Lütfen Şimdi Olmasın..

62 2 0
                                    

Ömür her zaman ki gibi siyah eşofmanını üstüne de abisinin bol bluzlarından birisini giydi. saçını açık bırakmayı seviyordu ama abisi kızdığı için abisi varken hep topluyordu. bluzu sarı renkli olduğu için saçını sarı renkli bir tokayla at kuyruğu yaptı. anneannesine gitmeyi çok seviyordu çünkü kocaman bir bahçesi, hemen hemen her meyvenin olduğu ağaçlar vardı. bağ eviydi aslında ama Ömürün anneannesi ve dedesi orada yazlı kışlı kalıyorlardı. anneannesinden çok dedesini seviyordu. babası olmadığı için her konuda dedesi onlara destek oluyor ve dedesine karşı çok ayrı bir ilgisi vardı. her gördüğünde gözlerini içi gülerdi. en mutsuz anında bile anneannesigile gittiği zaman dedesinin gülüşüyle mutlu olurdu Ömür. yine aynı şekilde anneannesine gittiler. her zaman  dedesi giriş kapısının önünde ki kırmızı sandalyede oturup evin önünden geçen arabalara bakardı. bahsettiğim gibi orası bir bağ eviydi bahçeden eve doğru çıkan merdivenler evin giriş merdiveniydi aynı zamanda. o merdivenin başında hep bir kırmızı sandalye olurdu. dedesi canı sıkılınca çıkar oraya oturur ve gelecek olanlara bakar ve gelenleri ilk o sıcacık gülümsemesiyle karşılardı. yine Ömür öyle olacağını tahmin ederek mutlu bir şekilde bağ evine gelmişti. kapının önünde kırmızı sandalye vardı, ancak dedesi yoktu. biraz endişelendi hatta o an içini bir karanlık bürümüştü her zaman dedesini orda görmeye alışmıştı aklına kötü şeyler getirmemeye çalıştı. 

ama olmuyordu. her zaman kendilerinden daha erken giden teyzesi bu sefer orada yoktu. iki teyzesi vardı zaten Ömürün birisini çok seviyor diğeriyle pek anlaşamıyordu. sevdiği teyzesi olan Neşe, orada yoktu. bu onu daha çok telaşlandırmıştı içeri girdiği zaman sadece anneannesi, diğer teyzesi Nur ve kuzenleri oradaydı. dedesi yoktu. 'dedem nerde!' diye telaşlı bir şekilde sordu. Nur teyzesinin verdiği cevap kulaklarında çınladı çınladı çınladı ve çınladı. odanın duvarları üstüne üstüne geliyordu sanki yer ayaklarının altından kayıyor ve etraf kararıyordu. 'deden fenalaştı, ambulansı çağırdık ve şu an yoğun bakımda!' yoğun bakımda, yoğun bakımda, YOĞUN BAKIMDA !!

Sonra sözlerine devam etti ' bizde gitmek için sizi bekliyorduk bu haberi telefonda veremezdik hadi hemen yayılmayında çıkalım' hemen yayılmayın mı?! sen önce kendi kızlarına bak hanım rahatlıktan ölecekler az daha!! tabii içinde geçirdi bunu Ömür. tam bu düşünceleri içinden geçirirken bir ses düşüncesini böldü 'yaaaaa anneciğim biz hastaneye gelmek istemiyoruz bizi eve bıraksanız olmaz mı?' ne ne ne ne neee!! deden hastanede ve sen eve mi gitmek istiyorsun! tabii sen istersin torun bozuntusu zaten seninle de hastaneye gitmek isteyen yoktu! Ömür iyice sinirlenmişti artık orada durursa ya gidip kuzenini ağzını yüzünü dağıtacaktı ya da oturup hüngür hüngür ağlayacaktı. odayı terk etti ayakkabılarını giydi ve dedesinin kırmızı sandalyesinin başında beklemeye başladı. yavaş yavaş geliyorlardı. herkes arabaya bindi. önce kuzenlerini eve bıraktılar daha sonra hastaneye gittiler. hastaneye gittiklerinde dedesi bir sedyeden diğer sedyeye taşınıyordu ne olduğunu anlamak için Ömürün annesi ' ne oluyor neden başka bir sedyeye taşıyorsunuz babamı? ' diye sordu. doktordan aldığı cevaba sevinmeli miydi yoksa üzülmeli miydi bilmiyordu. dedesinin bu durumda yoğun bakımda kalamayacağını, üçüncü derece yoğun bakıma alınması gerektiğini orada bakımın daha da fazla olacağını söylemişti doktor. 

o andan sonra bazı şeylerin eskisi gibi olmayacağı belliydi. dedesinin yanına sadece sabah öğlen ve akşam olmak üzere üç kez yarım saat girebilme izinleri vardı. her izinde sadece bir kişi girecek ve o girdiği zamanda yemeğini yedirip çıkacaktı. bu şekilde iki gün devam etti. ikinci gün öğlen vakti dedesini ziyaret etme sırası annesine gelmişti. hazırlanıp dedesinin yanına gittiler yemeğini yedirdiler ve anneannesigile gittiler. herkes orada toplanacaktı. sanki bir şeyler olacağını biliyorlardı. beraber bahçede oturdular zaman geçirdiler eğlendiler. kuzenleri de ordaydı Ömürün. akşam yemeği vakti gelmişti. Ömürün annesi yemekten hiç yemedi morali çok bozuktu ve içeri girdi. yemek neredeyse bitmek üzereydi Ömür masadan kalktı ve üst kattaki lavaboda ellerini yıkamaya çıktı. o arada telefonuna mesaj geldi. mesaj çok yakın arkadaşı olan ebrardandı. ellerimi yıkamadan ebrara cevap vereyim bari dedi ve tam mesajı yazarken annesinin sesini duydu...

Bir Fincan YalnızlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin