Merhabalar, ben Kaan. 23 yaşındayım ve izmirde yaşıyorum. İçine kapanık, çekingen, asosyal ve duygusal biriyim. Pardon daha doğrusu biriydim taa ki 18 yaşıma kadar. Benim hikayem mucizeler, ilginçlikler, biraz hayal, biraz heyecan barındıracak. İsterseniz anlatmaya başlayayım.
18 yaşına girecek ve artık reşit olacaktım. Ama bu benden çok ailemi heyecanlandırıyor gibiydi. Çünkü reşit olmak benim için bir yüktü. Ben oyun konsolumda oyun oynamayı, dizi ve filmler izlemeyi, yalnız zaman geçirmeyi seviyor ve hiçbir sorumluluk almak istemiyordum. Fakat ailem daha fazla sorumluluk sahibi olmamı, bir iş bulup çalışmamı, hayata karışıp biraz daha dışa dönük olmam gerektiğini düşünüyordu.
Ve o gün gelip çatmıştı. Takvim 10 Mayıs'ı gösteriyor ve ben gece dizi izleyerek sabahladığım için yeni güne gözlerimi annemin "hadi oğlum uyan artık doğum gününde bütün aile kahvaltı edeceğiz" sesiyle uyanmıştım. Buna ne gerek vardı ki?!
Üzerimi değiştirip, yüzümü yıkayıp aşağı beni bekleyen muazzam bir sofranın en güzel yerine geçtim. Önce annem, sonra babam en son da küçük kız kardeşim benim için aldıkları hediyeleri verip doğum günümü kutladıklar. Sevinmiş gibi yaptım fakat bunlar beni çok fazla sevindirecek şeyler de değildi.
Kahvaltımızı ettikten sonra salona geçtik. Ve benden hediyeleri açmamı beğenip beğenmediğimi söylememi istediler. Önce annemin hediyesini açtım. Paketten düz açık mavi bir gömlek ve bir kot şort çıktı. Teşekkür edip babamın hediyesine geçtim. Babamın hazırladığı paket gayet küçüktü. Paketi açtığımda modası geçmiş eski püskü bir saat çıktı karşıma. Babam bunun dedeme ait eski bir saat olduğunu onun için be kadar kıymetli olduğunu ve bunu bana 18. yaş günümde vermek istediğini anlattı fakat bu benim hiç ilgimi çekmemişti. Zaten kolumda ünlü bir markanın son model dokunmatik bir saati vardı. O saati koluma takıp dışarı asla çıkmazdım. Sıra küçük kız kardeşimin hediyesini açmaya geldi. Daha 4 yaşındaydı ve bu hediyeyi onun için ailem almıştı. Paketin içinden son dönemde çıkmış gerçekten istediğim bir oyun çıktı ve işte şimdi doğum günüm daha keyifli bir hal aldı. Diğer hediyeleri falan unutup o oyuna başlamanın hayalini kuruyordum. Teşekkür olayını tutabildiğim kadar kısa tuttum, herkesin gönlü olsun diye babamın verdiği saati koluma taktım, annemin aldığı gömlek ile şortu giydim ve koşarak odama çıkıp yeni oyunumu oynamak üzere koltuğa kuruldum.
3 ya da 4 saat geçmişti. Oyunun başından kendimi alamamış zaman nasıl geçti anlamamıştım. Birden telefonuma gelen mesajla irkildim. Mesaj çok yakın arkadaşım olan candan geliyordu ve mesajda "Film saati geçti boşuna iki bilet aldım, seni avmde bekledim. Gelemeyeceğini haber verseydin bari kaç kere aradım. Umarım geçerli bir sebebin vardır." yazıyordu. Bir anda arkadaşıma doğum günümde vizyona giren gitmeyi çok istediğimiz bir film için söz verdiğim aklıma geldi. Beni 7-8 kere aramıştı ve ben yine sorumsuz davranıp telefonumu sesliye almayı bile unutmuştum. Ona söyleyecek haklı bir bahanem yoktu. Sinemaya gidememe nedenim onu da beni de üzecek onu benim gözümde değersiz gösterecekti. Çok üzülmüştüm ne yapacağım şimdi diye düşünürken bir anda kolumdaki saatten gelen garip sesler ilgimi çekti akrep ve yelkovanının aynı anda çok hızlı hareket ettiğini ve birkaç tur attığın görmüştüm ki o an gözüm karardı.
Gözümü açtığımda salonda ailemin yanındaydım ve onların verdikleri hediyeleri henüz üzerime yeni giymiştim.
Burada neler oluyordu?! Bu neydi şimdi?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zaman
Science FictionArkadaşlar şiir kitabımın dışında yen bir hikaye yazmaya karar verdim. Bu duygusal bir hikaye olmayacak fakat desteklerinizi bekliyorum. 🙏🏻