Bölüm 1

535 11 7
                                    

Köşeye çekilmiş dizlerini başına doğru çekmişti. Kapşonlu bir ceket vardı üstünde. Yüzünü göstermek istemezcesine çekmişti kapşonu ve zayıf kollarını ise bacaklarına sarmıştı. Çok merak etmiştim böyle genç bir kızın bu saatte burada ne yaptığını. O kadar ilgimi çekmişti ki sessizce izlemeye başlamıştım. Aradan yarım saat geçti ve kız yavaşça başını kaldırmaya başladı. Bu sessiz yerde tek insanın kendisi olduğunu düşünüyordu. Başını hafifçe kaldırdığında çok yavaş bir şekilde sağına soluna baktı.  O kadar narin ve savunmasız duruyordu ki. Başını tamamen kaldırdığında her şey az çok tahmin ettiğim gibiydi. Masmavi ve kısa saçları vardı. Saç baş dağınık, göz altları siyah ve  mora çalıyordu. Dudakları sanki ölümü andırıyordu. Yüzünün renginden eser kalmamıştı. Kimse olmadığını görünce rahatlamış gibi başını arkasında ki duvara yasladı. Bir on saniye bekledikten sonra ceketinin ön cebinden bir paket sigara çıkardı. En fazla iki gün yeticek kadar sigarası kalmıştı. Son derece bakımsız elleri sigarayı tutarken yaşlı bir insanın ki kadar titriyordu. Sigarayı ilk içine çektiğinde derin bir nefes bi şeyler fısıldadı solgun dudaklarında. Sanki dumanı her içine çekişinde bir anlam yüklü gibiydi. Dumanı her üfleyişinde ise kafasında ki bir dertten kurtuluyor gibiydi. Onu buraya neyin getirdiğini gerçekten çok merak ediyordum. Ama niye izlemekle yetiniyordum ki? Her şeyi yapmakta cesareti olan, neredeyse herkesin gözdesi olan ben, peki niye içgüdülerim bunu yapmakta beni engelliyordu? Evet kendime itiraf edemediğim bir şey vardı. Ben bu kızla konuşmaya cesaret edemiyordum. Bir an kendime kızdım. Burada ne yapıyorsun sen dedim ve oradan hızla uzaklaştım. Saat gecenin 3'ü olmuştu fakat uyku sıfırdı. Akşamüstü gördüğüm şu kız aklımdaydı hala. Bu neydi böyle. Düşüncelerle beynimi o kadar yormuştum ki, pencerenin yanında ki tekli koltukta uyuyakalmıştım. Bugün hava soğuktu ve bir hayli esiyordu. Tüylerim ürpermişti. Birden telefonun o kulakları çınlatan sesine uyandım. Şuan bikaç adım ötede ki telefonu alıp açmak o kadar zor geliyordu ki. Ama kendimi sonunda ikna ettim ve elime telefonu aldım. Ekrana baktığım da annemin aradığını gördüm. Sabahın 6sında niye arar ki bir insan. Ben yerimden kalkana kadar telefonun çalması kesilmişti. Bu saatte aradığına göre belki önemli bir şeydir diye ben aradım bu sefer. Gözlerimden uyku akıyordu hala. Rehberden numarayı açtım ve ilk çalışta açıldı telefon. Telefonu açar açmaz annemin telaşlı sesiyle karşılaştım.
- Alo anne?                       
- Oh, çok şükür iyisin, nerelerdeydin?
- Her zaman ki gibi işte, arkadaşım odasında uyuyor bende koltukta uyuyakalmışım.
- Hiçbir şey sadece kötü bir rüya gördüm seninle ilgili, rahat edemedim ama çok şükür iyisin.
Güneşin ilk açtığı bu saatlerde   annemin arayıp uyandırmasına ne kadar kızmış olsamda onun bu sözleri içimi ısıtmaya yetmişti. Anne yüreği işte deyip geçtim.
Mavi saçları, ela gözleri aklımdan çıkmıyordu. Yatağa sırtüstü . müziği açıp kulaklığı takmış ve tavanı izliyordum anlamsızca. Bu arada yatağa yatınca o koltukta belimin nasılda uyuştuğunu hissettim. Ee nasıl bir koltuk olacak ki sanki, ne de olsa öğrenci evi. Biraz dinlendikten sonra yerimde doğrulup pencerenin yanında ki koltuğa geçip bir sigara yaktım. Dumanı her üfleyişimde aklımdan çıkması için yalvarıyordum. Acaba bugün orda olacak mıydı? Gitmek istiyordum ama beyin gitmemem ve mantıklı olmam gerektiğini söylüyordu. Sigaramı bitirip uyuduğumda sabah kafama yastık darbesiyle uyandım. O             refleksle;
- Noluyor oğlum lan?                 
- Kalk lan kalk saate bak yine uyumuşuz. Tasarımcı yine demediğini bırakmaz bize.
Tasarım kelimesini duyunca beynime kan sıçramıştı birden.
- Siktir! Adam yine demediğini bırakmayacak kalk hazırlan çıkalım 5 dkya.
  Yine bir geç kaldığımız gün daha işte. İlk otobüse beklemeden yetişebildik. Koşarak tabii...
   Bu arada adım Ateş. Arkadaşım Tolgayla üniversite de hazırlık okurken tanıştık. Güzel sanatlar bölümünü okuyoruz ve şuan 1. sınıftayız. İlk seneler bir hayli zorlandığımız için birbirimize baya yardımcı olduk. Her neyse. Okula gittiğimizde hoca sınıfa çoktan girmişti. Alışmış bir şekilde yerimize geçmemiz için bize işaret verdi. Sessizce yerimize geçtik. Gün boyunca anlatılan hiçbir ders aklıma girmemişti. Aklım sürekli mavi saçlı kızdaydı. Mavi saçlı kız... Adı neydi acaba?

Yeni yazmaya başladım. Yorumlardan sonra devam edecek. :

MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin