3. Bölüm - İdda

107 14 6
                                    

Yazım hataları olabilir şimdiden kusura bakmayın.

İYİ OKUMALAAAR 

Alarmın sesi beynimi delmek istercesine aralıksız çalıyordu.

Bütün gece stresten uyuyamamıştım, Okan’ı görmemde hiç yardımcı olmamıştı tabi.

Annemin “Alya! Geç kalacaksın, hadi kalk” diye çığırmasıyla kendimi yataktan atarak kalktım. Başka türlü uyanamazdım. Ne var sizin garip uyanma şekilleriniz yok mu?

Hızlıca yerden kalkıp, kendimi duşa attım. Orada beni nelerin beklediği zihnimi kemirirken hazırlanma işini biraz hızlandırdım. Yolda rahat olacağını düşündüğüm fuşya rengi eşofman takımımı giydim. Fazla cici kız olmuştum ama bunlar rahattı.

Uçak fobim olduğundan –ve daha bir sürü saçma korkum var- otobüsle gidecektim. Babam bavullarımı arabaya taşırken, unuttuğum bir şey var mı diye elin içinde dönüp duruyordu. Ne zaman böyle hissetsem gerçekten bir şey unuturdum. Umarım önemli bir şey değildir diye düşünerek arabaya bindim.

***

Otobüs terminalinde annem ağlayıp durmuştu. Keşke buraya gelmelerine izin vermeseydim.Annem dakika da bir "oraya gidince ara" diyordu.

onlarla vedalaştım ve otobüse bindim. Araba hareket ettikten sonra düşünceler beni almıştı bile. Bu kaçınılmazdı. Eğer yeni bir başlangıç istiyorsam önce geçmişi zihnimden arındırmam gerekiyordu.

Huzursuzdum, korkuyordum ama kendime inanmak istiyordum.

 İnsanların karanlığı beni korkutuyordu.Hiçbir zaman masum bir insan olmamıştım ama karanlıkta değildim. Griydim ben. Evet gri, silik. Dikkat çekmemek önemliydi benim için. Okan olayında bile masum olmamıştım. İşi oraya kadar götüren bendim.

Evet korkak biriyim ama alkol ya da başka bir şeyin arkasına sığınacak kadar değil. Bunu bende istemiştim. Hatta belki ondan fazla.

Ama kesinlikle karanlıkta değildim. Bir kere bir hata yaptım diye tekrarlayacak kadar.Hele de hayatında hiç bir yeri olmayan biriyle yatacak kadar. İşte bunu yapmıştım. Bu ironikti ama ben bu değildim.

Bugüne kadar saklasa bile her genç kız gibi bende merak etmiş ve istemiştim ama korkmuştum. O sadece alkolün cesaretiydi. Korktuğum şey bekaret değildi. Canımın yanmasından korkmuştum, ki öylede olmuştu. Sadece bu aşık olduğum adamla ve daha özel olsun istemiştim.

O zaman söz vermiştim kendime bir daha olmayacak diye. Belkide duygu olmadığı için bu kadar canım yanmıştı bilmiyorum ama beklediğim gibi bir zevk almamıştım. Ön sevişme olayı benim için daha iyiydi sanırım ve artık ordan ileri gitmeyi  düşünmüyordum.

 Sözleri, yeminleri  çiğnerdim ben yeni bir huyum değildi. Sinirle söylediğim çoğu şeyden vazgeçmiştim.

Okan beni evimin önüne bıraktığında

“Bu gece hiç yaşanmamış gibi davranacaksın, yoksa seni pişman ederim.” Diye tehtit edene kadar. Sanırım hala taşıdığım bir acı bu. Kendimi tam bir sürtük gibi hissetmiştim. Ben zaten kimseye söylemeyecektim ama o benim canımı yakmayı seçmişti.

Şimdiye kadar zihnimin derinlerine ittiğim düşünceler benide karanlığına çekti ve uykuya daldım.

Sabah beşte bindiğim için üç buçuk gibi İstanbul’daydım. Uyku mahmurluğuyla otobüsten indim. Bavullarımı aldım. Bir an salak gibi etrafıma baktığımı fark ettim. Neden ilk defa geliyormuş gibi davrandığımı bilmesemde kendime hak verdim yaşamak başkaydı, gezmek başka.

Çantamdan okulun ayarladığı yurttan aldığım yol tarifini çıkardım ve bir taksi çevirdim.

***

Taksiden inip, bavullarımı aldım. Yurt büyüktü  ama ortalıkta ne yapmam gerektiğini sorabileceğim bir güvenlik gözükmüyordu. İşkilli tarafım baş gösterdi ama onu susturdum. Büyük kapıdan içeri girdim, neyse ki danışma vardı.

“Bakar mısınız ben yeni geldi-“,

“Antalya’dan gelecek olan kız mısın?” sözümü kesmesine sinirlensemde geleceğimi biliyor olması beni dert anlatmaktan kurtarmıştı. İnsanlarla iletişimde pek iyi değildim.

“Müdüre hanımın odası koridorun sonunda, seni bekliyordu.”

“Teşekkürler.” Diyip zoraki gülümsedim ve tarif ettiği odaya gidene kadar ne için teşekkür ettiğimi düşündüm.

Kapıyı çalıp, içeri girdim. Beklediğimden genç bir kadınla karşılaşınca biraz rahatladım.

“Hoş geldin A… Kusura bakma ilginç bir ismin var.” Diyerek utanmışçasına gülümsedi.

Bende ona bir gülümseme göndererek “Alya Sayman, öyle olduğunu söylerler” dedim. Fazla mı burnu havada davranmıştım? Gerginliğimden olsa gerek.

Sonrasında kadın bana dinliyormuşum gibi yapmam gereken şeyler anlattı, bende gülümseyerek öyle yaptım. Oda numaramı söylediğinde rahatladım. Teşekkür ederek odasından çıktım. Neydi adı? Kadının adını bile unutmuştum.

Merdivenden taşıdığım bavulların ağırlığından mı yoksa müdirenin adını hatırlama çalışmaya zorladığımdan mı bilmiyorum. Bir an kafamı kaldırdığımda birine çaptım.

Çok yakışıklı bir erkek bekliyorsunuz değil mi? Öyleyse kendinize gelin. Ben Alya! Öyle şeyler bana denk gelmez. Çarptığım bir kızdı.

Kız hışımla bana baktı. Birden pis pis sırıtarak itti. Ben ne olduğunu anlayamadan merdivenlerden yuvarlanmaya başladım. Birinin ayağının önünde durdum. Savunma mekanizmasıyla başıma koyduğum ellerimi çektiğimde bana sırıtarak bakan bir erkekle karşılaştım.

Kız yurdu değilmiydi burası!? Bu ne saçmalıktı böyle.

“Hep böyle avam mı bakarsın?”diye sordu çocuk. Sinir bozucu bir gülüşü vardı. Gözleri koyuydu, fazla koyu. Sanki bir şeyleri  saklarmış gibi.

Ona şaşkın bakışlar atmaya devam ettim. Benden cevap alamayınca

“Sana diyorum zihinsel bir bozukluğun mu var? Yoksa yakışıklı bir erkek görünce hep böyle mi olursun?” dedi gözlerini kısarak.

Sözleriye hemen kendimi toparladım.

“Özgüvenin ilginç” dedim bende gözlerimi kısarak.

“Kardeşimi sinirlendirmen hoşuma gitti ama isteyerek yapamayacak kadar aptal gözüküyorsun.” Dedi tekrar o gıcık gülümsemesini takınırken ama söylediklerimle gülümsemesi koyu gözlerine ulaşamadan  yüzünde dondu.

  “Gerçekten ilginç bir vakasın ama seni ciddiye alacak vaktim yok” O kadar ağır bir şey söylememiştim ama nedense bozulmuş gibi bir hali vardı. Kaşlarını çatarak bana yaklaştı. Tepkisel olarak geri çıktım. Geçen seneden beri ani yakınlıktan kaçardım.

Tedirginliğimi fark ederek hastalıklı bir kahkaha attı. Bu beni ürkütmüştü ama belli etmemeye çalıştım.

“Korkak bir çocuksun ve iddaya varım vaka dediğin bu adamın her santimini ciddiye alacak bir sürtüksün.”  Söyledikleri.. Çok ağırdı. Tanımadan bu şekilde konuşmasına bozulmuştum ama belli etmeye hiç niyetim yoktu.

“Hastanın tekisin. Çık önümden.” Dedim sakin gözükmeye çalışarak.

“Bakire misin yoksa? Bakire bir sürtük ha? İlginç olacak.” Dedi bakışları sinirliydi ama aslında gülüyordu. Onun gerçekten bir hasta olduğunu fark ettim. Onun yoluna çıkmam hiç sağlıklı değildi ama geride dönemezdim.

“Çekil önümden piç kurusu” diye dişlerimin arasından konuştum ve merdivenlerden çıktım. Ağır olan bavulları sinirin etkisiyle hızlıca sürüklemeye başladım. Odamı bulup hızlıca içeri girdim. Odanın kapısını kapatmadan önce arkamdan seslendiğinin duydum.

“İdaaya girilmiştir!” ve yine o hastalıklı kahkaha.

Okuduğunuz için teşekkürler. Yorum ve voteleri bekliyoruz :)

Kayıp GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin