Yazar olmak isteyenlere tavsiyeler

131 4 0
                                    


1- Yazar olmak istiyorsan, önce bir meselen olacak. Siyasi, varoluşsal, ailesel, toplumsal, bilimsel... Her neyse... Toplumun geneli tarafından yok sayılan, muhalefet edilen bir meselen.

2- Yazar olmak istiyorsan yapman gereken şey yazmak.

Çoğu kişi, yazma fikrinin büyüsünü seviyor. "Bir kitap yazıyorum" sözünü çok kişiden duymuşuzdur ama gerçekten yazmaya çalışan üç beş kişidir.

Yazı başına oturulduğunda çoğu zaman beşinci cümlede takılınır kalınır. Mario Levi diyor ki, bunun iki açıklaması vardır. Biri kötü, diğeri daha da kötü.

Kötü olan, bu konuda sandığınız kadar anlatabilecek hikayeniz, anekdotunuz olmaması. Daha kötü olanı ise malzemeniz olmasına rağmen anlatabilecek kabiliyetinizin olmaması...

3- Yazar olmak istiyorsan önce okumalısın. Okumayan kişiler tesadüfen bir iki satır güzel cümle çıkarabilir ama bunları destekleyecek hikayeleri, fikirleri bütün halinde ortaya dökmesi çok zordur. Bunların örnekleri bir şekilde ünlü olmuş, çok satmış yazarlar arasında da çok fazladır.

Yazarların en çok ithilafa düştüğü nokta "iyi okumanın ne olduğu" ya da "iyi okuma diye bir şeyin olup olmadığı" idi. Yani, her gün belli sayıda sayfa okumak iyi okuma mıdır, eline ne geçerse okumak, başladığın kitabı bitirmek iyi midir gibi sorulara cevaplar farklı farklıydı.

Benim cevabım şu: Ele geçen her metnin bir şeyler öğretmesi mümkündür ama bu tesadüfe güvenerek plansız programsız okumak, zamanı kötü kullanmak olacaktır. İşinize yaramayacağından emin olduğunuz bir kitabı bitirmeye çalışmak da sadece kişinin kendisine eziyet etmesidir. Üçüncüsü, nasıl ki, üniversitede her dersin bir amacı ve ulaştırmaya çalıştığı bir nokta varsa, okuma planındaki her kitabın da benzer bir amacı olmalıdır. Kitap okuma yöntemleri ile üniversitelerin öğretmeye çalıştığı beceri çok benzerdir.

Üniversitelerin en önemli işlevi bilgiye ulaşma yöntemlerini öğretmesidir. Tez ve antitezleri ayırma, benzerliklerini bulma, bunlar üzerinden fikirleri gruplayarak bir sonraki aşamaya geçme... Sentezleri nesnel yöntemlerle değerlendirme... Bunlar çok zor işlerdir ve işin profesyonelleri, deneyimlileri tarafından öğretilir.

Doğru okuma da bu yüzden öğretilebilir. Yazı kampı boyunca da her yazarın bambaşka okuma tarihçeleri ve planları olduğunu görmek bunu ispatlıyor. Her birinin okuma tarihçesi, edebiyata, tarihe ve siyasete bakış açılarınıyansıtıyor. Bunlardan detaylı olarak bahsedeceğim.

4- İyi bilmediğin şeyler hakkında yazma. Hatta en iyi neyi biliyorsan onu yaz. Bu, kendinle yüzleşmeni sağlayacak: Ben en iyi neyi biliyorum? Cevap veremiyorsan henüz hazır değilsin.

5- Herkesin "müthiş fikir"leri vardır. Yazmaya başladığı zaman çoğu sıradanlaşır. Eğer yeteri kadar okumuşsan, yazacağın fikre "müthiş" demekten o kadar çok imtina edersin. Cahil cesareti en çok yazarı komik duruma düşürür.

Konu ya da fikir bulmak işin en kolay kısmıdır. İyi bir yazar olmayı başaran herkes, fikrini övme aşamasını geçip gerçeğe dönüştürmek için durmadan çalışanlardır. Zor olan da bu kısımdır zaten.

6- Yazarlık aslında ağır bir işçiliktir. Öyle "duygularımı bilinçakışı ile dökeyim, aklıma ne gelirse yazayım, manayı okura bırakayım" demekle olmaz. Yazmak, matematik işidir. Zaman, kişi ve mekan üçlüsünün mantıklı bir şekilde kurgulanması, heyecan verici şekilde kırılıp bölünmesi, ayrıntıları doğru yerlerde vererek ya da saklayarak heyecan yaratma sanatıdır.

7- Her saniye oku, yaşa, izle, dinle ve "yazar hazinenini" her türlü malzeme ile doldur. Malzemeleri nerede kullandığına kendin bile şaşıracaksın. Yeter ki tüm malzemeyi bir anda kullanmaya çalışıp yazıyı bulamaç haline getirme.

Yeni yazarların en büyük sıkıntısı ne biliyorlarsa hepsini ilk romanlarında ortaya dökmeye çalışmaları ve saçma bir bulamaç üretmeleridir.

Romanınız/hikayeniz bir şeyleri bildiğinizi ispatlama çabasına dönüştüğünde samimiyetini yitirir. Sloganlarla yazmak, okura bir şeyleri gözüne soka soka öğretmeye çalışmak hamlıktır.

Mesela, Türkiye'deki toprak reformunu anlatıp "görgüsüz insanlar peydahlandı" diyerek slogan vari konuşma, madem öyle düşünüyorsun, öyle karakterler tasarla ki, görgüsüz insanlar yarattığı fikrine okuyucular kendisi varsın.

8- Sözcük tasarrufu et. Aynı hissi daha kısa cümlelerle vermeye çalış ve aynı bilgiyi çok daha kısa ve vurucu şekilde ver.

Anton Çehov der ki: "Vaktim olsaydı daha kısa yazardım."

Ders veren yazarlar bize şöyle bir uyarıda bulundu: Yeniyetme yazarlar, bazı bildiklerinin inanılmaz önemli olduğunu ya da yalnızca kendilerinin bildiklerini düşünür ve dönüp dolaşıp farklı cümlelerle tekrar tekrar söylerler. Okurlar, sürekli didaktik bir dilden çabuk sıkılırlar.

9- İnsanları dinle. Onlardan malzeme topla. İyi yazarlar bunu yapar.

Yazarlar, arkadaş çevrelerinde pek sevilmez çünkü insanlar, yazarlara anlatacakları her şeyin bir malzeme olarak kullanılacağını bilirler. Bu, onları rahatsız hissettirir. Yazarların bu sebeple sosyal hayatlarında sıkıntı yaşaması acı bir gerçektir ama yapacak bir şey yok.

10- Her yazar, yazdıklarının kendisine zarar verebileceğinden çekinir. Satır aralarında babanızın sevmediğiniz yönlerini anlatmak, babanızın tepkisini çekebilir. Anne, baba, kardeş, eş, çocuk derken sizi sansürleyecek çok fazla bağınız vardır. Mümkün olduğunca sıyrılmaya çalışın bu korkulardan. Sıyrılamayorsanız, kimseyi birebir anlatmamaya, kimsenin bu karakterle özdeşleştirilememesi için uğraşın. Karakterinizi, gerçek hayattaki kişilerden farklılaştıracak öğelerle zenginleştirin.

kitap yazanlar için herşeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin