Önceki Bölüm: ''Taehyung sevimlilik abidesi yaratığa daha fazla dayanamayarak burnuna minik bir öpücük kondurmuş ve Jungkook'un canına kast etmişti. Öpücüğün şokundan gözlerini sonuna kadar açmış olan Jungkook'a şimdi büyülenmiş gibi bakıyordu. Onun büyücü olma ihtimali çok yüksekti dikkatli olmalıydı.''
********
Burnuna aldığı öpücük Jungkook'un kalbini kanatlandırırken beyni çoktan kayıplara karışmıştı. Hayır hayır yapamazdı. Bu doğru değildi. Evli ve bebek bekleyen bir adama böylesine abayı yakamazdı. Araya bir çizgi çekmek zorundaydı.
''Bunu bir daha yapmamanızı rica ediyorum Bay Kim.''
Taehyung Jungkook'un tüm ciddiyetiyle söylediği bu cümle karşısında kare gülümseyişi solarken ne söyleyeceğini bilememişti. Sudan çıkmış bir balık gibi birkaç kez ağzını açıp kapamış, nihayetinde hiçbir şey söyleyemeden kafasını sallamıştı.
Çünkü lanet olsun Jungkook haklıydı! Her kafasına estiğinde onu öpemezdi. Belli ki Jungkook Taehyung'u istemiyordu. Ama neden kalbi kırılmış hissediyordu. Sol tarafında çok keskin bir sancı vardı şimdi.
Yetişkin bir erkekte kalbin ortalama ağırlığı 350-400 gram olurken Taehyung şuan kalbinin tonlar geldiğine yemin edebilirdi. Bir insanın dakikada havadan aldığı oksijen miktarı 7 ila 8 litre olurken Taehyung şuan bir gram oksijen alamadığını hissediyordu.
Cennetten kovulmuştu.
Oturduğu koltuktan kalkıp odanın kapısına yürüdü. Çıkmak üzereyken arkasını dönüp ağzını açtı. Ama herhangi bir cümle kurmadan tekrar kapatıp odadan çıktı.
Jungkook her zaman kendinden emin olan Taehyung'u ilk kez bu kadar ne yapacağını bilemez bir vaziyette görüyordu. Her ne kadar koşup onu tutmak istese de olması gereken buydu. Elini karnına koyup konuştu;
''Babayı çok üzdüm galiba bebeğim. Ama bunu yapmak zorundayım. Annen ve babanla birlikte yaşayacağın mutlu hayatını mahvetmeye hakkım yok.''
Herkes yerini bilmeliydi ve Jungkook'un yanı kesinlikle Taehyung'un kalbi değildi.Jimin'in ameliyat parasını da riske atamazdı zaten.
Aklına Jimin'in gelmesi ile canının içini görmeye karar verip yattığı sedyeden kalkıp Jimin'in odasının önüne geldi. İçeriye girmek üzereyken içeriden duyduğu kısık ses ile kapının önünde durdu.
Jimin ağzındaki oksijen maskesiyle bilinci kapalı bir şekilde hareketsiz yatarken Yoongi elindeki renkli kitaptan Jimin'e bir şeyler fısıldıyordu;
''Bir varmııış bir yokmuuuuş, uzak diyarların birinde güzeller güzeli bir kraliçe yaşarmış. Kraliçenin, hayattaki en büyük dileği bir çocuk sahibi olmakmış. Sonunda bu dileği gerçekleşmiş ve güzel bir ilk bahar sabahı harika bir oğlan çocuğu dünyaya getirmiş. Krallığın her tarafında minik prensin şerefine kutlamalar düzenlenmiş, bir çok peri kutlama için saraya davet edilmiş. Perilerin hepsi küçük prense mutluluk, sağlık, şans hediye etmiş. Herşey çok güzel giderken kutlamalara davet etmeyi unuttukları yaşlı bir peri sinirle saraya gelip küçük prense yaklaşmış ve onu 23 yaşına geldiğinde derin bir uykuya dalacağı bir lanete mahkum etmiş. Onu bu uykusundan yalnızca gerçek aşkı kurtarabilecekmiş...''
Yoongi'nin yanağından süzülen ufak tuzlu damla yer ile buluşurken eğilip Jimin'in göğsündeki kendinin yaptığı kalp masajı yüzünden oluşan morluğa bir buse kondurmuş ve fısıldamıştı;
''Uyuyan güzel masalı sana ne kadar benziyor değil mi Jimin?''
Jungkook gördüğü görüntüyle oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Yoongi nereden biliyordu ? Jimin mi anlatmıştı ona ? Jungkook yedi yaşına döndüğünü hissetti. Gözünden süzülen damlayı silerken odaya hiç girmemiş ve burukça gülümseyerek kendi odasına doğru adımlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taşıyıcı Baba (Taekook Mpreg)
Hayran KurguTaehyung ve Manken eşi bebeklerini 9 ay boyunca karnında taşıyacak birini ararlar. Jungkook ise ikiz kardeşinin(Jimin) ameliyatı için acilen para bulmalıdır. Böylece yolları kesişir ve Jungkook Taehyung'un bebeğini 9 ay taşımaya karar verir. Fakat...