Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Like I'm Gonna Lose You - Jasmine Thompson (Meghan Trainor cover)
"Kaç yaşındasın?" diye sordu karşımdaki belli belirsiz ses. Görüş alanım bulanıklaştığı için hiçbir şeyi idrak edemiyordum. "On sekiz" dedim, ağzımda kelimeleri yutarken. Bir türlü kafamı yukarı kaldıramıyordum ve bunun sebebi utangaçlığım değil sarhoşluğumdu. Emin olduğum tek şey ise yarın uyandığımda bu defa yaptıklarım yüzünden kafamı kaldıramayacağımdı. "Tahmin ettiğim gibi" dedi.
Görmem daha da sağlamlaştığında ilk fark ettiğim ne kadar güzel olduğuydu. Harika bir yüzü ve fiziği vardı. "Kes" dedim, yavaş yavaş ayağa kalkarken. "Çirkin olup içmek suç mu?!" Ağzından küçük bir hıhlama çıktı. Parmağı kadehinin üzerinde daireler çiziyordu ve gözlerini bana çıkarmıyordu bile. "Güzel insanların içmeye hakkı yok. Burada ne halt ediyorsun?" dediğimde, nihayetinde gözlerimiz buluşmuştu. Kahretsin. Gözleri bile harikaydı. "Küçük ve çirkin kızları kollamaya geldim." Yüzünden eksik olmayan gülüş iyice büyümüştü, sanki bir girdap gibiydi ve ben içine doğru çekiliyordum.
"Güzelliğini mahvetmene izin vermeyeceğim!" diyerek üstüne doğru bir atak yaptım. Ne var ki elimdeki birayı ve ayağımdaki topukluları unutmuştum. Şişe olduğu gibi üstüne boşalırken, halıya takılan topuklularım da tıpkı bira gibi benim de üstüne serilmeme neden oldular. Sanırım dengesi iyiydi ve ikimizi de yeri boylamaktan kurtarmıştı.
