Ormanın Gizemi

3.1K 99 15
                                    

Merhaba! Yeni hikayemle karışınızdayım! Umarım seversiniiz =) Yeni bölüm birkaç gün içinde gelecek :D

Ağaçların arasından geçip kuşları korkuttu. Kuşların ciyaklayıp kaçması onu güldürürken uçmanın verdiği özgürlüğü tekrar tadıyordu. Ayaklarının yere basmaması o kadar güzel hissettiriyordu ki. Uzun zamandır uçabilmesine rağmen her zaman aynısını hissediyordu.

Midesinde bir baskı oluşuyordu, içeride bir şeylerin hareketlerini hissediyordu sonra ayakları yerden kesiliyordu. Daha önce mutluluğu yaşamayan birine göre bu mutluluktu. O buna mutluluk diyordu. Geniş ağzı her zaman uçarken açıktı ve beyaz dişlerini sunuyordu.

O her zaman kendine bakardı. Gölde yıkanıp, turuncu kıyafetini yıkardı. Fazla giysisi yoktu. Ağaçların dalında dinlenirdi. Üstündeki kıyafetten başka bir şeyi olmamasına rağmen o güçlü hissediyordu çünkü onun parmaklarının ucunda sırlar vardı.

O bütün gün haylazlık yapardı; kuşları korkutup güler, kötülerin başına komik şeyler getirirdi. Aslında kendi dünyasında yaramazdı ama farklı bir dünyada ona kahraman derlerdi. O genç olsa da ve her geçen zamanda biraz yaşlansa da her zaman çocuk kalacağına yemin etmişti.

Hayatı pek ciddiye almazdı. Genelde eğlenirdi.

Geceleri sevmezdi. Geceler ona kasvet getirirdi.

Onun tek korkusu geceleriydi. Geceleri korkar ve saklanırdı. O zaman parmak uçları bile işe yaramazdı.

Yine bir kuş mekanına geldi. Kuşlar tekrar ciyaklarken kahkaha attı. Gülerken daha küçük gözükürdü. Arkasına bakıp kahkaha atmaya devam ederken önündeki şaşkın kuşu görmedi turuncu çocuk. Durmasına izin vermedi gökyüzü ve şaşkın bir alaca kuştan kaçmak umuduyla aşağı yönlendirdi kendini. Hızla yere düşen bir uçak gibi yere çakılmadan önce bir ağaca takıldı ve bir kız çığlığı duydu.  Yere düşmeden önce gözleri kapandı.

Açtığında karşısında duran çizgi film karakterini aratmayan kıza baktı.

Yanakları korkudan kızarmıştı. Kahverengi büyük gözleri kocaman açılmıştı. Buğday teni güneşte biraz daha parlıyordu. Hah! Diye geçirdi içinden. Panikçi lanet bir kız.

“İyi misin?” diye sordu kız eliyle yanaklarını kaparken. Kız kızardığını biliyordu ama o herkesin inadına kızarmayı seviyordu.
Turuncu kıyafetli çocuk ayağı kalktı, o gayet sağlıklıydı.
“İyiyim.”
“Ağaçta ne arıyordun?” dedi merakla kız.

Turuncu kıyafetli çocuk şaşırdı. Onun uçtuğunu görmemiş miydi? Ağaçtan düştüğünü sanıyordu salak kız. Halbuki o gökyüzüne hakim olacak güçteydi.

“Ağaçta değildim ki, uçuyordum.”

Kız onun suratına baktı bir süre için. Sonra kahkahaları ormanda yankılandı. Turuncu çocuk gülmedi ama kız onun yeşil gözlerine bakıp gülmeye devam ediyordu.

“Senin ismin ne?” diye sordu kız gülmeyi bitirdikten sonra. Zor sakinleşmişti.
“Ormanın gizemi derler.”
“Peki ben ne demeliyim?”
“Harry Sty.” Genç çocuk üstünü temizledi. Şuan ki bulunduğu durumdan şikayetçiydi. Kız onla dalga geçmişti ve bu onun hoşlandığı bir şey değildi.
Kız ona gülümsedi. “Violet.”
“Hah! Benim ki kadar iyi değilmiş.”

Kız ona şaşkınlıkla baktı. Neden bu çocuk ona kaba davranmıştı ki? Çocuğun arkasından gidişini izledi ve o anda çocuğun turuncu pantolonunun yırtıldığını gördü. Kıkırdadı.
“Hey sana ormanın gizemi midemeliyim yoksa ormanın yırtık pantolonlusu mu?”




Ormanın Gizemi (HS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin