İnat mı Umut mu? - 6. Bölüm

1.1K 69 12
                                    

"Tahir! Burada da bir fotoğrafımı çeker misin?"

"Kızım yeter da alt tarafı kale, kaç tane çektik?" Dudağını sarkıtıp mutsuz bir çocuk gibi bakışı bile güzel olur mu bir insanın? "Tamam da tamam, hadi gülümse." Ah be Nefes! Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde.1

Ölüme yaklaşırken sevdiğin herkes film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden derler. Tahir'in ise kanlar içinde yere yığılırken aklından da kalbinden de geçen tek bir kişi vardı; Nefes...

"Gelinliği açamadım, yardım eder misin?"

"Bizim buralar soğuk olur, sen alışık değilsindir."

"Aramıza yastık koysak... olur mu?"

"Tahir gezdirecek bana Trabzon'u."

"Ben onun zaten yengesiyim Tahir."

"Zorla olmuş da olsa ben senin karınım"

Tahir kendinden geçmeden önce düşündüğü son şey Nefes'in sözleri, bakışı, gülüşü, ağlayışıydı. Yarım bıraktıklarını düşündü. Daha Nefes'in yaralarını saracaktı, o yaraları açan babasını pişman edecekti yaptıklarına, Nefes'i güldürecekti. Ah gülüşü... Öyle güzeldi ki, gülüşüne yürek doymazdı. Belki Tahir'e şiirler yazdırırdı, Tahir göçüp gitmeseydi buralardan. Bir de onu sevmeyişi geldi aklına. Gördüğü ilk anda vurulduğu kadının onun gözüne hiç aşkla bakmadığını, belki de bakmayacağını düşündü. Göğsündeki kurşundan çok bu yıkardı Tahir'i. Ama olsun, Nefes onu hiç sevmese de olurdu, iyi olsa yeterdi ona.

Kötü haber ulaştığında Nefes'in "Tahir!" diye attığı ağlamaklı çığlığı yankılanmıştı konakta. Saniye Hanım "Oğlum" diyerek ağlarken bayılmış, Yangazlar onu ayıltmaya uğraşıyordu. Kaleliler bir bir dökülürken Mustafa yine aile reisliğini takındı ve "Hastaneye!" diye bağırarak çıktı evden telaşla. Hastaneye vardıklarında Tahir ameliyata alınmış, İdris ameliyathanenin önünde bekliyordu. Tahir'e bunu kimin yaptığını anlamak zor değildi. İşte Nefes'in planı yaparken korktuğu buydu, biliyordu peşlerini bırakmayacaklarını. "Çocuğumuz düştü." demekle olmayacağını biliyordu ama Tahir kendi bildiğini okumuştu. Kızamıyordu da ona, sonuçta içeride hayat mücadelesi veren oydu. Saniye Hanım acısıyla boğuşurken Nefes ve Asiye'nin canını yakmayı da ihmal etmiyordu. "Sizin yüzünüzden oğlum içeride. Sen çocuğu düşürmeseydin olmazdı bunlar." diye bağırıp Nefes'in üstüne gittiğinde resmen yıkılmıştı onun kollarına. Oğlunu kaybetme korkusu, gelinlerine karşı öfkeye dönüşse de dayanacak gücü kalmamıştı onun da. Nasıl dayansın? Bırakmıştı kendini sonunda. En sonunda onu da bir odaya alıp sakinleştirici vermişlerdi, en azından Tahir ameliyattan çıkana kadar uyurdu belki.

Nefes ise ameliyathanenin önünde dizlerini kendine çekip oturmuştu. Ağlamaktan gözleri acımaya başlamışken ne ablasının ne de yangazların durup durup "Hadi biraz hava alalım." çağrılarına asla yanıt vermiyordu. Zaman geçmiyordu resmen. Sahi ne kadar olmuştu Tahir ameliyata gireli? Saate baktığında yaklaşık bir saattir Tahir'in içeride olduğunu fark etti. Daha çeyreği bile değildi ki geçecek sürenin. Gördüğü ilk andan beri "Bir şey hissetmiyorum." diye tekrarlayarak sürekli kendinden uzaklaştırdığı ama bir yandan da her görüşünde midesindeki kelebekleri havalandıran adam ona hem yakın hem çok uzaktı şu an. Aralarında belki bir belki iki duvar vardı ama o duvarları geçip yanına gelebilecek mi onu bile bilmiyordu. Koridorun boş duvarlarına bakarken Tahir'in gülümseyişi geldi aklına. Birkaç kez gördüğü o naif gülümseme. Bir de bal gözlerini düşündü. Sinirlendiğinde alev atan, Nefes'e dönünce adeta yavru kedi gibi bakan gözleri...

Cehennem gibi bir hayattan kurtulurken yeni bir cehenneme düşeceğini sanan Nefes'e, cennet olmuştu Tahir. Sarıp sarmalamıştı, kabus gördüğünde yanında olmuş, onu güldürmek için elinden geleni yapmıştı. Bunlar aklına şimdi gelmişti Nefes'in, çünkü bazı şeylerin değeri kaybetmeden anlaşılmazdı. En yakınındaki için alev alev yanarken bile bilmezden gelebilirdi insan. Aşkından ölse de "Sevmiyorum." diyebilirdi. Sahi nedendi Nefes'in inadı? Neden Tahir'e sevdalanmamak için direniyordu? Kaybetme korkusu mu? Güvenememek mi? Belki de zorla evlendirildikleri için. Kendisi bile bilmiyordu ki sebebini. Ama olmuştu işte, gönül ya bu, konmuştu Tahir'e. O ameliyathane kapısında, kan çanağına dönmüş gözlerinden damlalar süzülürken aklında bunlar vardı Nefes'in. Tahir'e hiç yanında olduğu için teşekkür etmediğini düşündü, o bal gözlerine bakıp gülmediğini... Geç kalmışlıkları düşündü, belki de hiç olmayacakları. Ameliyatın üçüncü saatini geride bırakırlarken Nefes'in içi bir kor gibi yanıyordu. Tahir'in sesi yankılanıyordu kulaklarında, sanki yanında konuşuyormuşcasına; belki de bu yüzden kendisine seslenen Murat'ı duyması bu kadar uzun sürdü. Algıları açıldığında kendini saatlerdir hapsettiği o korkunç pişmanlık cehenneminden çıkmıştı.

İsmin KalbimdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin