1. Bölüm

1.1K 41 11
                                    

       

İnsanların kedilerden daha nankör olduğunu açıkça görmekteyiz. Annem Berfu ve babam Savaş, abim ve bana tek bir şeyi aşılamaya çalışmışlardır. Her zaman bulunduğun duruma şükret. Aşk hayatım pek yolunda gitmesede harika bir anneye ve harika bir babaya sahiptim. On yedi yaşında genç bir kız olmuştum. Abim Poyraz bu sene üniversiteye hazırlanyordu ve okulun basketbol takımındaydı. Aşk hayatımın kötü gitmesinin sebeplerinden biri de abimdi. Çünkü basketbol kaptanlığını elinden alan Burak'a aşık olmuştum o yüzden çocuğa yaklaşamıyordum. Burak çok pozitif bir insandı. Öyle aman aman bir yakışıklılığı yoktu fakat çok tatlıydı. Kızların devamlı peşinde dolandığı bir badboy değildi anlayacağınız fakat sevenleri vardı. Abimin ise bir seneden beri süren bir ilişkisi vardı. Okulun popi kızlarından olan Ece. Ece'den nefret ediyordum çünkü onun yüzünden okulun dans kadrosuna girememiştim. Okulun kantininde oturmuş Ayşe'yi bekliyordum fakat bir türlü gelememişti. Telefonumdan gelen mesaj sesiyle irkildim.

Tospikcanım:

Seninki sınıfta tek başına oturuyor bence sınıfa gelmelisin

Ayşe'nin mesajıyla koşar adımlarla sınıfa gittim. Biraz fazla koşmuş olmalıyım ki sınıfın kapısına çarpmam ve kendimi yerde bulmam bir oldu. Yerden homurdanarak kalkıp kapıyı açtım ve hızla içeriye girdim. Burak kafasını elindeki telefondan kaldırmış bana bakıyordu.

-Ela iyi misin?

-İyiyim canım ne olacak alt tarafı kapıyla hasret giderdim. Okulu özlemişim ondan oluyor böyle.

Saçmala bakalım Ela saçmala. Çantasından peçete çıkarıp bana uzattı.

-Şey burnun kanıyorda.

Elindeki peçeteyi titryen ellerle alıp burunumu sildim. Kan beni tutuyordu ve bu yüzden peçetedeki kanı gördüğümde başım dönmeye başlamıştı. Burak bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamış ve düşmemem için beni tutmuştu.

-Ela iyi misin?

-Burak beni kan tutuyor.

Beni yavaşça sandalyeye oturttu ve masasındaki suyu alıp biraz yüzümü yıkadı. O sırada abim içeriye girmiş ve bizi o halde görmüştü.

-Lan ne oluyor burada?

-Poyraz biraz sakin ol! Ela fenalaştı bende ona yardım ettim.

Poyraz'ın gözlerindeki nefretin yerini endişe almıştı. Direkt yanıma gelip diz çöktü.

-Abiciğim iyi misin neyin var ? Bu saman kafa mı yaptı bir şey?

-Yok abi kapıya çarptım.

-Yok ben söylüyorum gerizekalı bu çocuk. Ayşe nerede?

O sırada sınıfın kapısından Ayşe girmişti.

-Buradayım Poyraz ne oldu?

-Yahu kızım sen niye bu ikisini sınıfta yanlız bırakıyorsun? Delirtecek misin beni?

-Kantine kadar gitmiştim abartma. He bu arada hadi kalkın müdür konferans salonuna çağırıyor.

Burak'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum bakışlarımı ona çevirdiğimde endişeyi gözlerinde görmüştüm.

-İyi misin yürüyebilecek misin?

-Lan sanane yürür yürümez sanane?

Burak sabır dilenircesine gözlerini devirdi. Hep birlikte sınıftan çıktık ve konferans salonuna gittik.

-Sayın öğrenciler ve saygı değer öğretmen arkadaşlarım. Müdür yardımcımız Selda hanımla konuştuk ve bir haftalık kamp düzenleme kararı aldık. Bahar aylarında havalar güzel hem lise son öğrencilerimize moral olur diye düşündük. Kampa gelecek olanlar yarın isimlerini yazdırsın. Teşekkürler derse dönebilirsiniz. Etrafta alkış tufanı koptuğu sırada bu kampta Burak ile yakınlaşabileceğimi düşündüm. Belkide bu benim için bir fırsattı? Sınıflara dönmeye başladığımızda Burak yanımda yürüyordu.

-Burak sen kampa katılacak mısın?

-Yok ya pek benlik değil oralar.

-Ama eğleniriz güzel olur.

-Sen gideceksin yani?

-Evdekiler probem çıkarmazsa gideceğim.

-Akşama haberleşiriz o zaman.

Göz kırpıp sınıfa girdiğinde bir an düşüp bayılacağım sanmıştım. Akşama haberleşiriz demişti. Yani akşama beni arayacaktı. Bütün gün boyunca aşık aşık kampı düşünüyordum.Peki babamı nasıl kandıracaktım?





-Anneeee! Biz geldik ve ben kurt gibi açım.

-Ellerinizi yıkayın dedeniz ve babanız birazdan gelir.

-Dedem mi?

-Evet deden hastalanmış biraz bir süre bizde kalacak.

Ellerimi yıkayıp telefonumu şarja koydum ve sofraya oturdum. Poyraz ise televizyonun karşısına geçmiş yine spor programı izliyordu artık bıkmıştım. Kapının çalmasıyla yerimden koşarak kalkıp kapıyı açtım. Annemin arkamdan ''Bu maymuna ne oldu ?'' Sözünü duymazdan gelmiştim. Kapıyı açıp babama sıkı sıkı sarılıp yanaklarından öpmüştüm. Artık iyice çökmüş olan dedemi de öptükten sonra babamın delici bakışlarına maruzkaldım.

-HAYIR!

-Ne hayırı baba?

-Ne isteyeceksen ona hayır işte.

-Bir şey istemeyeceğim yahu.

Babam annemin yanaklarından öptükten sonra onları hayranlıkla izlemiştim onlar neler atlatmıştı öyle? Bir zamanların aşıkları BEFU-SAVAŞ. Hep beraber yemeğe oturduğumuzda babamın canının sıkkın olduğunu farkettim. Dedem yemeğe katılmamış ve direkt yatağına yatmaya gitmişti.

-Savaş neyin var canım?

-Biliyorsun işte güzelim. Babam iyice düşmeye başladı.

Hiç birimiz konuşamamıştık. Yemek sanki boğazıma dizilmişti.Dedemi kaybedecek olma ihtimali canımı o kadar yakıyordu ki. Allah'ım sen onu bizden alma.

-Babacığım sana bir şey sorabilir miyim?

Elindeki çatalı bıraktı ve bana baktı.

-Haydi bakalım gelelim konumuza. Ne isteyeceksin?

-Okulun kampı var..

-Hayır.

-Ama baba hiç dinlemiyorsun beni.

-Abin geliyor mu?

-Gidiyorum.

-O zaman gidebilirsin dikkatli olmak şartıyla.

Oturduğum yerden kalkıp babamın iki yanağını da öptüm.

-Canım babam benim.

Odaya çıktığımda bir mesajın olduğunu farkettim.

Burak:

İzin alabildin mi sizinkilerden ?

Evet şimdi konuştum.

Burak:

Ozaman gidiyoruz?

Evetgidiyoruz.



Peki abimi nasıl başımdan def edecektim?

BAKICI 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin