Bu bölüm Niloya'ya ithafen yazılmıştır.
Saniye Hanım'ın keskin bakışlarını gördüğü anda Nefes yine güçlü tavrını takındı, "Kapıyı tıklatsaydınız keşke." derken aynı keskin bakışlardan onun gözünde de vardı. "Oğlumun odasına girerken izin mi isteyecektim bir de? Sen oğlumu gece seninle bıraktığıma dua et." Bu sırada Tahir uyanmış fakat hala gözlerini açmamıştı, sessizce annesiyle karısının atışmasını dinliyordu. Nefes derin bir nefes aldı, "Biz evliyiz farkındaysanız kocam o benim, tabii benimle kalacak." dedi 'kocam' kelimesinin üstüne basa basa. Ablası da dahil hiç kimse Nefes'ten bu tavrı beklemiyordu. Daha birkaç ay önce zorla evlendirilmiş kız gitmiş, yerine evliliğine sahip çıkan güçlü bir kadın gelmişti. Herkes şaşkın gözlerle bakarken Fatih'in "Yengem bee!" demesiyle gülüşmeye başladılar, tabii Saniye Hanım hariç... Tahir ise yüzünde sıcacık gülümsemesiyle Nefes'e bakıyordu. Nefes'in gözleri Tahir'le buluştuğunda kısa bir sessizlik olmuştu ki Salih bozdu sessizliği. "Tahir bunu sana babam mı yaptı?" Tahir, Salih'e cevap vermesi gereken o birkaç saniye içinde o kadar çok şey düşündü ki... Boran'la yalnız hesaplaşmak istiyordu. Şimdi söylerse hem Mustafa hem de Salih, Boran'ın peşine düşerdi. Yok hayır, Tahir bunu yalnız halletmeliydi, o yüzden aklına gelen ilk yalanı söyledi hemen. "Hayır değil, buralardan biriydi ama tanımıyorum." Bu sefer zorlayan soru Mustafa'dan geldi, "Buralardansa nasıl tanımıyorsun oğlum sen?" "Bilmiyorum işte abi, daha önce burada gördüm ama tanımıyorum, ah! Ağrım var konuşturma beni nolur." Tahir'in cevabı Salih'i rahatlatırken, Asiye'nin hiç içine sinmemişti. Babasının yıllar boyu yaptıklarını düşününce böyle bir hareketi en çok beklediği kişi de oydu ama Tahir'in neden yalan söylediğine akıl sır erdiremiyordu. "Şimdilik bir şey dememek en iyisi." diye düşünüp yorum yapmadı.
Tahir hastanede bir dakika bile durmak istemiyordu, çünkü hastaneler ona babasını ve onun ölümünü hatırlatıyordu. Doktor odaya girdiğinde Tahir güç çıkan sesiyle "Beni buradan çıkar doktor, burada kaldıkça iyileşemem ben." derken doktor Tahir'i böldü, "Tahir Bey, bu halde ayağa kalkmanız imkansız, kalbinizin üzerinden çıkardık kurşunu. Biraz daha gözetim altında tutmamız gerekli." Tahir tam konuşacakken Nefes atladı konuşmaya. Tahir'in rahatsız olduğunu ve hastanelerini sevmediğini anlaması zor olmamıştı. "Doktor bey siz gerekli ilaçları yazın, ben hallederim devamını, lütfen." dediğinde herkes yine şaşkınlıkla Nefes'e bakıyordu. Bugün ikinci kez beklenmeyen bir atak yapmıştı Nefes. "Peki madem, haftada bir kontrole gelmek zorunda yalnız." "Tamam doktor, uzatma, çıkar yeter ki beni." Kaleliler doktorla birlikte dışarıya çıktı, Saniye Hanım'ı ikna etmek kolay olmasa da hakkından Murat gelmişti bir güzel. Çıkış işlemlerini halletmek için giden Mustafa ve Asiye'yi beklerken hastanede bir çığlık yankılandı, Rojda'nın çığlığı. "Salih çok sancım var." diye bağırdığında hastane inlemişti resmen. Salih telaşla Rojda'yı kucakladığı gibi hemşireye doğru ilerledi. Titreyen bir ses tonuyla "Karım dört buçuk aylık hamile." diyebildi sadece. Daha çok erkendi, bu çocuğun doğmak gibi bir şansı yoktu henüz. Doktorun yanına girdiklerinde Rojda'nın karnına jel döküldü, doktor probu karnında dolaştırmaya başladığında Rojda'nın çığlıkları yerini hıçkırıklarla dolu bir ağlamaya bırakmıştı. "İyi mi bebeğim? Bir şeyler oluyor, biliyorum, söyleyin." Doktor gülümseyerek "Önemli bir şeyiniz yok, oğlunuz biraz yaramaz sadece. Bu aylarda hareketlenmeye başlaması çok doğal, siz ne kadar durağan olursanız bebeğiniz o kadar hareket eder. Korkmayın." dediğinde Rojda da Salih de aynı ayrıntıda takılmışlardı; 'oğlunuz'. Salih heyecanla "Oğlum mu olacak?" diye bağırarak karısının alnından öptü hemen. Doktor "Kalp atışını dinlemek ister misiniz?" dediğinde ikisi de kafa sallamakla yetindi, çok kısa bir süre sonra oda, Rojda ve Salih'in büyük aşkını temsil eden minik bebeğin kalp atış sesiyle dolmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/156662222-288-k77797.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsmin Kalbimde
Romansaİnsan bile bile ateşe atar mı kendini? Hayatından, geleceğinden vazgeçer mi hiç? Vazgeçilmez sanırdım ben. Ama konu canı, kanı, ablası olunca kendinden bile vazgeçebiliyormuş insan. Onsuzluğu düşünemezdim, aklımın ucundan bile geçemezdi. Her korktuğ...