*****Arch******
Ivy, Tach ve Sina da Def'in arkasından geldiler, arkalarında bir çocuk vardı. Ivy'e benziyordu ama daha korunmasız ve korkak duruyordu. Kardeşini korumak için herşeyi yapıcak gibi duruyordu Ivy. Onu son görüşümden beri üstünü değiltirmişti, kot ve gömlek giyyordu. Sina ise toz pembe bir elbise. Aralarındaki fark o kadar belliydiki. Sina masum, korunmasız ve bu dünya hakkında en ufak bi fikri bile yok oysaki Ivy herşeyin farkında gibi, güçlü ve kendinden emin duruyor. Korkmuyor. Herkez bir tahtitmiş gibi bakıyor. Onu suçlayamam daha bu sabah Sina'ya saldırdım...
Toplantı başlamadan Ateşböceklerini saldılar, eskiden gelen hoş bir gelenektir HSlerin ormandaki akşam toplantılarında ateşböceği salmaları, toplantılar hakkında sevdiğim yitek şey şu küçük yaratıklar zaten. Ivy onlara büyülenmiş bir şekilde bakıyor, acaba hayatında daha önce hiç ateşböceği görmüşmüdür? Neden hep ona bakıyorum, onunizliyorum? Onu umıtsuyomuyum? Hayır, tabiki de hayır ama... "Sonra ateşböceklerine ne olcak?" Ivy'nin sorusu toplantıyı başlatmıştı, sayılır "kavanozlara geri giriyorlar." Tai kaşları çatık bir şekilde cevap vermişti, gerçekten bu böcekleri mi umursuyorsun der gibi "Hep böylemi olur, özgürlükleri sizin toplantılarınızlamı kısıtlı?" Tai şaşırmıştı, gerçekten bana bunu mu sordu diyordu adeta, Ivy çok farklıydı, hepimizden. Güçlü, korkusuz ve kendine güveniyor ama aynı zamanda masum, saf bir kız o minik masum kız çok derşnlerde saklanıyor ama Ivy'nin onu kaybetmekten korktuğu her halinden belli oluyor. Onu gizlemeyede çalışıyor, peki neden? Onu güçsğz görğceğmizimi düşünüyor "Bizden çok farklı oldukları söylenemez, saha görevleri hariç bizde bu kampüse tıkılıp kalan ateşböcekleriyiz." Şu ajanlıkla ilgili bölümü söylemesemiydim? Zaten yarın öğrenicek. "Benziyoruz belki ama bizim irademiz var, düşüncelerimiz ve aklımız var." Gülümsedi, başına geleceklerden habersiz. Hayır benim minik ateşböceğim bizim bir irademiz yok, çocuğuz biz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkusuz
RomanceTach'la yan yana oturmuş fısıldaşıyorduk "seni seviyorum" o iki masum kelime. Çünkü iki saat önce onları söyliyebiliyorduk. İki saat önce hayat bize sevmeyi ve mutlu olmayı yasaklamamıştı.