bir istek varsa iki tarafın da sonu olabilirdi. Serhat ı da korkutan buydu. Selen gözü kara bir kadındı. Kendini de yakabilirdi. Serhat yüzünden ailesinden ona kalan tek akrabası ikizini de kaybetmişti.
Yanına gelen asistanı Selen Durmaz ın onu toplantı odasında beklediğini söyleyince boynuna taktığı kravat ı biraz daha gevşeterek kendini rahatlatmaya çalıştı. Yağmura olan benzerliği de onu yaralayan faktörlerden biriydi. İkiziydi nede olsa...
Söylenecek çok şey vardır ama söyleyecek bir şeyi yoktu. Söylemeye yüzü de yoktu. Selen ile el sıkışırken kalbi de sıkışıyordu. Zordu çok zordu. Deli gibi sevdiği kadın ın kardeşi ile iş yapacaktı. Her gün görecekti. Hergün onu hatırlayacaktı sanki bir saniye unutmuştu da hı laf işte. Bunamecburdu. Bu anlaşma olmalıydı. Yağmurun o olmadığına inanması için bu olmalıydı. Ne kadar bilse de bunu kafasında ispatlamalıydı. İnanmak gelmiyordu içinden çok zordu.
Karşısında gördüğü kadın ne de çok ona benziyordu. Kötü olan ise o olmamasıydı. Yüzü onu andırsada gülümsemesi bakışları o değildi. Selen denen bu kadın bu soğukkanlılığı ile Serhat ı öldürecekti. Öyle soğuk öyle profesyoneldi ki şaşıyordu. Sakince rahat döner sandalyelere oturdular.
Şirket avukatları iki şirketin de sözcüleri ile başlayan toplantı Selen in rahatlığı ile devam ediyordu.
Biten toplantıdan sonra toplantı odasında kalan iki insan arasında oluşacak gerilim çok tehlikeli boyutlara ulaşabilecek cinstendi. Selen in söyleyeceği sözler bu gerilimi hızla körükledi. Serhat ın usulca söylediği " Tekrar görüşmek üzere." Sözü nerden bilinebilirdi ki Selen tarafından böyle sert bir şekilde püskürtüleceği " Nasıl görüşmek istersiniz? Sizin gibi pişman mı ? Benim gibi düşman mı?"
Selen son vurgununu da yaptığında ince topukluları üzerinde dönerek odadan çıktı. Arkasında pişmanlıktan her zerresi ayrı ayrı tutuşan bir adam bırakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman'mı pişman'mı
Teen FictionHayatın özeti tek bir cümleden oluşuyordu benim için nitekim de öyleydi. Süslü cümleler kuramazdım. Edebiyatım berbat denecek kadar kötüydü. Tak tak tak öldün çık! Şu anda size bu cümle çok mantıksız geliyor olabilir. Bence gayette mantıklı ölüy...