18.bölüm

874 38 6
                                    

Eylül: Ali!

Ali: A... Eylül. Senin ne işin var burda?

Eylül: Asıl senin ne işin burda?

Ali: Ben burada çalışıyorum. Şimdi den cevap ver bakalım. Neden geldin buraya?

Eylül: Biz yurdun önünde bir çocuk bulduk. Kaybolmuş. Biz de buraya getirdik.

Ali: Anladım.

Ali Eylül'ü gördüğü için çok mutlu olmuştu. Eylül de. Ama belli etmemek için kendini zor tutuyordu.

Ali: Gel bakalım. Senin adın ne?

Çocuk: Ahmet.

Ali: Ahmetcim, sen yurda nasıl geldin?

Ahmet: Babamla.

Ali: Peki neden buraya geldiniz?

Ahmet: Beni korumak için.

Ali: Nasıl yani?

Ahmet: Babam bana "Eğer sen burada olursam, bana hiç bir şey olmaz. Seni anca burda koruya bilirim." dedi.

Ali: Hmm... Ahmet, sen nerede yaşadığını biliyormusun?

Ahmet: Evet

Ali: Beni oraya götüre bilirmisin?

Ahmet: Evet.

Ali: Tamam. Fadik, sende benimle gel.

Fadik: Tamam amirim.

Ali davayla ilgilenirken, Eylül konuşmak için bahane arıyordu.

Eylül: Sence neden bıraktı çocuğu?

Ali cevap vermez.

Eylül: Ali!

Ali: Pardon. Dalmışım. Bir şey mi dedin?

Eylül: Sence neden bıraktı çocuğu dedim.

Ali: Bilmiyorum. Bir borç yüzünden ola bilir.

Eylül: Nasıl yani?

Ali: Tefecilik işte. Çoğu zaman bu durumlarla karşılaşıyoruz.

Eylül: Anladım.

Ali'nin telefonu çalar.

Ali: Merhaba! Yakın bir yerde bula bildinizmi? 3 oda. Peki teşekkürler.

Eylül: Noldu? Bir sorun mu var?

Ali: Ev arıyorum da. Henüz bulamadım.

Eylül: Yardım ede bileceyim bir şey varmı?

Ali: Yok sağol.

Kaderle Meral aralarında gizlice konuşurlar.

Meral: Kader, Eylül şu polise mi aşık oldu?

Kader: Ne bileyim. Ama baksana. Eylül'ün içine düşecek nerdeyse. Sırıtıyorlar ikiside.

Meral: Eylül bu konuda çok şanslı valla. Baksana Serkandan ayrıldı, daha 1 ay bile geçmeden sevgili yaptı. Ama ben yine mağdur, yine yalnız.

Kader: Kıskanma canısı. Sana da bir gün kısmet çıkar heralde.

Meral: Umarım.

Eylül, Aliyle vedalaşıp kızların yanına gelir.

Eylül: Ne konuşuyorsunuz öyle fısır fısır?

Kader: Şey... Bi...

Meral: Ya canısı, sen sevgili mi yaptın?

Kader: Oha Meral! Pat diye sorulur mu?

Meral: Ne var ya? Arkadaşım değil mi?

Eylül: Aa... Nerden çıkardınız? Öyle bir şey yok.

Meral: Yalan söyleme! Bir-birinize nasıl baktığınızı gördüm ben.

Eylül: Uydurma!

Meral: Of. Neyse... Yakında bu lafını ağzına tıkadığımda görüşürüz.

Eylül: Görüşürüz canısı.

Gülerek yurda giderler.

Songül: Kızlar, siz nerdeydiniz?

Kızlar olanları anlatırlar.

Meral: Bu arada polisle Eylül arasında bir şeyler var.

Songül: Ne alaka?

Meral: Ali. Hani Eylül'e çarpmıştı ya. Polismiş. Bir birilerine nasıl bakıyorlardı bir görsen...

Eylül: Meral!

Meral: Ay tamam sustum!

Hediye kızların odasına gelir.

Hediye: Eylül, kızım, sana telefon var.

Eylül: Kim?

Hediye: Bilmiyorum.

Eylül telefonu alır.

Eylül: Alo.

Kemal: Eylül. Beni dinle! Yurdun bahçesindeyim. Oraya gel. Eğer birine burda olduğumdan bahsedersen ya da polisi filan aramaya kalkarsan anneni de kardeşini de gebertirim. Anladın mı?

Eylül telefonu kapatır.

Eylül mutfaktan bıçak alıp, gizlice dışarı çıkar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eylül mutfaktan bıçak alıp, gizlice dışarı çıkar.

Kemal: Eylül!

İlk kez gif yaptım. Pek güzel olmadı. Kusura bakmazsınız diye düşünüyorum. :)
Umarım beğenmişsinizdir. Hikayemi oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın!!!

Yazar:Damla

462 kelime

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin