Uçaktan indiğimizde Emma'yı aradım ama cevap vermiyordu. Biraz daha yürüdükten sonra bavulumu beklemeye başladım. Hemen gelmeyince oturudum ve uçakta yan yana oturduğumuz kıvırcık saçlı çocuğu gördüm.
Kollarını göğüsünde birleştirmiş ve dudak büzmüş bir şekilde bavulunun gelmesini bekliyordu. Ne kadarda tatlı ve bir o kadar da erkeksi yüz hatları vardı. Ancak çok kabaydı.
O etrafa bakınırken gözleri benimle buluştu. Lanet olsun keşke bakmasaydım. Bana sırıtarak bakıyordu. Tam başımı arka tarafa çevirmiştim ki Emma benim boynuma atladı.
Bunu aniden yaptığı için kendimi tutamadım ve ağzımdan çığlık kaçtı. Emma'nın omuzlarından onun olduğu tarafa baktığımda orada olmadığını gördüm. Amann niye umursuyorum ki banane!!
Bavulumu alıp otoparka indiğimizde Emma'yla beraber arabaya doğru ilerledik. Ben etrafa bakınırken Emma bavulumu elimden alıp bagaja yerleştirdi. O sırada önümüzde Range Rover durdu.
O arabadan nefret ederdim nedenini sormayın bende bilmiyorum! hah bilsemde söylemem! Ben tam arabaya binecekken Emma beni durdurup kıvırcığın olduğu yere bakmamı sağ- ne kıvırcık mı?
Emma bana imalı bakışlar atarken kıvırcığın yanında ki taşa takıldı gözüm gerçekten yakışıklıymış. Düşüncelerimi bölen Emma'nın beni koltuğa fırlatmasıydı. Ardından kendi kapısını açıp arabayı çalıştırdı.
" Canımı acıttın sürtük!" Emma kahkaha atmayı kestiği zaman ne kadar yorulduğumu anladım ve başımı cama yaslayarak gözlerimi kapattım.
-HARRY'NİN AĞZINDAN-
Eve geldiğimizde sohbet edip atıştırmıştık ama aklımda hala o kız vardı. En sonunda konuyu çocuklarla paylaşmaya karar veriyordum ki Niall beni dürttü ve "Harold sana diyorum iyi misin?" Zayn'e baktığımda gülmeye başlamıştı. "Sanırım birilerinin derdi varr hadi anlat bakalım hazza."
Ona sinirli bir bakış attığımda gülmeyi kesti. "Dostum neler oluyor?" diye sordu Louis. "Eğer susarsanız anlatıcam!" diye sinirle soludum. Hepsi susup bana bakınca anlatmaya başladım.
"Bugün uçakta benim yerimde bir kız otuyordu ki bilirsiniz ben böyle şeylere sinirlerim. Hemen oradan kalkmasını söyledim. Kalkıp kendi yerine geçti ve kafasını inene kadar camdan çevirmedi ve şunuda eklemeliyim ki o mavi gözlerlerden çok etkilendim. O benim altımda olmalı" Louis gözlerini pörtletip bana bakmaya başladı. " Ben o kızı otoparkta beyaz Mercedes'in yanında bana bakarken gördüm ve açıkcası gerçekten etkileyici bir kız."
" Ne yani onu gördünmü?!" Sırıtarak bana başını salladı. "Ondan uzak dur o benim Tomlinson!!" diye kükrediğimde beni sinir etmek için kahkaha atmaya başladı. "Dostum senin olanda gözüm yok benim zaten altıma aldığım bir sürtüğüm var."
"Neyse ne!" diye geçiştirdim ve ayağa kalkıp bahçeye çıktım. Yanımdaki korumaya hemen Zack'i çağırmasını söyledim. O gittikten birkaç dakika sonra Zack geldi.
"Efendim beni çağırmışsınız." başımı sallayarak "senden önemli birşey istiyorum Zack, bana bu kızı -telefonda gösterdiği- bulmanı ve araştırmanı istiyorum buluncada adresini bana atıp takip etmeni istiyorum. Ne yaparsa, kiminle nereye giderse hepsini bana bildireceksin anlaşıldı mı?!"
Başını sallayıp " emredersiniz efendim" dedi. "yalnız çabuk ol" diye ekledim arkasını dönmeden önce. Ben tam içeri girecekken Louis dışarı çıkıp benim içeri girmemi engelleyince kaşlarımı çatıp 'ne oluyor?' dercesine baktım.
"Dostum özür dilerim" diyince kaşlarımın havaya kalkmasına engel olamadım ne! Louis Tomlinson benden özür diliyordu. Eğer onu tanısaydınız sizinde kaşlarınız havaya kalkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
FanfictionHayatı normalden biraz uzak bir kız düşünün ve geçmişi onu kötü anlamda değiştiren,sinirlendiğinde gözü hiçbir şeyi görmeyen bir badboy düşünün. Düşünemediniz değilmi daha da ayrıntılarını merak ediyorsanız okuyun ve öğrenin...