-2-

106 18 2
                                    

"Ne?" diye bağırdı kız, ona bakmayan çocuğa karşı. "Ne demek ne olduğu umrumda değil? Damian, şehir diyorum, senin sorumluluğundaki şehir, hani babanın sana emanet ettiği!"

Damian kum torbasına bir yumruk daha geçirdi. "Zaten batmış bir şehir, kurtarılmasa da olur." durdu ve kıza döndü. "Hem, bundan sana ne ki Constantine?" dedi elindeki bandajı çıkarmaya başlarken.

Kız duraksadı. "B-bu," ellerini kıvırcık saçlarına daldırdı. "bu sen olamazsın! Babam ölürken bedenine şeytan mı hapsetti, ne yaptı, anlamıyorum ki!"

Damian, kızı umursamadan bandajları çantasına koydu ve yürümeye başladı.

"İntikam, değil mi?" dedi kız kollarını bağlarken. "Ailenin intikamını almak istiyorsun, tek düşündüğün bu, değil mi Wayne?"

.flashback.

Gazete küpürünü bulduktan sonra üzerime çok vazifeymiş (!) gibi bu olayı araştırmaya başladım.

Araştırmama işin yarasa kısmından başlamıştım elbette. O zaman da söylediğim gibi, Damian iş savsaklayacak bir çocuk olmamıştı hiçbir zaman.

Okuduğum yirminci iç karartıcı gazeteden sonra, kronolojik sırayla Gotham haberleri okuyordun ve gerçekten bunaltıcılardı, sonunda aradığım haberi buldum ve sanki araştırma arkadaşım varmış gibi sesli okumaya başladım. "Daha öncesinde de Batman'in ortadan kaybolduğu olmuştu, biliyorsunuz. Ama bu hepsinden daha farklı. Elbette hiç kimse umudunu kaybetmek istememekte haklı fakat, üzülerek söylüyorum ki, o öldü beyler bayanlar. Ölmese bizi yalnız bırakmazdı."

Güldüm ve devam ettim.

"Adalet Ligi'ndeki takım arkadaşları da öldü -herhalde bunu reddedecek kimse yoktur, öldü adamlar yahu!-. Ortaya bir teori atmak gerekirse, bence, muhtemelen, bir lig görevinde hayatlarını kaybettiler.

Peki, o bitmez tükenmez Robin'ler, Nightwing'ler, Red Hood'lara ne oldu?

Size birkaç ay önce hayatını kaybetmiş Richard Grayson'u hatırlatmak isterim, sevgili Gotham halkı. Yarasa ailesinin gizemini çözecek kadar zeki değilim, elbette, fakat sevgili merhum Richard'ı ziyaret etme şansı buldum ve yine şansıma Nightwing maskesinin gerçekçi bir kopyası da yanımdaydı. Taktığımda ne mi oldu? Resmi bile zor yakalanan o çocuğu gördüm.

Evet, bu yazı belki de hayatıma mâl olacak, ama kimin umrumda! Yarasa'lar öldü diyorum hayatım, uyan artık! Bir kurtarıcı yok, Gotham için hiç umut yok!

Nightwing'i bulduğumu varsayarsak, Richard'ı evlatlık alan Bruce Wayn ve diğer evlatlıkları, Damian hariç, hepsi ölü -tanrı ruhlarını kutsasın- ve cansız bedenleriyle malikane mezarlığında olduklarını, biliyoruz.

Tek duamız Damian Wayne'in girdiği inzivadan çıkması. Hoş Joker'de sessizliğe gömüldü ama yine de, burası Gotham ve burada suç asla bitmez."

Yazı burada bitmişti. Muhtemelen adamı delilikle suçlayıp hapse atmışlardı, ama haklıydı.

Neyse, adam beni ilgilendirmiyor. Aslında bu işte ilgilendirmiyor. Belki de ilgilendiriyordur, babam onca kıyameti durdurdu birini de ben durdursam bir şey olmaz herhalde?

.günümüz.

"Ne intikamı? Rose, kafan mı güzel? Baban gibi sen de mi alkoliksin?" alayla güldü Damian.

Kız göz devirip çocuğa yaklaştı ve elindeki gazete yazısını onun önüne attı. "Anlıyorum, baban öldü, bu acı veriyor; kardeşlerin öldü, bunun intikamını almak istiyorsun falan falan ama Damian, kendine gel, koruman gereken şehir ölüyor."

Damian kıza döndüğünde delirmiş gibi bir hali vardı, terlemişti -spordan sonra terlediğinden daha fazla ter vardı- gözleri dönüp duruyordu ve nefes alış verişi hızlanmıştı. "Çok az kaldı Rose, adamları enselemek üzereyim. İntikamı almak üzereyim!"

"Hah," diye bir ses çıkardı kız. "Aklı başında Damian'ın bunu yapmayacağını biliyordum." çocuğa biraz daha yaklaşıp omuzlarını tuttu ve biraz sarstı. "Hadi ama! Kendine gel Damian, sen bu değilsin. Baban her zaman ne derdi, antrenman yapın, yok bu değil -kıkırdadı kız- intikam arzun adaleti gölgelemesin. Bu tam da babanın istemediği şey."

O anda dünyada eşi benzeri olmayan bir şeyle karşılaştı kız. Damian Wayne, güçsüzce yere çökmüş, ağlıyordu. Hem de Rose'un bacaklarına sarılmış ve sarsılarak!

...

Kafasını salladı kız. "Acı veriyor anlıyorum ama senden beklenen bu değil Damian. Silkelenip kendine gelmen lazım. Dünyanın halini görmüyor musun? Hadi daha çok işimiz var, ikna etmemiz gereken bir sürü kişi var. Hadi."

Damian da kafasını salladı ve ayağa kalktı. "Bunun vakti gelmişti." yerdeki, karonun altına gizlenmiş, düğmeye bastı ve yanına gelen kostüme baktı. "Alfred olsaydı belki de toparlanmam daha kısa sürerdi." özlemle kostüme baktı ve eline aldı.

"Hayır." dedi kız.

"Ne hayır?" fiye sordu Damian cevap olarak, kıyafetini çıkarıp kostümünü giyerken.

"Onun intikamını da almayacaksın." güldü.

"Hiç mi?" dudak büktü, sonra dik dik bakmaya başladı. "Sana soracağımı düşündüren ne, Constantine?"

Kız ayağa kalktı. "Büyü yapabildiğimi ve seni saniyeler içinde acı çekerek öldürebileceğimi biliyorsun, değil mi?"

Göz devirdi Damian maskesini takmadan önce. "Seni duymuyorum." yürümeye başladı.

"Nanikte yapacak mısın ufaklık?" ellerini ceplerine soktu ve çocuğu takip etmeye başladı.

"Ha ha" dedi ve Damian arabaya bindi. "Nereye gidiyoruz?"

"Metropolis'e." o da arabaya bindi ve araba son hızla mağaradan çıktı.

Durdurulamaz ∆ Yeni Nesil KahramanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin