Merhaba arkadaşlar! Yeniyim :) Yazım yanlışlarım için tekrardaaan özürcükler diliyorum. Umarım beğenirsiniz. Iyi okumalaaar 💜
17 yaşımdaydım. 18 olmama daha 1 hafta vardı. 18 olunca bu pislik yerden ayrılıyordum. Zamanla artık nefes alacak halim kalmamıştı. Her yerim yara bere içindeydi. Acıyordu da. Kollarımı sızıdan dolayı hareket ettiremiyordum. Ağzımın kenarinda daima bir parça kan oluyordu. Metalik bir tadı vardı. Sabah aklıma gelen fikirle gözlerim parladı. Buradan gitmek için 1 hafta beklemek zorunda değildim. Sadece arkadaşlarımı bekliyordum. Sema cadısı da çok az geliyordu artık yetimhaneye. Nefes alıyordum en azından.
Sevindiğim tek nokta benim doğum günüm 15 Nisan dı. Kayla'nınki iste 16 Nisan. Benden bir gün sonra da o kurtuluyordu buradan. Ama diğerleri için üzülmüştüm. Ikizlerin daha 2 ayı, Furkan'ın da sadece 3 haftasi kalmıştı. 1 hafta sonra bi okula yerleşecektim. Acaba çevrem nasıl olacaktı. Artık acınası halde olmak istemiyordum. Ve en çok istediğimse, Furkan, Larin, Derin ve Kayla ile aynı okulda olmaktı. Lise son sınıfı okuyacaktık biz. Bugün günlerden pazardı ve 2 saatlik dışarı çıkma iznimiz vardı. Bugün karar vermiştim dövüş kurslarına yazilacaktim. Dışarda dolanırken öyle istediğim yere gelmiştim sonunda. Tabelada yazan yazıyla ürktüm ne yalan söyleyeyim. "Iskelet Dövüş Sanatları Merkezi" iskelet... iskelet.. neyse. İçeri girdim ve önüme danışma masası gibi bi yer çıktı. Kaslı ve dövmeli bir adam bana gülümsüyordu. "Buyrun?" Gelme amacımı söyleyince yardımcı oldu ve evet artık bir dövüş sanatı öğrenecektim. Mutlu hissediyordum aslında o kadar önemli bişey olmamasına rağmen. Yurda geri dönüş yolunda ilerlerken saate baktım. Iki saatlik iznimden sadece bir saatim kalmıştı. Hızlanmalıydım. Ama önce canım acaip çikolata çekmişti. Önüme çıkan ilk markete girdim ve reyonların arasında dolanmaya başladım. "Şey bi bakar mısın rica etsem?" Gelen sesle arkamı döndüm. " Tabi buyrun." Önümde kahverengi gözlü, siyah saçlı, buğday tenli ve hafif kaslı yakışıklı bir çocuk duruyordu. Gözlerindeki parlama içimi ısıtmıştı. " Ben sevgilime doğum günü için bi hediye almak istiyorum ve bu ayıcıklar gözüme takıldı ama sanki pek yeterli değil. Sence ne yapmalıyım?" Biraz düşününce bi fikir bulmuştum. " Ayıcık sadece bir parçası olabilir. Meselaa... Hah şey çekindiğiniz fotoğraflar var mı?" "Evet ya belki hediye işinde lazim olur diye çıkarttırmıştım. Burada." Montunun cebinde kare şeklinde birkaç fotoğraf çıkarmıştı. Fotoğraflara baktığımda gerçekten yakışıyorlardı. Kız sarışın ve yeşil gözlüydü. Kimilerine bu durum yakışmıyor ama bu kız gerçekten çok iyi taşıyordu. Kafamı kaldırdığımda bir dikdörtgen prizmasi şeklinde bir kutu gördüm. Mor kurdalesi vardı ve o kadar süslü değildi. " Bak bu fotoğrafların arkasına küçük iltifat iceren notlar yazıp bikaç çikolata ve bir kolye işte ne bileyim sizi anlatan bir bileklik alıp bu kutuya koyabilirsin. Yani biraz klasik ama aldığın hediye ve notlarla özelleştirebilirsin." Çocuk bana kurtarıcısıymışım gibi bakınca ister istemez güldüm. " Ya yeminle çok teşekkür ederim Allah razı olsun ya ne yapcağımı bulamamıştım. Çook sağol. Bu arada ben Burak." Kutuyu ve ayıcığı bir eline alıp diğer elini uzatti. Elini sıkıp " Nefes. Tanıştığımıza sevindim. Umarım beğenir benim şimdi gitmem lazım. İyi günler." dedim ve gülümseyerek gittim. Giderken o da gülümseyerek el salladı bana. Çikolatayı da almayı unutmuştum. Neyse odamda vardır diyerek boşverdim. Yetimhanenin kapısından girdiğimde, Larin,Derin ve Furkan'ı gülerek konuşurken gördüm ve onların yanına ilerledim. Ilk ses Furkan'dan geldi. " Hoşgeldin sarııı." Güldüm ve 'hoşbulduk' diyerek geçiştirdim. Larin ve Derin heyecanla kolumdan çekip aralarına oturttular. " Ay noldu kolumu kopardınız." Larin " Kızııım yurda yeni bi çocuk geldi. Off bir görsen efsane. Kumral saçlar, siyaha yakın gözler, kaslar ve kolundaki yılan dövmesi felan... ayyy" deyince gözlerimi devirdim. Bu muydu cidden? Bu kız hiç akıllanmayacaktı. Derin gülerek cevap verdi. " Çakma prensimiz çubuğunu salladıı vee tam yerine denk geldi." deyip kahkaha atarken Larin de onun omzuna vurmakla meşguldü. Bu durumdan hoşlanmayanımız Furkan dı sanırım. O da sinirli gözlerle Larin'e bakıyordu. Bi kahkaha da ben patlattım. Farkettimde onlar yanımdayken gülüyordum. Kardeşlerim yetiyordu bana. Bu düşünceyle gülümserken aklıma Kayla geldi. O yoktu. " Kayla nerde?'' ." En son lavobaya gideceğini söylemişti. Hah geliyor. Ohaa kızım noldu eline?!" Kayla elinden damlayan kanlarla geldi yanımıza. " Ya peçeteniz felan var mı? Lavobadan mutfağa gitmiştim Seher ablanın yanina. Elinde patates soyarken bıçak kaydı elinden. Bende tutayim derken bıçak elimi kesti." Ayağa kalkip " Gel temizleyelim" diyerek onu da alıp lavobaya götürdüm. Elini temizledikten sonra çantamdaki kremi çıkartım sürdüm ve eline lavobadaki ecza dolabindan bir sargı alıp elini sardım. " Sağol kardeşim. Sen nerdeydin?" Gülümsedim ve " Dövüş sanatlarına yazılmak istiyordum biliyorsun. Bugün gittim ve kaydımı yaptirdim canım." " Anladıımm. Neyse akşam yemeği saati geldi hadi aşağı inelim." "Tamam olur." Merdivenlerden inerek yemekhaneye gittik. Furkan Larin ve Derin çoktan gelmişti. Onların yanına oturduk ve yiyeceklerimiz de hazır olunca yemeye başladık. Gülmekten yiyememiştik daha doğrusu. Larin ben su almaya gidiyorum diyip masadan kalkmıştı ve su almaya gitmişti. Geri gelirken elinde bir bardak su vardı ve o önüne bakmıyordu. Bizle aynı yaşta olan Kağan'a bakıyordu. O sırada önünden de Derin'in dediğine göre yeni çocuk geliyordu. Çocuk gerçekten yakışıklıydı ama ilgimi çok çekmemişti. Umursamamıştım. Çığlık sesiyle irkilirken Larin' i yerde, yeni çocuğun üstünüde sırılsıklam gördüm. Ve beni bi gülme aldı. Larin önüne bakmadığı için yeni çocukla çarpışmıştı ve dolayısıyla su üstüne dökülmüştü. Derin bildiğin anırıyordu. Furkansa sinirlenmiş yumruklarını sıkıyordu. Ona ne oluyordu acaba?? Larinin yanına onu kaldırmak için giderken, yeni çocuk Larini yerden kaldırmadığı için Larin," ÖKÜZZ!'' diye bağırmıştı. Çocuk durup bian arkasını döndü ve Larine kötü bakışlar atmaya başladı. Olayların karışacağını anlayıp adımlarımı hızlandırdım. Bi yandan da kendimi gülmemek için tutuyordum.
" Içtin mi suyunu" deyip gülmeye başladım tekrardan. O da üstünü silkeliyordu. Oturduğumuz masaya doğru yol aldığımızda Furkan'ın ellerinin hala yumruk şeklinde olduğunu gördüm. " Benim gitmem gerekiyor" deyip cevap vermemizi beklemeden masadan uzaklaştı. Bişeyler vardı ama hayırlısı." Ben odaya çıkıyorum. Geliyor musunuz?" dememle Kayla bana döndü. " Filiz abla çağırmıştı bahçeye ama bi çıkalım ineriz tekrar." Kafa sallayıp merdivenlerden çıkmaya başladık. Larin'in yere uçuşunu konuşup kıkırdarken omzumun çökmesiyle sağıma döndüm. " Önüne baksana kızım." Önono boksono kozom. " Pardon? Gayet de önüme bakıyordum. Telefonuna bakmayıp gözünün ucuna baksaydın." Evet çemkirmiştim resmen. Olsundu. " Bela mısın kızım başıma git işine" " Ben senin kızın değilim. Düzgün konuş benimle." deyip yukarı çıkmaya başladım. Kızlar merdivenin başında bekliyordu. " Kızııım Rüzgarla çarpıştınızz. Ayy bende çarpışsam keşkee." diyen Larin le gözlerimi devirdim. " Tanımıyorum. " " Nasıl tanımazsın ya Rüzgar Akar ı herkes tanır." " Herkes değilmişim demekki yawrum." dememle o da gözlerini devirdi. Odaya girip dolabımdan beyaz tişört ve kot pantolon çıkarıp kenara koydum. Saçlarımı çözüp tarakla banyoya doğru ilerleyip banyoda saçımı taradım. Üstümü de giyince tam olmuştum. Son kez aynaya bakıp kızların kollarından çekip aşağı sürükledim. Bahçeye indiğimizde Furkan'ın yanına gittik. Bir çocukla konuşuyordu. Furkan bizi işaret edince çocuk arkasını döndü ve bize gülümsedi. Yeni görüyordum buralarda. " Gençler gelin sizi kimle tanıştırıcam." Anlamaz gözlerle çocuğa baktık ve çocuk ilk olarak elini Kayla'ya uzattı. "Selam ben Cenk. Furkanın bi arkadaşıyım." Herkesle teker teker selamlaştıktan sonra " Biz seni buralarda hiç görmedik burdan mısın?" Larin'in sorusuyla hep birlikte Cenk'e döndük. " Başka bir yetimhaneden buraya geldim. Furkanla eskiden arkadaştık çok yakındık. Hala da yakınız dimi kardeşim" Furkan yüzündeki sıcak gülümsemeyle Cenk'in omzuna dokundu " Aynen öyle kardeşim" Filiz ablanın adımı seslenmesiyle ona doğru baktım. Elinde bikaç tane kağıt ve bi bantla geliyordu. "Çocuklar bana yardım eder misiniz?" "Tabi yardım ederiz Filiz Sultan söyle." Filiz abla Derin'in cümlesine güldükten sonra " Furkan sen mavileri 1. kattaki, Larin ve Derin siz sarıları 3.kattaki, Cenk ve Kayla siz 4. kattaki, Nefes sende pembe olanları 2. kattaki panoya asar mısınız ?" "Tabi asarız hadi çocuklar. " Kağıtları alıp hep birlikte katlara çıkmaya başladık. 2. kata geldiğimde panonun önünde yeni çocuk Rüzgar'ı gördüm. Hiç umursamadan kağıtları asmaya başladım. Öylece beni izliyordu. Daha sonra duyduğum sesle arkama döndüm. "Hmm fiziğin güzelmiş." Ne saçmalıyordu bu. Bunu dışa yansıtmaktan çekinmemiş olacağım ki " Ne saçmalıyorsun sen be." deyiverdim. İlk gözlerimin içine baktı. Sonra da " Böyle şımarık olacağını tahmin etmemiştim." " Bana bak ben şımarık felan değilim ağzını topla. Çocuk yok senin karşında. Defol şimdi." Bana dik dik baktı. Daha sonra kolumdan tutup duvara itti. " Çok oldun sen. Rahat durmazsan elbet bir bedel ödersin. Ama inan bana ödemek istemezsin." " Daha yeni geldin bana dayılık mı yapıyorsun? İşim var tutma beni uza" " Bir kıza yakışan sözler değil bunlar. Terbiyeli çucuk ol." deyip sırıttı. Uğraşamazdım daha önemli bi işim vardı. Tam arkamı dönüp gidecekken boynumda bi dokunuş hissettim. Boynumdakı kolyeyi koparmıştı. Ama o annemin kolyesiydi. " Ya sen naptığını sanıyosun ver çabuk onu bana. " " Ne o bikaç parça ıncık cıncığa sığınan kızlardan mısın? Hani şu beni kimse sevmiyo diye boş boş ağlayan?" Tam cevap verecektim ki "Kızım hala bitiremedin mi arkadaşların bitirdi seni bekliyor. Hadi Rüzgar sende geç odana." Filiz abla Rüzgarı odasına gönderiyordu ama benim kolyem ondaydı. Pis sırıtışı şuan için onu öldürmemin en yeterli sebebiydi.
Arkadaşlar çok geç geldi yeni bölüm farkındayım tatil süresince köydeydim ve netim yoktu. Dolayısıyla yayınlayamadım. Ama bundan sonra buna dikkat edicem. Diğer bölümde görüşürüz 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalınan Çocukluğum
Teen FictionKaç yaşımda olursam olayım yetiştirdiğiniz sapık zihniyetlerinizin kurbanıyım. BEN NEFES,17 YAŞIMDAYIM...