Final|Hüzünlü vedalar

545 52 26
                                    

Final|Hüzünlü vedalar

23 Ocak 2016

İnsanların üzerime çevirdiği gözlerden rahatsız oluyordum, cidden. İçimde engel olamadığım bir sıkıntı vardı, her an ağlayacak gibiydim. Canım fena sıkkındı.

Biliyorum ki, bu sıkıntının nedeni okuldan atılmış olmam değil. Hatta rahatladım diyebilirim. Bu okuldaki insanlar bana göre değil zaten. Sadece bazı alışkanlıklarım ya da siz ne derseniz deyin, kopamadığım şeyler var.

Lise hayatımın ilk iki yılında her zaman beraberdim onunla. Lise hayatımı ondan ayrı olarak bağdaştıramam. Bilmiyorum, belki alışkanlık, belki aşırı sevgi, sadece ayrılmak zor geliyor işte.

Her zor anımda yanımdaydı, her mutluluğumda, başarımda.

Bir defasında fena dayak yemiştim. Ama öyle böyle değil. Kaburgalarım kırılmıştı ve yemin ederim ki öleceğimi zannetmiştim.

Fakat sonra her zaman ki gibi o yetişti imdadıma. Yaralarımı tek tek sardı ve bunu sevgisiyle yaptı. Benimle ağladı ve benimle güldü. Bu fiziksel değildi ama hissettim.

Edebiyat öğretmenime olan düşkünlüğümü herkes hayranlık olarak yorumladı. Fakat eksik olan şeyler vardı. Hayranlık, hızlı atan kalbimi ve özlemimi kapsamıyordu.

Şimdi karşımda durmuş üzgün gözlerle bana bakıyordu. Yanında, koluna girmiş nişanlısı vardı ve bu canımı daha fazla sıkmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Aferin sana Yoongi!" Kızgındı ve size yemin ederim ki sesi titriyordu. Bir şey söylemedim çünkü yeterince üzgündüm.

"O çocuk bunu çoktan hak etmişti." dedim sadece. Fısıltıdan ibaretti sesim.

"Yaptığın çok saygısızcaydı, Min Yoongi. Bununla kurtulduğuna şükretmelisin." Bayan Cha, yüzünde gizleyemediği, hatta bunun için hiç uğramadığı gülümsemesiyle konuştu. Doğrusu, benden hiç hoşlanmıyordu ve onun bana karşı ne hissettiği hiç de umrumda değil.

Ne ben ne de Bay Jeon onun ne söylediğini umursamadık. Sadece ikimiz vardık o an, sadece birbirimizi görüyordu gözlerimiz.

Daha sonra Bay Jeon, Bayan Cha'ya bizi yalnız bırakmasını söyledi ki bu sırada bile bakışları gözlerimden ayrılmadı. Okulun hemen aşağısında ki parka gittik.

Bir kış sabahıydı, belki de sonbahar. Rüzgar vardı, arada bir güneş tepelerin ardından yüzünü gösteriyordu. Tatlı meltem kahverengi saçlarını okşuyordu. Gözleri dolmuştu ve konuşmak için mecali yoktu.

"Ne yapmayı düşünüyorsun şimdi?" Hemen karşımdaydı ve gözleri artık gözlerimde değildi.

Cevap vermedim ve öylece durduk. "Gitmem gerekiyor." dedi sonra. Sıkıca sarıldı bana ve canım çok yandı. Sanki kaburgalarım kırılıyormuş gibi hissettim. Kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım.

"Kendine iyi bak." dedi ve bundan hemen önce dudakları yanağımı okşadı.

O gece o parkta sabaha kadar ağladım.

12 Mart 2018

Güneş yeni yeni doğarken bir bankta kıvrılıp yattım sonra. Etrafa insanlar akın edene kadar uyudum. Canım fena sıkkındı. Oturup ağlamak istedim, hatta ağladım da biraz.

Guest | YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin