Yaşanacaklar, yaşanmışlıklar kadar yoruyordu insanı. Hayat, her zaman oyun oynardı bitmezdi ki oyunları. Bazen yakardı, bazen güldürürdü, bazen de sürüm sürüm süründürürdü. Ben hiç bi zaman gülen taraf olmadım, olamadım. Belki değiştim, belki büyüdüm. Hicbirini hissetmedim. Nasıl gülüyorum, gözlerim kısılıyor mu, dişlerim kötü gözükür mü, gülüşüm çirkin mi hic bilmedim. Benim çocukluğumu çaldılar benden. Her gece gözlerim şişerdi. 'Bardaktan boşanırcasina yağıyor' derdik ya, benim yaşlarım da öyleydi. Bir kere kaçtı mı daha tutamazdım ipin ucunu. Haykıra haykıra , duvarlara vura vura ağlardım. Hiçkimsem yoktu yapma diyebilecek, zarar verme kendine diye koruyacak.. Hiçkimsem... Kimsesiz olmak zor değildir aslında, sadece eksiksinizdir tamamlanamazsiniz. Yaranız vardır kabuk bağlamış. Yine iyisiniz. Kabuk bağlamış... Diyeceksiniz her yara kabuk bağlar. Elbet bağlar ama ben farklıyım sanırım. Kimsesiz olma sebebim benim. Ben yaptım, ben yaktım. Alevleri küçük gözlerimle izleyen bendim. Herşeyi yok edip acımı hafifletecek gibi hissedip herseyi tutuşturanda bendim. Turuncu turuncu dans eden, ısıtan yapıyı ben elde ettim. Kalbimdeki,aklımdaki yarayı açıp her an kanatan benim. Özür dilerim..
🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤
5 yaşlarımdaydım. Annemin sihirli öpücüğüyle uykuma daldım dalıyordum. Yarın alacağımız ayakkabi acaba pembe mi olsa yoksa beyaz mi? Karar veremedim. En sevdiğim renk beyazdı. Bulutlar da öyleydi. Gözlerim maviydi benim. Gökyüzü de maviydi. Mavimdeki bulutlar beyazdi ya bundan bu iki rengi çok severdim. Düsüncelerime bikaç tıkırtı eşlik etti. Annemle babam yatmaya gidiyorlardi sanırım. Onlarda çalışıyordu. Ben evimizdeki Sevgi adındaki ablayla kalıyordum gün boyu. Oyunlar oynardik. Arada beni kovalardı evde gülerek kaçardım çünkü yakaladığında hemen gıdıklardı. Ve gıdıklanmayı pek sevmesem de deli gibi gülerdim. Sevgi abla bitaneydi. Bana çikolata alırdı. Annem izin vermezdi yememe ama Sevgi ablayla günde 5 çikolata yediğimi hatırlarım. Napiyim çok seviyordum o zamanlar.Sevgi ablanin gozleri de benimkiler gibi maviydi. Onun gözleri aklımda belirirken odamın camında bi süliet gördüm. Karanliktı. Kimdi ki. Hayır olamaz... Beni götürmeye gelen mor camavarlardan mıydı yoksa.. gözümden yaşlar akmaya başladı. Hıçkirdım. Hıçkırığımı duyan siyah silüet bana yaklaştı. Bi anda " Annneeee!'' diye bağırdım. Ve ardından ağzıma kapanan bir el. Çırpınıyordum deli gibi. Duvarla bakışıyordum. Terlemeye başlamıştım hareket etmeme izin vermiyordu sıktığı elleri. Bianda boğazimda soğuk eller hissettim. Daha çok vurmaya başladım. Elinin yavaşça aşağılara indiğini hissettim. Ama napacakti ki. Annem bana vücudumuzdaki bolgelerle ilgili bilgiler veriyordu. O an aklıma annemin "Vücudundaki herhangi bir bölgeye kimseyi dokundurtmamalısin. Onlar senin için özel bölgeler sadece sen görebilirsin. Kimseye izin vermemelisin. '' dediği geldi. Allah ım sen yardım et noluyordu. Bianda kapı acılma sesi duydugumda kapida annemi gördüm. Daha çok ağlamaya başladım. Annem " Baraaann koş çabuk birisi vaar'' diye bağırıyordu. Adam üstümden kalkıp anneme doğru koştu. O sırada içeri bir hışımla babamin girdiğini gördüm. Çok korkmuştum. Allah'ım noluyordu böyle. Mutlu mutlu hayaller kurarken nerden çıkmıştı bu kabus? Hareket edemiyor sadece gözümden akan yaşları hissediyordum. Korkuyordum da. Birileri sesleniyordu ama ayırt edemiyordum ne dediklerini. Adımı sesleniyorlardi sanırım. Sıcacık ellerinin arasına yüzümü kavrayan ellerin babama ait olduğunu görünce çözüldüm ve bir hızla babama sarıldım. "Korkma bitanem geçti bisey oldu mu? Naptı o adam sana anlat bakalım hadi prensesim hadi güzelim. " öylece gözlerine bakıyordum. Sesim çıkmıyordu donup kalmıştım. Babam da çok sıkmadı ve yanımdan ayrıldi artik annemle kalmıştik. " Anne, o abi benimle oyun mu oynamak istedi napti ki ben niye bu kadar korktum? '' dedim. Çocuk aklı işte en küçük hata bile oyunla karışık şakaydi o zamanlar. Dünyamız oyundan oluşuyordu. Minicik kalbi olan bir avuç çocuktuk. Hayattan çikolata ve oyuncak gibi şeylerden başka ne beklentimiz olurdu ki bizim. Düşuncelerimden annemin sesiyle sıyrıldim. Sesi... titriyordu.. " kızım merak etme. Abi birazcık yaramazlik yapti. Parkta gordugun o polis amcalar var ya onlar ona yaramazlığın yanlış olduğunu ögretirler"dedi. Garip.. yaramazlik yapacak arkadaslari yok muydu neden beni bulmuştu ki. Ayrıca masamın üstündeki en sevdiğim mavi beyaz vazomu da kırmıştı. O annemin annesinden kalan vazoydu. Annem çok değer verirdi. Bizim üçümüzden baska kimsemiz yoktu. Ailecek gidilen bir etkinlikte yapilan kaza sonucu ölmüşlerdi. Bizimle konusan pek kimse olmazdi zaten. Babamin ben doğmadan önceki huylarından dolayi kimsenin onu sevmedigini bu yuzden de arkadaşi ve aile dostu olmadığını soylerdi annem. Zamanla anlıyordum her şeyi. Belki küçüktüm ama bu gunden sonra başlamıştı benim için asıl kabus. O gün babam polisi aramış olayi anlatmiştı ve ifade almak icin gelmislerdi. Herkesin yüzü gergindi. Bianda aklima gelen şeyle odama koştum. Faydo yu o kargaşa da odamda unutmuştum. Faydo benim küçük beyaz oyuncak tavşanimdi. Babam sırf ben istiyorum diye gozlerini maviye boyamişti. Onu almak için odama çıktım. Aldım, sarıldım, kokladım. Ağladığimda ve korktugumda Faydo ya sarılırdım. Onu aldım ve annemlerin yanina gidiyordum. Polis amcalardan birinin " Bu bir çesit taciz efendim nasıl şikayetçi olmazsiniz? " dediğini duydum. Annem şaşkındı. Babamsa şikayetçi olmadığını belirtiyordu. Taciz ne demekti ki? Oyun adı mı? Merak etmiştim yarın Sevgi ablaya sormalıydım. Tavşanim kucağımda aşaği indim. Son olarak babam " ne gerekiyorsa yapin " dedi ve herkes ayaklandı. Sevinmiştim gidecek olmalarına. Bellerinde duran silahlardan korkuyordum. Gittiklerinde annem " hadi fıstığım gel '' diye beni uyumaya götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalınan Çocukluğum
Teen FictionKaç yaşımda olursam olayım yetiştirdiğiniz sapık zihniyetlerinizin kurbanıyım. BEN NEFES,17 YAŞIMDAYIM...