Bölüm 14

7K 510 490
                                    


Bu bölümü semesi bana mesaj atıp ''Yeni bölümü sevgilime ithaf et'' diye sıkıştıran okurum Psychimin e ithaf ediyorum :)) Al şu semeni başımdan :)) Yoksa benimki ortalığı kan gölüne çevirecek :D


Önceki Bölüm:''Kuzeni, bunca yıl kardeşi bildiği kuzeni onun dudaklarına istediği gibi hükmederken ne geri çekilebiliyordu nede karşılık verebiliyordu. Geri çekilmek isteyen kimdi ki?

İki dudak birbirinin üzerinde tüm Dünyanın ahengine kafa tutuyordu.''

************

Vücudumuz bize annemizin rahmine düştüğümüz ilk anda bahşedilen mükemmel bir hediyedir. Tenimize yıldız haritası misali işlenen benlerimiz, açıklı koyulu ten renklerimiz, doğum lekeleri ile süslenir kimimiz. 

Her birimizin vücudu sevdiğimiz sevmediğimiz bütün yönleri ile eşsizdir. Tıpkı renkler gibi. Her birimiz bir rengiz. Birlikte gökkuşağıyız. Ve her birimiz kendi rengimizi seçtiğimiz diğer renkle karıştırmak isteriz.

Sevdiğimiz kişiye karışmak isteriz. Vücudumuzu onunla tüm çıplaklığıyla karıştırmak, şişeden tek vücut olarak bir bardağa boşalmak isteriz. Fakat kimimiz sevdiği ten ile karışacak kadar şanslı olamayabiliyor. Jimin gibi. 

Uzatıldığı bembeyaz çarşafların arasında kendisini Tüm Dünyanın en kirli şeyi gibi hissediyordu. Üzerindeki iri beden ona dokunmaya devam ederken çığlık atmıyor yada ağlamıyordu. Çırpınmıyordu da.

 İri adam Jimin'in pantolonunu çıkarıp bir kenara fırlattığında Jimin hafifçe ve  gülümsedi. Tüm Dünya'nın burukluğunu bencilce tek başına yüklenmiş bir gülümsemeydi bu. İri adam boynunu öperken Jimin gülümsemeye devam ediyordu. Aklından ne mi geçiyordu? 

Min Yoongi cidden çok güzel gülüyordu. Kuzgun karası saçları yıldız tozu gibi parlayan teninde çok güzel duruyordu. Jimin'in bakmaya cürret edemeyeceği kadar güzel. Onun rengine karışmak istemişti sadece. Ama siyaha bulanıyordu şimdi. 

İri adam Jimin'in dudaklarına yöneldiğinde Jimin için şoktan çıkma vaktiydi. Aniden çırpınmaya ve ağlamaya başlamıştı. Öylesine çığlık atıyordu ki onun çoktan sevdiği adama ait olduğu ortadaydı. 

Yoongi'den başkasının ona dokunmasındansa nefesinin kesilmesini kuşları ve bulutları ve de Jungkook'u birdaha görememeyi tercih ederdi. Jimin iri adama var olan tüm gücüyle karşı koymasına rağmen kazağı da üzerinden fırlatılıp atılmıştı. Altındaki ufak kumaş parçası sayesinde hala yanlızca Yoongi'ye saklayabildiği bir yerleri var diye seviniyordu. 

Çırpınmaktan kollarında derman kalmamıştı ama çığlık çığlığa ağlıyordu hala. Hıçkırıklarının arasından son bir kez ''Yoongi ne olur!!!'' diyebilmişti gerisini getirememişti bile. 

Ne olur kurtar diyecekti muhtemelen. İri adam altındaki son kumaş parçasını çıkartmaya çalışırken Jimin diziyle onun kasıklarına güçlü bir darbe attığında adam acıyla yataktan düşmüştü. 

Bunu fırsat bilen Jimin otel odasının kapısını açıp dışarı koşmaya başlamıştı İri adam kendisine gelip de peşine düştüğünde Jimin çoktan yorulmuştu bile. 'Lanet olsun' dedi kendi kendine. 'Bu kez dayan kalbim ne olur. Yoongi'den başkasının bize dokunmasına izin veremeyiz. Az daha dayan!'

Jimin kendisini otelin asansörüne attı ve her hangi bir kata basıp kapıyı kapatmaya çalıştı. İri adam asansöre doğru son sürat koşarken düğmeye daha çok bastı. İri adam tam ellerini attığı sırada kapı kapanmış asansör hareket etmişti. 

Taşıyıcı Baba (Taekook Mpreg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin