1-

13 3 4
                                    


"I love it when you call me señorita
I wish I could pretend I didn't need ya
But every touch is ooh-la-la-la
It's true, la-la-la
Ooh, I should be runnin'
Ooh, you keep me coming for ya."
sesimi biraz daha yükselttim ve Emre'nin odasına doğru daldım.

"Land in Miami
The air was hot from summer rain
Sweat drippin' off me
Before I even knew her name, la-la-la
It felt like ooh-la-la-la, yeah, no
Sapphire moonlight, we danced for hours in the sand
Tequila sunrise, her body fit right in my hands, la-la-la
It felt like ooh-la-la-la, yeah."
dayaktan çıkmış olan Emre ölü gibi yatıyordu. Bu güzel sesime uyanmayan Emre, tatlı Berkim'le uyanırdı.

"BEEERRKK! Oğlum gel bu bebeyi uyandır okul var!" mutfakta kahvaltı hazırlayan iri yarı kaslı maslı Berk mutfak kapısında göründü. Uyku semasını atlatamamıştı bile gözleri kısık odaya daldı.

"Bu iğrenç sesinle nasıl uyanmadı bu?"

"Dünkü dayak yaramış buna. Valla bu morlukları nasıl kapatacağız? Müdire hanım bunları görmesin." Berk Emre'yi kucakladığı gibi  sırtına attı ve oturma odasına yöneldi bende peşlerinden gittim. Emre o sarsılma ile gözleri açıldı. Nereden olduğunu ilk başta anlamadı. Son konumu koltukta sarhoş gibi oturması oldu. Ben de yanı cazına oturdum, bana ters ters bakmaya başladı.

"Sesine tüküreyim." içten içten güldüm ve Berkin yanına yardıma gittim.

"Can üst kattaki Selin'den fondöten alsana."uh bu kötü oldu bu Selin bana abayı yakmış biri.

"Berk are you serious?"

"Emre bu morluklarla nasıl gitsin okula?"

"Üffff tamam ya!" hızla koşar adımlarla Selinciğimin kapısına geldim. İnşallah annesi açar amin. Zili çaldım ve hemen kapı açıldı. Şükür ki Nazan teyzeciğim açtı kapıyı.

"Hello. Günaydınlar teyzeciğim. Ee şey sizde fondöten var mı?" uzaylı görmüş inek gibi bana baka kaldı.

"Yanlış anlamayın Berk'in sivilcesi çıkmışda pek tik olur bu konulara illede dedi ben bu suratla okula gitmem diye. Naparsınız okulun en yakışıklısı işte tahtından olmak istemiyor."
gülümsedi ve onaylarcasın kafasını salladı. İçeri gitti ve elinde fondöten ile geri döndü.

"Eğer tonu uymazsa bi farklısını veririm ama bak sivilcenin üstüne karbonatla limonu karıştırıp damlatsın hemen kaybolur." kafamı salladım ve el sallayarak bizim kata indim. Zili çaldım ve Yusufcum beni karşıladı.
"Sabah sabah nerden böyle?"elimdeki fondötene baktı ve:

"Hangi erkeğe süsleniyorsun sen?"

"Sana süsleniyorum bebeyim!" direk üstüne zıpladım ve süpriz beni tutamadı ve ikimiz yeri boyladık. Umut odadan çıktı ve bizi fark etmedi. Bize takıldı ve yeri boyladı.

"Ebeniz ile kızmabirader oynayayım hemi!"üçümüz yerde boylu boyunca yatarken salona otorite manyağı Berk girdi.

"Çocukluğu bırakın geç kalıcaz çabuk tıkının!"

***
"Emre gel yüzünü kapatalım!" o sırada giyiniyordu.

"O ne lan?"

"Neye benziyor acaba fondöten."

"Hayatta sürmem onu ben."sırıttım ve Berke seslendim. Bu evde Emre birtek Berkten çekinirdi. Kapıda beliren izbandut öküzü çatık kaşlarla Emreye bakıyordu.

"Duyamadım tekrar söyle? O morluklarla okula gideceğim deme, Volkanı ve seni direk disiplinlik eder!"

"Ben o Volkana göstericem gününü tekrar dayağımı yiyecek!"

ÖĞRENCİ İŞLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin