Çalan alarma yavaşça elimi uzatıp kapattım. Uyanasıya ayağa kalkmak en iyi huyum olabilir. Günlük işlerimi hallettim ve giyindim. Mutfağa gittiğimde annem Oktay'ın hala kalkmadığına dair söylenirken ben de onu kaldırmak için hareketlendim. Elimde bir bardak soğuk su ile başına dikildim ve yavaş yavaş suyu Oktay'a dökmeye başladım."Kızım yine mi ya? Bırak şu huyu."
"Vaktinde kalkmadığın her gün bunu yapacağım. Kalk annem kahvaltı yapmak için bekliyor."
"Tamam 5 dakikaya kalkıy-" dediğinde kalan suyu bir anda döktüm.
"Of! Git kalktım işte git!"
Mutfağa tekrar girdiğimde annem masayı hazırlamış bizi bekliyordu.
"Uyandı mı Oktay?" dediğinde kafamı salladım.
"Su, akşam konuştuğumuz konuyu düşündün mü?"
"Evet."
"Ne düşünüyorsun? Babanda onun yanına taşınmanı, yurtdışında eğitim görmeni çok istiyor. Eğer istiyorsan aynı gün içinde yanına almak istiyor baban."
"İstemiyorum." dedim ve Oktay'ın mutfağa girişini izledim.
Annemin yanağına öpücük kondurdu "Günaydın kraliçem!" dedi ve benim yanımdan geçerken saçımı karıştırıp "Sana da günaydın külkedisi." diyip oturdu.
"Günaydın oğlum." dedi ve bana döndü. "Derslerin çok iyi ve bu fırsatı değerlendirmeni çok isterim. Babanla olan meselen için-"
"Anne, eski eşin yaptıklarını sadece bana yapmadı. Sana, bana ve Oktay'a yaptı. Ne kadar çabuk unuttunuz göz pınarlarınızın kuruduğu günleri. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Cevabım gayet net. Okulumu, yaşadığım yeri seviyorum."
"Peki neden kimseyle arkadaş olmak istemiyorsun?" diye soran Oktay'a gözlerimi devirdim.
"Okulu ve yaşadığım yeri seviyorum, insanları değil. Ayrıca benim bir arkadaşım var." diyip kahvaltıma sessizce devam ettim.
Kapıda bağcıklarımı bağladım ve annemle vedalaşan ikizimi beklemeye başladım.
"Dikkat edin kendinize, Oktay kimseyle kavga etme ve sigara içme. Su, kızım kardeşine dikkat et o illeti tekrar içerse bana söyle." dedi ve bana sarıldı.
"Tamam."
Siteden çıktıktan sonra Oktay benden ayrılıp arkadaşlarının yanına gitti, bende kulaklıklarımı taktım ve rastgele bir şarkı açtım.
Arkadaş canlısı değildim. Aslında genel olarak insanlarla konuşmak, arkadaş olmak isteyen biri değildim. Orta sıralarda tek başıma oturup kitap okuyan ve ders çalışan biriydim. Hayvanlarla geçirdiğim vakitte insanlarla olduğundan daha fazla haz alıyordum. Onları beslemek, sevgi göstermek belkide dünyadaki en güzel şey.
Yolda yüzüme çarpan rüzgara sinirlendim ve ceketime daha çok sokuldum. Okul çok uzak değil ve genelde bir şarkı bitene kadar okulda oluyordum. Bugünde öyle oldu ve okula girerken kulaklığı düzgün bir şekilde sarıp çantama koydum ve telefonu kapatıp ceketimin iç cebine koydum.
Rüzgardan olsa gerek başıma yine ağrı durmuştu. Şu birden gelen şiddetli ağrılardan bıkmıştım. Doktorun verdiği ağrı kesiciyi su ile içip kafamı sıraya yasladım ve ders zilinin çalmasını bekledim.
* v *
"Su!" diyen öğretmenimize kafamı kaldırıp baktım. Zil çalmış, herkes sınıfa girmiş, ders başlamak üzereydi ve ben uyuyakalmıştım. 1 gece uyumasam bile rahatsız olmayan ben ders başlarken uyuyakalmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
cezalı | texting
Teen FictionLoş bir odada gözlerimi açtım. Duvarda belli belirsiz resimler, belli belirsiz notlar vardı. Yaklaştım, resme baktım. Furkan ve sarışın bir kız. Duvara biraz daha yaklaştım ve yanındaki notu okumaya başladım. "Sevgilim, benim küçük kraliçem, Seni bu...