Sen kedileri seversin, Baekhyun.Bir gün çiçekçi dükkanına geliyordum, seni görmek için. Sokağın başından döndüm ve dükkanın önünde seni gördüm. Elinde bir şeyler ile dışarı çıkmıştın, yere çömeldiğinde ayaklarına dolanıp etrafında dönen birkaç sokak kedisini fark ettim. Ben yavaş yavaş dükkana yaklaşırken anladım ki sokak kedilerine süt veriyordun. Kediler mutluluk ve belli ki bir açlık ile sütü hızlı hızlı içerlerken sende yüzündeki huzur dolu gülümseme ile başlarını okşuyordun.
Sen çoğu insanın sokak kedilerini görmezden gelmelerine ve hatta onlardan şikayet etmelerine kızardın. Dükkanın arka bahçesini çevreleyen çitler kısa ve eski tahtalardandı. Kediler onların üzerinden atlayıp yanına gelmeyi çok severlerdi. Dükkanda otururken aniden ayağıma sürtünüp miyavlayan kedilerle çoğu kez karşılaşmıştım. Onların içeri girmesine asla kızmazdın, onları sever, birer müşterilermiş gibi güler yüzünle karşılar ve beslerdin.
Bir seferinde seni dalgın görmüştüm. Nedenini sorduğumda her gün gelen kedilerden birinin bugün gelmediğini söylemiştin, sanki çocuğundan bahseder gibi endişeliydin. Seni bu ruh halinden kurtarmak isteyerek bir hata yapmıştım, şakayla kedilerin nankör olduklarını, bunun için endişelenmemeni söyledim. Aniden kaşlarını çatmış ve bana bakmıştın. 'Kediler nankör değillerdir. Bu bencil insanların uydurduğu bir saçmalık. Onlar sokak kedisi. Yaşamak için bize muhtaçlar. Eğer biz onları beslemezsek, beslenecek başka yerler bulmaları gerekir. Sadece hayatta kalmaya çalışıyorlar. Eğer bunun için nankörlerse, bizler de nankör olmaz mıyız?' dediğinde o kadar utanmıştım ki gözlerimi kaçırmış, başımı eğmiştim. Ama bu sorun değildi, seni daha çok sevmiştim o an. Kalbin de senin gibi çok güzeldi.
Sen kedileri çok seversin. O gün dükkana gelmeyen kediyi ve geçen gün doğurduğu beş yavru kediyi benimle besler misin?