Multide Lâl. İyi okumalar:)
Şu an 1. kattan üstüne düştüğüm adamın başucunda hastanedeyiz. Benim bileğimin zedelenmesi ve birkaç morluk dışında bir şeyim olmasa da zavallı adamın kafasında kocaman bir şişlik, sırtında ise alabildiğine uzanan morluklar vardı. Çatlak kolunu da unutmamak lazım tabi. Tek suçu evimizin önünden geçmek olan bir adamı bu hale getirdiğimi düşündükçe kendime ettiğim küfürlerin yaratıcılığına ben bile şaşırıyordum. Adam uyanınca ne yapacağım, ne söyleyeceğim ise tam bir muammaydı. "Yeter artık Lâl, ciddi bir şeyi de yokmuş adamın. Asma yüzünü artık. Bile isteye yaptığın bir şey değildi sonuçta." diyen Ilsu'nun sesiyle geldiğimizden beri adamın üstüne diktiğim gözlerimi arkadaşlarıma çevirdim."Evet canım olan oldu artık. Üzme kendini uyanır şimdi zaten." diyen Dünya da yüzümü sulu sulu öptü ve İlsu ile beraber kantine gitti. Elimle yüzümdeki tükürükleri silerken kızların dediklerini düşünüyordum. Haklılardı. Aman canım birazcık yaraladım sadece. Hem istemeyerek yaptım. Sabırsızlıkla uyanmasını beklediğim sarışın adam sonunda yavaşça gözlerini oynatmaya başladı.Hemen üstüne eğilip tamamen ayılmasını bekledim. Tamam birazcık karabasan gibi adamın üstüne çökmüş olabilirim ama ne yapayım merak ediyorum yahu.
Göz kapaklarının ardındaki masmavi gözleri üstüme dikince iyi olduğuna tekrar sevindim. Aman yarabbi! Bu tatlılığa bir şey olsa hesabını nasıl verirdim?
Adamın yüzüme tepki vermeden bakmaya devam etmesiyle hafifçe elini sıktım. "İyi misiniz?" diye sordum. Önce elindeki elime sonra yüzüme bakan adam "İyiyim de siz?" dedi ve kaşlarını çatıp devam etti "Yukardan üstüme düşen siz miydiniz yoksa?" Elimi yavaşça çekip başımı onaylarcasına salladım. "Maalesef benim. Çok üzgünüm. Bir anlık dikkatsizliğim yüzünden ne haldesiniz gerçekten özür dilerim." dedim ve mahcup bir şekilde yüzüne bakmaya devam ettim. Hafif bir gülümsemeyle "Önemli değil. İsteyerek aşağı atlamadınız sonuçta." Adamın kötü bir tepki vermemesiyle içime su serpildi. Tuttum seni yakışıklı! "Bu arada ben Lâl." dedim ve elimi uzattım. "Pars. Memnun oldum."diyip elimi tutmasıyla kıkırdamama engel olamadım. "Gerçekten emin misiniz memnun olduğunuza yoksa içinizden mi beddua ediyorsunuz? " dedim ve muzip bir şekilde kaşlarımı kaldırdım. Ufak bir kahkahanın ardından"Değişik bir tanışma hikayemiz oldu diyelim. Ayrıca sizi bizi kaldıralım artık. "dedi. Bu sırada odaya giren doktor ikimize de bakıp konuşmaya başladı. "Öncelikle geçmiş olsun. Başınızı sertçe yere çarpmışsınız. Her gün pansumanı yenilemelisiniz. Sırtınızdaki zedelenmeler için verdiğim kremleri 2 hafta boyunca aabah akşam sürmelisiniz. Ani hareketlerden kaçının. Kolunuzdaki alçı birkaç ay sonra çıkabilir. Çıkışınızı bugün yaptırabilirsiniz."
Doktorun söylediklerinden sonra aklıma gelenlerle hızla konuşmaya başladım. "Pars telaştan hiç aklıma gelmedi. Ailene ve arkadaşlarına haber verelim mi? Numaraları ezberindeyse hemen arayalım. Ayrıca" diye devam edecekken elini kaldırıp ağzımı kapattı. "Sakin ol. Ailemi telaşlandırmaya gerek yok. Arkadaşlarıma da sonra haber veririm." "İyi de tek başına hiçbir şeyi yapamazsın ki. Arayalım arkadaşların falan gelip yardımcı olsunlar sana." "Haber versek bile 3 günden önce gelemezler. Ben de bir şekilde idare ederim artık." diyen Pars hiç inandırıcı değildi. Çatlak koluyla ne sırtına krem sürebilir, ne de pansumanını yenileyebilirdi. Adamı bu hale düşüren bensem elimden geleni de yapmalıydım. "Olmaz öyle. Kendi başına idare edemezsin. Arkadaşların gelene kadar ben arada uğrar sana yardımcı olurum." dedim ve onay beklercesine yüzüne baktım. "Eh, madem bu kadar ısrar ediyorsun öyle yapalım o zaman." diyip sırıttı. Hah! Çok ısrar ediyormuşmuşum. Suçlu olmasam sana yapacağımı biliyorum da neyse. Gözlerimi devirdim ve konuşmaya başladım "Ben çıkış işlemlerini halledeyim. Sen de hazırlan. "İlsu arabayı kullanırken Dünya yanına oturmuştu. Biz yaralılar ise arkada. Sargılı bileğim yüzünden canım arabamı İlsu'nun ayarsız ellerine bırakmak zorunda kalmıştım. Arkadaşım diye söylemiyorum kendisi ani manevralarla bizi oradan oraya savurmakta ustadır. Eve yaklaştığımızda İlsu'nun arabayı düzgün kullandığına sevinerek rahat bir nefes alıyordum ki arabayı sağa doğru savurdu. Benim kafam cama yapışırken Pars da üstüme devrildi. Teşekkürler İlsu.. Sinirle İlsu'ya baktım ve Pars'ın doğrulmasına yardım ettim. "Pardon, bazen elimin ayarı kaçabiliyor, siz iyi misiniz?" diyen İlsu'ya yavaşça başımı sallayıp arabadan indim. Pars' in kapısını açtım ve kolunun altına girerek apartmana yönlendirdim. Neredeyse akşam olduğu için Pars bugünlük bizde kalacaktı. Asansör bozuk olduğundan kan ter içinde yukarı çıktık. 1. Katta oturduğumda hiç bu kadar sevinmemiştim.
Kızlar yiyecek bir şeyler alıp geldiklerinde yırtarcasına poşetlere saldırdım. Sabahtan beri bir şey yememiştim resmen.İskender aldıklarını görünce ikisine de öpücük attım ve Pars ile beraber masaya oturduk. Kızlar önceden yedikleri için odalarına çekildiler. 10 dakika gibi bir sürede yemeğimi bitirip kafamı kaldırdığımda Pars' ın henüz birkaç lokma yediğini görmemle içim sızladı. Ah Lâl ah! İnsan der ki bu çocuğun sol kolu alçılı. Nasıl kessin tabağındakileri. Hemen yanına geçtim. "Ben yedireyim istersen. Az önce gözüm döndüğü için farkedemedim yiyemediğini." dedim. Gülümsedi ve dudağımın kenarını peçeteye silip konuşmaya başladı. "İyi olur. Yoksa kaç saatte bu masadan kalkabilirim tahmin edemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökten Düştü
Ficción GeneralEğer sakar biriyseniz hem kendiniz hem de çevrenizdekiler için hayat gerçekten çok zor. Aksi takdirde sadece cam silmeye çalışırken nasıl bir adamı hastanelik edebilirsiniz ki?