"Bu kadarını yapmana gerek yoktu."
Donghyuck Mark'ın yüzüne bakamıyordu.
Mark onun gömleğini çıkarmasını sağlayarak lavaboda kusmuk olan yerlerini temizliyordu çünkü.Mark gömleğe sabun bocaladığında Donghyuck elleriyle göğüslerini kapatmayı kesmiş ve dirseklerine kadar sıvamış olduğu gömleğiyle çok seksi görünen Mark'a bakmıştı.
Seksi mi?
Ne demek seksi?
Daha yeni tanışmıştı ki onunla. Ailesi ona bu konuda ne demişti?
"Yeni tanıştığın kişilerin görünümüne bakıp onlara güvenme. Kişiliğini bilmeden hiçbir yabancıyla konuşma."
Ayrıca o bir erkekti. Bir erkeğe seksi demek kızların işiydi. Kendi cinsinden hoşlanamazdı. Bu yanlıştı.Donghyuck'un bakışları Mark'ın kollarından yüzüne kaydı ve orada duraksadı. Bu çok garipti. Çünkü Mark, onun kusmuklu gömleğini yıkarken hiç tiksinmiyordu. Yüzü ifadesizdi ve işini özenle yapıyordu.
Eh, Mark'ın o sırada ablasının gömleğini yıkadığını hayal ettiği için tiksinmediğini bilseydi bu davranışını garip bulmazdı.
Gömleği yıkamayı bitirdiğinde otomatik el kurutma makinelerine ilerledi ve Donghyuck'un gömleğini kurutmaya başladı.
"Hadi gel, ağzını yıka."
Donghyuck usulca kafasını salladı ve lavaboya ilerleyerek yüzünü yıkadı. Ağzını da çalkalayınca işi bitmişti.
O sırada bakışlarını aynaya çevirdi ve rezil haline baktı. Saçları uzun süredir yıkanmadığı için yağlıydı. Açlıktan gözüne uyku girmediği için göz altları mosmordu. Esmer tenine rağmen bu belli oluyordu. Eskiden canlılıkla parlayan gözleri şimdi yorgun, bıkmış bakıyordu. Üstü çıplaktı ve iki gündür her şey üst üste geldiği için daha önce vermediği kadar kilo verdiğinin farkındaydı.
Ve o gün, orada ilk defa bir şeyin farkına vardı.
Artık eski Donghyuck olmadığının.
Çok, çok kilo vermişti. Eski halindeyken hep kendi gibiydi. Arkadaşları vardı, sağlığı yerindeydi, daima gülümserdi ve asla başkaları için kendini değiştirmezdi. Başkalarının buna değmeyeceğini düşünürdü.
Peki, şimdi nasıldı?
Zavallıydı bir kere. Artık eski arkadaşları yoktu. Okulda bir itibarı da yoktu. Sevimli ve sevilesi değildi. Onunla dalga geçip ona cehennemi yaratan insanlar için değişecek kadar düşmüştü. Aptaldı. Dersleri kötüydü. Şu dizilerde izleyip üzüldüğü eziklerdendi. Ağzı yüzü kusmuk içinde ağlayan bir salaktı. Bir eski güzel anılarını, bir de şimdiki acınası halini düşündü. Gözlerinde biriken yaşlara engel olamadı.
"Hey! Neden ağlıyorsun?"
Hıçkırmaya başladığında Mark'ın da tuvalette onunla beraber olduğunu hatırlamıştı. Acınasıydı. Berbat bir insandı. Ailesi dışında kimse sevemezdi onu. Hoş, sanki ailesi onu çok seviyordu da.
Ailesiyle olan durumu hatırlayınca daha da çok ağladı. O sırada Mark onun yanına gelmiş, çıplak omuzlarından tutarak onu kendine çevirmişti.
"Donghyuck! Haechan! Kendine gel!"
Ekledi.
"Neler oluyor? Yuta yüzünden mi? Merak etme, senin yanında olduğum sürece sana bir şey yapamaz. Yah! Kessene ağlamayı! Gerçekten sorun ne?"Donghyuck o an ağzından çıkan şu çocuk tribine engel olamadı:
"Kimse beni sevmiyor!" burnunu çekti ve az önce dediği şeyin utancıyla ağlaması daha da arttı.
Mark Lee, Donghyuck'un omuzlarının iki tarafında duran ellerini yavaşça yukarı çıkardı ve yanaklarında koydu.
Bir an nefesi kesildi, ne yapacağını bilemedi. Çünkü Donghyuck ona bakımsız olmasına rağmen çok güzel görünmüştü. Masum ve güzel.
Sonra da gülümsedi. Gözlerinin içi gülüyordu. Donghyuck'un kafasını nazikçe yukarı kaldırdı ve kendi gözlerine bakmasını sağladı.
"Kimse seni sevmiyor değil."
Ekledi:
"Ben seni seviyorum, başkaları sevmese de olur. Sen güzelsin, harikasın ve... Birazcık değiştin diye yakınların senden nefret edecek değil ya."Donghyuck nefes alamadı. Sadece Mark'ın sözlerini ve kalbinin hızlı atışını duyuyordu. Sahi, kalbi neden bu kadar hızlı atıyordu?
Mark gözlerini kapattı ve en ikna edici sesiyle ona şunu söyledi:
"Doktora gidelim Haechan-ah~ Seni bu durumundan kurtaralım. Güzel bir hayat yaşayalım. Ne dersin? Beraber yenelim bu zorlukları."
Mark Donghyuck'un alnını kendi alnına yasladı.
"Eee, benimle misin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❝eat something❞ ↬mark&hyuck
Conto❝Mlee: Bir şeyler ye artık Haechan: Şey, yanlış numara sanırım..? Mlee: Donghyuck Lee? Haechan: Evet, benim. Mlee: Bir şeyler ye artık.❞ →∞← started: 1st july 2019 finished: 8th july 2019 published: 1st july 2019 genre: fan fiction/texting/romance →...