perfect crime

1K 62 33
                                    

#Red Hot Chili Peppers - Dark Necessities

#Guns N Roses - Perfect Crime

Birkaç gün sonra sabah erkenden baleye gittim, bir saat sonra eve döndüm ve bir şeyler atıştırdım. Tam televizyonu açıyordum ki Seth merdivenlerden gürültüyle indi.

"Bizimkiler gelecek, bira almaya gidiyorum." Sadece omuzlarımı silktim.

"Bu arada," dedi Seth kapıdan çıkmadan önce "İşin var mı?"

Bana bir şeyler yaptıracağını anladım. Boş boş oturmaktan başka işim yoktu. "Var."

"İşin bittikten sonra oyun konsolunu kursana."

Seninle işim bitti.

Silkelenip kafamla onayladım, Seth bana son kez bakıp kapıdan çıktı. Son günlerde bana çok dikkatli bakıyordu, alnımda 'abimin yakın arkadaşıyla öpüştüm' gibisinden şeyler yazdığını bile düşünüyordum ama sonra umrumda olmadı. Öğrense de olmazdı, başım belaya girmezdi. Hatta öğrenmesini bile istedim, böylelikle tek gururu ezilen ben olmazdım.

O günden sonra o günü hiç düşünmedim. Harry kapıyı çarpıp gittikten sonra kendime düşünmek için yalnızca beş dakika verdim, daha fazlası değil. Çünkü düşünürsem işin içinden çıkamazdım, yaptığının nedeni önemli değildi. Yapıp yapmaması önemliydi. Ve yaptı da, nokta.

O beş dakikada aklımda birkaç şey belirdi, ilki insanların beni üzdüklerini zannedip aslında hiç üzememeleriydi. Cidden, ben gamsız bir iki yüzlüydüm. Harry'nin yanında gözlerim dolmuştu ama onların vücudumun kendisini savunmak için yaptığını biliyordum. Duygulardan değil, kendim için yapmıştım. Ayrıca Harry'e karşı bomboştum, bilirsiniz. Harry Styles kimi öpse nefesi kesilir, çocuk tanrı gibi. Ama o kadar, yoksa ruhsuzun teki. Ruhsuz insanlardan hiç hoşlanmam.

Evet, biraz önce kendimi nasıl kandırdığımı okudunuz.

  Birkaç dakika sonra kendimi oyun konsolunu kurarken buldum. Birkaç saniye sonra da kapıdan Seth, Zayn ve Alyssa girdi.

Alyssa bile artık umrumda değildi.

Onlara selam bile vermedim, boş gözlerle bakıp odama çıktım. Telefonumda müziklerim açık kalmıştı ve hareketli bir müzik kulaklarıma dağıldı.

Yeah, you don't know my mind

Aklımdaki şeyi bilmiyorsun

You don't know my kind

Benim kim olduğumu bilmiyorsun

Şarkıya uygun adımlar atmaya başlamıştım ki müzik sesi kesildi ve zil sesim yankılandı. Oflayarak telefonu elime aldım.

Annem.

Yıkıma hazır mısınız?

"Evet." diyerek telefonu açtığımda sesi sakin geliyordu.

"Küçük kızım, nasılsın?" Sanki başka kızı vardı da ben küçük olan oluyordum. Seth'in yüzü de kıza benziyordu gerçi.

"İyiyim."

"Uzun zamandır seni arayamıyordum, seminerler çok yoğun. Tatil yapmaya vaktimiz bile kalmıyor."

"Üzücü." dediğimde bana katlanma kotası dolmuştu.

"Her neyse, biz biraz daha buradayız. Abine iyi bak, yaramazlık istemiyorum." Duraksadı. "Baban da istemiyor, görüşürüz."

Görüşürüz demedim, telefonu suratıma kapattı.

Konuşma sonu.

Müziğin sesi yine yükseldiğinde sinirle kapattım, yine neye sinirliydim bu kadar? Son günlerde o kadar kontrolsüz öfkeleniyordum ki o zamanlarda yanımda birisi olmadığı için çok şanslıydım. Yoksa katil bile olabilirdim, günüm mü yaklaşıyordu acaba?

Kafamı dağıtmak için kütüphaneye falan gitmeye karar verdim, biraz kitap karıştırırdım. Siyah bir şort ve beyaz bir askılı giydim. Ayaklarıma yeni aldığım yazlık botlarımı geçirdiğimde hazırdım. Telefonumu yatağıma fırlattım ve sakin olmaya çalışmadan merdivenlerden aşağıya indim.

Salona geldiğimde Seth'in gözleri beni buldu ve üstümdekileri süzdü. Ayakkabılarıma baktığında memnun olmamış gibiydi. Burnunu kırıştırdı.

"Evde ayakkabıyla gezemezsin Anna, kaç yaşındasın sen?"

"Bunlar yeni Seth, lütfen kapa çeneni." Şimdi ona da sinirlenecektim ve gerisi facia. Kavga etmek istemiyordum ama Alyssa'nın suratını görünce bunun imkansız olduğunu anladım.

"Vay vay vay, üstündekiler güzelmiş."

"Aynen." diyerek onu geçiştirdim ama siyah saçlarını geriye atarak konuşmaya devam etti.

"Askılın geçen gün buraya geldiğimizde üstünde olan mı, banyoda üstünde olmadığını görmüştüm de."

YAPMA ŞUNU, YOKSA SENİ PARÇALAYACAĞIM.

Tabii ki suratıma vuracağını biliyordum. Sakin kalmaya çalıştım ve göz ucuyla Seth'e baktım. Neyse ki buralı değildi, oyunu kurmaya çalışıyordu.

"Ben hiçbir zaman senin üstünde tişört görmüyorum Alyssa."

"Yazık sana, ufaklık."

"Kes sesini." diye istemsizce tısladığımda buna güldü. Cidden sesini kestiğini zannetmiştim ama sadece ses seviyesini azaltarak konuşmaya devam etti.

"Senin o kadar da aptal olmadığını düşünüyordum, Harry'e tutulacak kadar. Kendine bir bak, cidden onu kaldırabileceğini mi düşünüyorsun? O kendinden başkasını düşünmez, hele de senin gibi birisini." Yüzünü buruşturduğunda istemeden ona doğru bir adım attım ve "Derdin ne senin?" diye sordum. "Benden neden bu kadar nefret ediyorsun."

"Senden nefret etmiyorum bücür." dediğinde ona odaklanamadım, söyledikleri doğru gibi geliyordu ama reddettim. Düşünme, düşünme!

Deliriyorum.

"Neyse ne." Tam yanından geçip gidecektim ki bileğimi tuttu. Refleksle onu ittim ve her şey bir anda oldu. Alyssa dengesini sağlayamadı ve hızlıca Seth'in tişörtüne tutundu. Seth bile onu kurtarmaya yetmedi, ikisi beraber yere düşerken Alyssa bira şişesinin üstüne düştü.

Sırtının acıdığını ben bile hissettim.

İnleyerek sırtının altındaki şişeyi fırlattığında kafama gelmesini son anda önledim. Seth de yerdeydi ve şaşkınca bakıyordu, Alyssa'nın yanına düşmüştü.

"Siz kızlar," dedi sakin olmaya çalışarak "Ne sikim yapıyorsunuz?"

Alyssa ağlamaklıydı, bunu bilerek yaptığına kalıbımı basardım. "Seth çek şu vahşi kardeşini üzerimden, bana sataşmasından bıktım. Derdini hiç anlayamıyorum."

Sinirle gözlerim kısıldı, şıllık. Tam ağzımı açmıştım ki Seth konuştu. "Anna odana git."

Bu kadar mıydı?

Alyssa da "Bu kadar mı?" diye sordu Seth'e. Beni aşağılamasını istiyordu, kalbimin kırmasını istiyordu.

Ama yanıldığı bir şey vardı.

Anna, tam bir kalpsizsin.

Seth hareket etmediğimi görünce Alyssa'yı umursamadan "Hala buradasın." diye söylendi. Omuzlarımı silktim.

"Gitmesi gereken ben değilim bence."

Seth'in "İleri gitme." dediğini duydum. Hiç ama hiç umrumda değildi, sonuna kadar gidecektim.

"Senin bu kaltak arkadaşın ileri giderken hiçbir sorun yok, her zaman sorun Anna olmak zorunda. Kes Seth, sana da boş arkadaşlarına da daha fazla vakit harcayamam."

Alyssa'nın yüzünde öyle bir ifade belirdi ki ben parçalayacak sandım. Ama hızlıca odaya giren Zayn yüzünden bakışlarımız oraya döndü.

Telaşlıydı.

"Harry," diye soludu "Bıçaklanmış."

anna molly/ h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin