"Gülümse." Dedim heyecanla fotoğrafını çekerken. Kaşlarını çattı yine. Yine benim görünmez olduğum bir andaydık.
"Melisa ne yapıyorsun?" Sesinde şaşkınlığın bıraktığı tatlılığın dibini sıyırdım. Tebessüm ederek yüzüne baktım.
"Fotoğrafını çekiyorum." Otuz iki diş sırıtarak. Elimdeki telefonla çektiğim fotoğrafa baktım. Gözlerinde şaşkınlığın parıltıları vardı. Tıpkı kayan yıldızlarım gibi.
"Tamam. Çektiysen şimdi gidebilirsin." Önüne dönüp bir şeyler karalamaya devam etti. Yavaşça yanına oturdum. Heyecandan titreyen dişlerimi sıktım. Yanan yanaklarımı avuçlarımla sakladım. Sonra... o çok sevdiğim adını seslendim.
"Azra?" Bıkkınlıkla bana gözlerime dikti bakışlarını.
Ama sen öyle bakarsan, ben konuşamam ki canımın içi.
Biraz daha yaklaştım. Ardından biraz daha. Sonra biraz daha. Bir elimi kulağına dayadım. Kulağına yaklaştım. Şampuanının kokusu doldurdu burnumu, canım burnuma geldi.
"Seni seviyorum." Dedim fısıltıyla.
Yavaşça geri çekilirken kocaman açılmış gözlerine ve kaskatı kesilmiş bedenine baktım. Kamerayı açtım, fotoğrafını çektim.
Onu orada öylece bırakıp, anın büyüsüyle gökyüzünde uçurtmalar uçurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pain.
Short Storytamamlandı- Kestiğin saçlarının arasında benim yıldızlarım vardı. Sonra sen saçlarını kestin ve benim tüm yıldızlarım kaydı. [girl×girl]